18 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sanatsal ve Gürültü Ses Çevreleriyle İstanbul

Seyit Yöre

Seyit Yöre

Gazete Yazarı

A+ A-

Ses bir fiziksel olarak ister istemez her yerde bulunmaktadır. Doğanın sesleri bir yana, insanlar tarafından üretilen sesler bir yana. Bu seslerin bazıları estetik olup insanlar tarafından dinlenebilirken, bazılarıysa gürültü olarak gelir insan ve hayvanlara.Gürültü de doğadaki bazı olayların çok yüksek sesli olanlarının dışında, çoğunlukla insanlar tarafından üretilen seslerden ortaya çıkmaktadır. İnsanların yaşadıkları apartmanların yakınında yapılan yeni bir bina inşaatından çıkan sesleri herhalde kimse estetik bulup dinlemek istemez. Bu açıdan sesler, doğadaki oluşlardan (yağmur, rüzgâr, gök gürültüsü, canlıların sesleri) doğal olarak üretilenler ve insanlarca üretilenler olarak düşünülebilir. İstanbul da her ikisine de örnek olabilecek bir ses çevresidir

Sanatsal ve Gürültü Ses Çevreleriyle İstanbul - Resim : 1

Her yerde olmazsa olmaz bir durumda var olan sesler, müzik, edebiyat ve müzikli ve müziksiz sahne sanatlarının öncelikli yaratım ve ifade malzemesidir. Bunlar seslerin sanatsal ifadesidir. Hatta ressamların fırçası ve spatulasından, heykeltıraşların en basit aracı çekicinden çıkan sesler de görsel sanat eseri yaratımına ilişkindir. Yazarın kaleminin kâğıt üzerindeki sesi veya bilgisayar tuşlarından yazma sesi, bir roman okunurken sayfalarından çıkan sesler dahi sanat eserine dair sayılabilir. İstanbul da bu sanatların en çok yaratılıp sunulduğu şehirdir. Ancak özellikle bireysel tercihle özel olarak dinlenilmesi gereken müzik, sokaklarda, vapurlarda her yerde diğer seslerle birlikte olunca, sanatsal ses olmaktan çıkabilmektedir.

İstanbul'a özgü kültürel bir ses çevresi de çok uzun yıllardır İstiklal Caddesi'dir. Taksim Meydanı'ndan başlayıp Karaköy'e kadar ya da tersine yürüyen insanların her tür sesleri, bu cadde boyunca yolun ortasından giden tramvay sesleri ve yine caddenin başından sonuna kadar görülen farklı müzik türleriyle, çalgılarla müzisyenlerin ürettiği sesler şehr-i İstanbul'a dair simgelerdir.

Özellikle İstiklal Caddesi'ndeki sokak müzisyenliği, son yıllarda vapurlara ve metro istasyonlarına, Kadıköy Rıhtım Caddesi'ne, Caferağa Mahallesi'nin belirli sokaklarına ve General Asım Gündüz Caddesi'ne de yayılmıştır. Tabii başka sesler olmadan vapurda canlı müzik sunulması insanların hoşuna gidebilmekle birlikte, saatine bağlı olarak kimisi için rahatsız edici de olabilmektedir. İstiklal Caddesi bile sadece kendi içinde müzik, insan ve araç uğultusunun birbirine karıştığı bir ses çevresidir.Bu caddede eskiden sayısı fazlayken şimdilerde sadece bir işletmenin caddeye taşan müzik yayını, akşamları da artık Çiçek Pasajı'nda ve Nevizade’deki müzisyenlerin sesleri müziksel ses çevresi sayılabilir. Çiçek Pasajı’ndaki kadeh, insan ve müzik seslerinin benzerleri Kadıköy Çarşı’da, Karaköy İskelesi'nde ve Beşiktaş Çarşı'daki mekânlardan da işitilir.

Bunların yanı sıra, artık Türkiye'nin tüm şehirlerinde olsa da uzun yıllardır 24 saat kesilmeyen karayolu araçlarının uğultusu da İstanbul'a özgü bir ses çevresidir.Eğer bilinçli olarak İstanbul'un uğultusu dinlenilirse, aslında ne kadar rahatsız edici ve yorucu olduğu fark edilecektir. İstanbul'da yaşayan insanların günlük rutininin bir parçası olduğundan, üzerinde düşünülmediğinde algılanmayacak yani alışılmış olan bu sesler, şehre özgülüğün yanı sıra, hoş olanlar ve olmayanlar olarak estetik açıdan da düşünülebilir. Bir vapurda dalga ve martı sesleri arasında etrafı seyrederek yolculuk yapanlar için bu iki ses âna ait hoş sesler olabilir. Ancak karayolundaki sürekli araç sesleri farkındalıkla dinlendiğinde hoş gelmeyebilir. Sanatçı olarak sesle ilgilensem de tüm seslerin birleşmesi benim için hoş değilyorucudur. Sanatsal sesler de kişiye özel tercihle belirli mekânlarda olmalıdır. Doğal veya insanlar tarafından üretilen sesler, müzik ve sahne sanatları eserlerinde de yeri geldikçe kullanılarak eserin bir parçası haline gelmektedir. Ancak özellikle insan kalabalığı ve onların kullandığı her tür araç sesleri bir araya gelip gürültüyü oluşturmaktadır.

Sanatsal ve Gürültü Ses Çevreleriyle İstanbul - Resim : 2

İstanbul'daki onca ses içerisinde, sesin -müzik ve sahne sanatlarındaki gibi- tamamlayıcı bir parçası da ‘sessizlik’tir. Sessizliğin de İstanbul'a en fazla olabildiği alan Adalar'dır. Sadece deniz araçlarıyla ulaşılan Adalar'ın iskelelerindeki insan, deniz ve araç sesleri, ara sokaklarına girdikçe azalır. İnsanların sokakta olmadığı yerlerdeyse rüzgâr, ağaç, kuş sesleri dışında neredeyse sessizlik oluşur. Bu sessizlik tam sessizlik olabildiği gibi, İstanbul'un Adalar dışındaki diğer sesleriyle karşılaştırıldığında, Adalar minimum sesle kendi doğal ses çevresini oluşturur. Şehirdeki uğultudan uzaklaşıp ancak Adalar’ın sessiz yerlerinde belirli bir zaman geçiren insanlar farkı algılayabilir. Dalga ve martı sesleri eşliğinde geldiği Adalar'da farklı olarak karayolu uğultusunun olmayışı fark edilebilir bir durumdur.

Ben de fırsat buldukça İstanbul'daki günlük uğultudan arınmak için Adalar'ın sakin sokaklarında yürümeyi tercih ediyorum. Özellikle nüfus artışıyla birlikte hepimizin maruz kaldığı çok ses var etrafımızda. Bu yazı sonrası, okuyucularımız da belki artık seslerin farkında olarak yaşamlarında rahatsız edici sesleri kontrol altına alabilir, ses gürültüleri yerine mümkün olan estetik ve sanatsal sesleri daha çok tercih edebilirler.