Şaşan hedef
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre 2022 yılında Türkiye’de 55374 ton tarım ilacı (pestisit) kullanılmıştır. Mantar ilaçlarının (fungisitler) toplam içindeki payı %35,1 olup, bunu %26,3 payla ot ilaçları (herbisitler) izlemektedir. Böcek ilaçlarının (insektisitler) payı %22,0 olurken örümcek ilaçları (akarisitler) %4,5 paya sahiptir. Kemirgen, nematod, yumşakça ilaçları ve büyüme düzenleyiciler vb.de diğerleri başlığı altında toplanmış olup bunların payı % 12,1’dir.
Tarım ilaçlarını en fazla kullanan ilimiz Antalya’dır. Yüzölçümü bakımından beşinci sırada gelen bu ilde 4272 ton ilaç kullanılmış olup Türkiye toplamı içindeki payı %7,7’dir. Bunu 4213 ton ve %7,6’lık pay ile yüzölçümü bakımında 17’nci sıradaki ilimiz olan Manisa izlemektedir. Mersin, Adana ve Malatya’nın payları sırasıyla 7,2-5,9 ve 4,1 olup bu beş ilin toplamı %32,5’e ulaşmaktadır. Diğer bir anlatımla en fazla tarım ilacı kullanılan ilk beş ilin sarfiyatı Türkiye toplamının üçte birini oluşturmaktadır (Bkz.1). Malatya dışındaki bütün iller Akdeniz ve Ege bölgesinde yer almaktadır. Dünyada en fazla kayısı yetiştirilen yer olan Malatya’nın tarım ilacı sarfiyatında öne çıkması dikkat çekicidir.
BÖLGESEL DAĞILIM
2020 yılı verileriyle tarım ilacı kullanımının bölgesel dağılımını ele alan özlü bir çalışmaya dayanarak bilgi vermeye çalışacağız (Bkz.2). Çizelgede sunulan veriler Akdeniz bölgesinin tek başına Türkiye toplamının dörtte birinden fazlasını sarf ederek açık ara önde olduğu görülmektedir. Bu veriler önceki paragrafta verilen iller düzeyindeki verilerle uyum halindedir. Akdeniz ve Ege bölgelerinin ilaç sarfiyatı toplamın %52’sini bulmaktadır. 1998 yılında bu oranın %42 olduğu kaydedilmiştir (Bkz. 3).
Bu bölgelerde tarım ilacı kullanım yoğunluğunun zamanla artığını söylemek mümkündür. Yurdumuzda tarım ilacı kullanımı tekdüze (homojen) bir dağılım göstermemektedir. Kimi bölgelerde aşırı derecede ilaç sarf edilirken bazı bölgelerde yetersiz olabilmektedir. Yoğun (entansif) tarım yapılan ve turunçgiller, çekirdeksiz üzüm, kayısı ve domates gibi dış satıma yönelik ürünlerin yetiştirildiği bölgelerde birim alana daha fazla tarım ilacı kullanıldığı açıkça göze çarpmaktadır.
İç Anadolu, Güney Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde en çok kullanılan ilaç türü ot öldürücü ilaçlar (herbisitler) dır. Sıcaklık arttıkça böceklerin etkinliği ve zarar düzeyi artar. Göreli olarak daha sıcak iklime sahip olan Akdeniz bölgesinde en çok kullanılan ilaç türü böcek ilaçları (insektisit)dır. Ege bölgesinde mantar ilaçları (fungusit) kullanımı başat durumdadır.
HEDEF DIŞI
Ziraat Mühendisleri Odası VI. Teknik Kongresi’nde sunulan “Tarımsal Savaşımda Kullanılan Pestisitlerin Yol Açtığı Çevre Sorunları” başlıklı bildiriye gönderimde bulunarak yapılan aşağıdaki açıklama ilginçtir ( Bkz.3).
“Pestisit uygulamasının % 0,015 – 6,0’sı hedef alınan canlı üzerine ulaşmakta, geri kalan % 94-99,9’luk kısım ise agrosistemde hedef olmayan organizmalara ve toprağa ulaşmakta ya da çevredeki doğal ekosistemlere, sürüklenme ve akıntı nedeniyle kimyasal kirleticiler olarak sulara karışmaktadır.”
YORUM
Yukarıdaki paragrafta ifade edilen hususu askerlikle ilgili bir benzetme yaparak açıklamaya çalışalım. Bir topçu bataryasının attığı bin mermiden sadece birinin hedefe isabet ettiğini düşünün. En başarılı bataryanın da attığı her yüz mermiden altı tanesinin isabet kaydettiğini göz önüne alın. Bu kadar düşük başarı gösteren birlik personelinin çok ciddi yaptırımlarla karşılaşacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Hedef alınan canlılara ulaşmayan ilaçlar nereye gidiyor ve ne oluyor? İzleyen yazılarda tarımsal savaşımda boşa savrulan ilaçların olası sonuçlarını değerlendirmeye çalışacağız.
1) https://cevreselgostergeler.csb.gov.tr/tarim-ilaci-pestisit-kullanimi
2) Belma Özercan ve Rahmi Taşçı, “Türkiye’de Pestisit Kullanımının İller, Bölgeler ve Pestisit Grupları Açısından İncelenmesi”, Ziraat Mühendisliği (375), 75-88 (2022).
3) Osman Tiryaki, Ramazan Canhilal, Sümer Horuz; “Tarım İlaçları Kullanımı ve Riskleri”, Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 26(2): 154-169 (2010).