Şam’ın kapısındaki uzun kuyruk
Savaş için “Önden siz buyurun” diyerek birbirlerini arkadan iten ülkeler şimdi “Önce ben” diyerek diplomasi kanalları açmak için sıraya girdiler.
Cenevre’de Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’i terör destekçisi grupların arasına atıp köşeye sıkıştırmaya çalışmışlardı. BM’nin son toplantılarında ise Suriye Dışişleri Bakanı’nın çevresinde halkalar oluştu ve elini sıkanların sayısı sürekli arttı.
Suriye artık köşede değil merkezde.
Ürdün sınır kapısını açtı, Bahreyn göz kırptı, Kuveyt yöneticileri el salladı.
Mısır ve Cezayir’in işbirliği askeri boyuta taşındı.
Birleşik Arap Emirlikleri -sanki başkaları atmış gibi- “Suriye, Arap Birliği’nde neden yok? Geri alalım” demeye başladı.
Suudi Arabistan panikledi: “Suriye’yi İran ve Türkiye’ye bırakıyoruz!”
Fransız istihbaratı önce davranınca İngilizler “Çalım atma” diye sitem etti.
Haziran ayında bir Pentagon heyetinin Suriye’de olduğunu da Aydınlık’tan duyurmuştuk.
Heyetlerin biri gidiyor biri geliyor. Abhazya Cumhurbaşkanı Hacımba bile Şam’a gitti...
Türkiye de Şam’ın kapısını çaldı. Temas için önceki dışişleri bakanlarından birini yolladık. Gizli diplomaside ısrar edildiği için ilişkide ilerleme sağlanamıyor.
ABD Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey Türkiye’ye gelirken bunları hatırlatmak istedik.
Suriye’nin kuzeyinde terör devletine izin vermeyeceğimizi kararlı bir şekilde göstermek istiyorsak, Şam’la resmi ilişkileri hemen başlatmalıyız.
Jeffrey’in çantasındaki planın karşısına kendi planımızı koyalım.
Sonrasını ABD düşünsün...