Satışa çıkan ödüller üzerine yeniden
İngiltere’nin en saygın müzayede firmalarından Sothhabs ve Chirsitsire tarafından zaman zaman Oscar, Berlin ya da diğer önemli festivallerde ödül kazanmış sanatçılara ilişkin ödüller satışa çıkarılırken, özellikle ABD ve Fransa başta olmak üzere birçok ülkede ephemera tarzı basılı belge satışı yapan firmaların sinemayla ilgili arşivlik belge içeren katalogları yayınlanır. Bu kataloglarda sinema biletlerinden afişlere, imzalı fotoğraflardan özel mektuplara kadar akla gelebilen -bazen de hiç gelmeyen- her şey meraklıların alımına sunulur. Üstelik oldukça da yüksek sayılabilecek meblağlarla...
ÖDÜL MÜZAYEDESİ
Sözü edilen büyük müzayede kuruluşlarının dışında yayımlanan bu kataloglarda, sinemayla ilgili her şey yer almasına karşılık, ödüller kesinlikle yoktur. Nedense ödüller pek satılmaz, yasak ya da değersiz oldukları için değil, tersine çok değerli oldukları için... Bizdeki bitpazarı ya da salaş antikacılarla, dışarıda bu işle uğran antikacılar arasındaki tek fark da budur. Çünkü zaman zaman alışveriş ettiğim bu yabancı antikacı ya da müzayede firmaları nedense bu tür satışlara yanaşmaz; yanaştıkları zaman da onu geniş katılımlı, gösterişli bir müzayedeyle satışa sunarlar. Bu satış; elden çıkarılan önemli bir ödülün değerini artırmak için değil, sahip olduğu kişi ile onu bu kişiye verenlere duyulan saygıdan ötürüdür. O toplumların bilinmez ama bu tür durumlarda hemen harekete geçen vicdan yüklü insanlarının bu davranışı elbette ki başka anlamlar da içerir.
FİKRET MUALLÂ’NIN RESİMLERİ
Tabii ki sorun, dışarıdakilerin değil de bizdekilerin durumu... Bizde her Allahın günü bitpazarlarında aklınızın ucundan bile geçmeyecek çok ama çok şeyler satılır. Örneğin geçmişteki bir başbakanın evrak-ı metrukesi, çok değerli el yazmaları, dünyaca ünlü bir arkeologun albümleri ve de bir cami duvarına mandalla asılarak zamanın parasıyla 2.5 liraya satılan resimler (hadi söyleyelim Fikret Mualla’nın resimleri) ve de daha niceleri... Yaygın biz söz vardır, bir ülkenin zenginliği çöplerinden belli olur diye. Ama bizim çöplerimize bakarak sakın dünyanın en zengin ülkesi olduğumuz sanılmasın. Çünkü sanat eserleri bu tanıma girmez. Girse de bu zenginliğin değil de, bağışlanmaz bir aymazlığın ya da kültürsüzlüğün göstergesi olur.
MAVİ BONCUK DEĞERİNDE
Biz yine bitpazarına düşen ödüllere gelelim. Ödüllerin kaldırımlara bu denli dökülmesinin elbette ki tek bir nedeni yok. Yalnızlık, yoksulluk ilk akla gelenler olabilirse de bu pek doğru değil. Bence en önemli nedenlerinden biri, bu ödüllerin irili ufaklı birçok festivalde mavi boncuk örneği gelişigüzel ve cömertçe dağılmasından geliyor. Onur, emek, yaşam boyu hizmet şu veya bu adları taşıyan çok sayıda ödüllerin tümünün bir festivalde verildiğine sıkça tanık olmaktayız. Durum böyle olunca da sokağa düşmesi pek yadırganmıyor. Hele hele bir de ödüllere sahip olan çok ünlü bir kişinin “bu ödüller evdeki kapıların çarpmaması için önlerine koymanın dışında pek fazla bir işe yaramıyor” dediği anımsandığında bunların niçin bir sigara paketi değerinde bitpazarına düştükleri gerçeği de ortaya çıkıyor.
Kendisine verilen ödüle sahip olamayan sanatçılara bu toplum niye sahip çıksın ki? Ödüller eğer yalnızlık, yoksulluk ve de benzer nedenlerle bitpazarına düşmüşse bu sahiplenmeyişten ötürü toplum; eğer kapı eşiklerinden alınıp atılmışsa, o ödüllere layık bulunan sanatçılar suçludur.
Ödülleri gelişigüzel dağıtanların paylarına suçluluktan ne düştüğüne de siz karar verin.