29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sanatçıların "kaygılıyız" bildirisini imzalamazdım -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Aralarında yazarlar, şairler, tiyatro ve sinema oyuncuları ve yönetmenleri, ressam ve heykeltıraşlar, şarkıcılar, türkücüler, kompozitörler ve çalgıcılar bulunan 90 kadar sanatçı 29 Haziran 2013 günü Hürriyet ve Cumhuriyet gazetelerinde “Kaygılıyız” başlıklı bir ilan yayımladılar.

Bildiriyi hazırlayıp kotaranlar ve ilan olarak yayımlayanlar benden bu metni imzalamamı istemediler. İstemeleri için bir zorunluluk yok. Kendilerince kuşkusuz bir nedeni vardır. Ama metni imzalamamı önerselerdi imzalamazdım. Önce metni okuyalım, sonra neden imzalamayacağımı açıklarım.

“Kaygılıyız”

“Sanat, hayatımızı diri tutan, bizi acılarımızdan arındıran, soluk almamızı sağlayan nefes borumuzdur. Bu ülkenin toplumsal değerlerine, acılarına her zaman yakın durmuş, sorunlarını gözlemlemiş, bu çabası sayesinde toplumuzca ödüllendirilmiş veya bu uğurda acılar çekmiş sanatçılar olarak diyoruz ki:

Ortada gene bir öfke ve nefret kokusu var. Sanatı ve sanatçıyı değersizleştirme, hedef gösterme, itibarsızlaştırma, suçlama, baskı altına alma girişimleri olanca hızıyla sürüp gidiyor. ‘Ayaklar baş oldu’ sözünü sakınmadan söyleyen dil, topluma nefret tohumları ekiyor. ‘Siz ve biz’ söylemi, toplumsal kutuplaşmayı keskinleştiriyor.

Aşağıda imzası bulunan sanatçılar olarak, toplumda yeni mağduriyetler yaşanmaması için nefret dilinin sona ermesini, sanatçıların ve sanat eserlerinin hedef gösterilmemesini ve toplum üzerindeki baskıların kaldırılmasını istiyoruz.”

Neden imzalamazdım?

1- Bildiriyi içerik, dil ve anlamı dolayısıyla imzalamazdım.

2- Bazı imzacılar yüzünden imzalamazdım.

***

“Kaygılıyız” demek, “kaygılı olmak” ne demek Allah aşkına? İnsan, görüp de anlayamadığı şeyler karşısında kaygı duyar. Kendi tanımlamamı bir yana bırakıp iki sözlüğe bakalım:

Türkçe sözlük: Kaygı = Üzüntü, tasa, düşünce.

Osmanlıca sözlük: Endişe = Düşünce; vesvese, merak, kaygı, gam, keder, şüphe, korku.

Bir de internetten bir uzman tanımını aktaralım:

Kaygı (Anksiyete)

Yazar: Uzm. Psikolog Karin Karakulak Özkan, “Kaygı, kişinin dış dünyasından veya iç dünyasından gelen bir uyaranla karşılaştığında yaşadığı, bedensel, duygusal ve zihinsel tepkilerdir. Bir başka deyişle, kişinin karşılaştığı durum ve olaylar karşısında duyduğu ve engellemekte zorluk çektiği aşırı endişe ve uyarılmışlık halidir. Kaygı, çok hafiften ağır paniğe kadar bir duygu aralığında yaşanabilir.”

***

Bizim yazar arkadaşlar, Türkiye’de son zamanlarda olanlardan kaygı duyuyorlarmış. Tam anlamıyla bir edilgenlik durumu. Peki, AKP tarikatı hükümeti sizin kaygınızı ciddiye almaz ve umursamazsa ne yapacaksınız? Kaygınız katmerlenecek mi? Katmerlense ne olacak?

Eğer 11 yıldır Türkiye’de olanlardan sadece kaygı duyuyorsanız, sakın doktora falan gitmeyin; çünkü size “Ne yerseniz yiyin!” der.

11 yıldır Türkiye’de olanlar şüphe, vesvese, merak, keder götürmeyecek kadar gerçek ve somut:

- Cumhuriyet düzenini yıkıp yerine din referanslı bir düzen getirmeyi dünyaya ilan etmiş ve laikliği ortadan kaldırmak kararını uygulamaya koymuş;

- Cumhuriyet’in temeli olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu salyangoz gibi ezmiş; 4+4+4 gericiliğini yasalaştırmış; imam-hatip okullarını temel ve genel eğitim kurumu haline getirmiş ve mezunlarını devlet kurumlarına parti komiseri yapmış;

- Cumhuriyet’in birikimi olan işyerlerini ve sanayi tesislerini iç ve dış yandaşlarına peşkeş çekmiş;

- Cumhuriyet’in dış politikadaki temel ilkesi olan “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesini paçavra gibi fırlatıp atmış, küresel sermayenin buyruğunda emperyalist ve dinsel irredantist, panislamist hatta pansünni bir siyaset uygulamaya başlamış; “komşularla sıfır sorun” sloganıyla yola çıkıp “komşularla sonsuz sorun” evresine varmış;

- Komşular ve barışsever dünya tarafından savaş kışkırtıcısı olarak tanımlanıp suçlanmış;

- Saldırgan politikası yüzünden Hatay’ı savaş alanına çevirmiş;

- Son günlerde, çağdışı ortaçağ anlayışı yüzünden vatandaşlarımızın öldürülmesine, yaralanmasına, sakat kalmasına yol açmış;

- Mayıs ve Haziran olaylarında halkına zulmeden ve işkence yapan polis hizmetlilerini kahraman ilan edip 24 maaş maaşla ödüllendirmiş müstebit bir iktidarın eylemlerinden kaygı duyuyorlarmış.

İnsan böyle bir durumda kaygı değil isyan duyar. İlgiliyi suçlar, protesto eder. İtham eder!

***

Arkadaşlar, “Ortada gene bir öfke ve nefret kokusu var” demek, ne demek acaba? Öfke ve nefretin iğrenç basıncını beyninizde, bedeninizde, gözeneklerinizde hissetmiyor musunuz? “Sanatı ve sanatçıyı değersizleştirme, hedef gösterme, itibarsızlaştırma, suçlama, baskı altına alma girişimleri olanca hızıyla sürüp gidiyor” demek, ne demek? Bu ülkede değersizleşen sadece sanat ve sanatçı mı? İktidar sanatçıları el üzerinde tutsaydı, ülkenin altında ezildiği zulme onay mı verecektiniz? Sürüp giden mahkemeler, düzmece belgeler, düzmece duruşmalar, içerde yıllardır yatan insanlar için söyleyeceğiniz tek söz ve yapacağınız itiraz yok mu?

İmzacılara gelince

İmzacılar arasında, Cumhuriyet karşıtı İkinci Cumhuriyetçiler; “yetmez ama evet”çiler, cumhuriyetçiliği jakobenlik olarak suçlayanlar; AKP iktidarının gerici zorbalıklarını demokratikleşme olarak tanımlayanlar ve onun iktidarına taş ve harç olanlar var.

Benim saygı duyduğum “sanatçı”, başta iktidar olmak üzere hiçbir kurum, kuruluş ve kişiyle uzlaşmaz. İmzacılar, sanki kaygılarını giderse iktidarla el sıkışacaklar.

***

İnsan hiç olmazsa, yüzde 10 barajının kaldırmamasına isyan ederdi! Bu metni kim yazdı acaba? Bir istidacıya mı yazdırıldı?