Şanghay, Erdoğan'dan çok Türkiye'nin meselesi
Bir açıklama.
Bir de adım.
Biri doğuda.
Diğeri batıda.
İkisi de: Fazla farklı. Fazla yeni.
Bilelim: Stratejik değişiklikler kuşağına girdik.
* * *
Önce: Açıklama.
Binali Yıldırım'dan geldi.
Rus TASS Ajansına yazdı (7.12.2016).
Bildiri gibiydi.
İlan etti: Darbe İncirlik'te koordine edildi.
Adını koydu: NATO üssünde.
Dediği: 15 Temmuz bir NATO darbesiydi.
* * *
İncirlik'in NATO üssü olmadığını tartışmayacağım.
Biliniyor: Bir ABD üssü.
Fakat: Yıldırım bunu es geçiyor.
Siyaseten: “Darbe”yi NATO bağlamında açıklıyor.
* * *
Sözün sahibi: Türkiye'nin Başbakanı.
Sözün arkası var. Önü var.
Anlamı: NATO, bizi düşman gördü. Devirmeye kalktı.
Siyasette kanundur: Düşmanlık eden, düşmanlık bulur.
Bu vazo artık zor su tutar.
* * *
Binali Bey, yeni döneme bakıyor.
Gördüğü şu:
“Ortak Avrasya bölgemizde işbirliği için birçok yeni alan açılıyor.”
* * *
Şimdi “adım”ı görelim.
O da Moskova'da atıldı (23.11.2016).
Türkiye, Enerji Kulübü Başkanlığı'na seçildi.
Hem de oybirliğiyle.
Yani: Rusya, Çin, Hindistan ve İran'ın da oluruyla.
Kulüp: ŞİÖ-Şanghay İşbirliği Örgütü'nün bir organı.
* * *
İki Türkiye manzarası:
Avrupa'daki Türkiye: Kapının dışında oyalanıyor.
Avrasya'daki Türkiye: Daha ilk günden aile salonunda.
* * *
Kısa bir dipnot:
ŞİÖ Enerji Kulübü yeni kuruldu (2013).
Sadece tam üyeler başkan olabiliyor.
Türkiye, Moskova toplantısında önerdi.
Bir: Diyalog ortakları da başkan olabilsin.
İki: Başkanlık için alfabetik sıra beklenmesin.
Umar mıydınız: Kulübün sözleşmesi aynı gün değiştirildi.
Türkiye: Tam üyeler dışında ilk başkan.
* * *
(Malum: Türkiye tam üye de değil. Gözlemci de.
Henüz üçüncü kademedeyiz: Onlara da “diyalog ortağı” diyorlar.)
* * *
Devam edelim.
Çin seyahatinden bir gözlem.
Görüşmelerde Türkiye'nin ŞİÖ üyeliği de konuşuldu.
Türkiye'den ŞİÖ açıklamaları ne kadar ciddi bulunuyordu?
* * *
Çin cenahında bazı tereddütler gördüm.
Anladığım: Tayyip Erdoğan'ın siyasi karnesi üzerinden değerlendiriyorlar meseleyi.
Geçmişe bakıyorlar. Tutarsızlıkları görüyorlar.
“Erdoğan” ve “güven sorunu” iç içe.
* * *
Kafalarındaki soru: Asıl, Erdoğan ne kadar ciddi?
Söylediler de:
“Erdoğan ne zaman Batıyla problem yaşıyor. ŞİÖ'yü o zaman gündeme getiriyor.”
Pek emin değiller: Meselesi, Batıyı ŞİÖ üzerinden sıkıştırmak mı sadece?
* * *
İtiazlarım var.
Doğaldır: Sorun yaşamıyorsa, kimse değişiklik aramaz.
Konuştuğumuz: ŞİÖ'ye Erdoğan'ın değil, Türkiye'nin üyeliği.
Dolayısıyla: Türkiye'nin nesnel konumuna, ihtiyaçlarına bakmak lazım.
* * *
Ayrıca: Erdoğan cenahında ileri yorumlar başladı.
ŞİÖ'ye bakıyorlar. En azından, “dengeleyici güç” olarak görüyorlar.
Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın tanıklığına başvuralım.
Malum: “Aile”den biri. Damat.
* * *
SETA'nın “Kriter” dergisine konuşmuş (2.12.2016).
İşte Albayrak'a göre Avrasya.
ŞİÖ'nün mücadele ettiği üç bela: Terör, mezhepçilik, kökten dincilik.
Ayrınıtılı tarif veriyor:
“DEAŞ, FETÖ gibi dini alet eden illegal yapılarla mücadeleyi esas dava olarak benimsediğini gözönünde bulundurursak, Türkiye'nin neden ŞİÖ'ye yaklaştığını daha iyi anlarız.”
* * *
Niçin çok eksenli dış politika?
Berat Albayrak cevaplıyor.
“Jeopolitik konumumuz gereği Asya, Avrupa, Kafkaslar ve Afrika ile yakınız...
“Pek çok coğrafyanın kaderini paylaşıyoruz...”
“Bu sebepten çok eksenli bir politika yürütmek zorundayız."
* * *
İçte ve bölgedeki gelişmeler sıcak.
Çin yazılarına burada ara veriyorum.
Kalanlar: Yeri geldikçe...