27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Savaşa hayır

Hakkı Keskin

Hakkı Keskin

Eski Yazar

A+ A-

Suudi Arabistan’ın paralı askerleriyle Suriye’de kara hareketine başlayacağını, medyadan öğreniyoruz. ABD’nin uşağı bu krallığın Suriye ile ülke sınırı var mı veya Suriye hükümetinin bu ülkeye bir saldırısı oldu mu? Hayır.
O halde Suudiler Suriye`den ne isterler? Suudiler Vahhabilik denen dini anlayışlarıyla, İslam’ın en geri, yobaz ve teröre açık kapı bırakan savunucularıdırlar. Batı Avrupa ülkelerinde kurdukları camilerle Vahhabiliği yayıyor, gençlerin terör eylemlerine girmelerini teşvik ediyorlar. Bu nedenle gözetim altında bulunurlar. El-Kaide, El-Nusra gibi terör örgütleri bu dini anlayıştan ve petrol dolarlarından beslenirler.
Bu çağ dışı krallık ailesinin, ABD’nin koruması olmadan ayakta kalması olası değildir. Bu durumda Suudiler de ABD’nin her isteğini yerine getirmekle yükümlüdürler. İşin içine bir de Vahhabilik mezhep anlayışı girince, Suriye`de Esad yönetimine karşı savaşan terör örgütlerini Suudilerin yıllardır neden bol para ve silahlarla desteklediği anlaşılır.
Erdoğan, Davutoğlu ve AKP yönetiminden çok kişi Suudilerin can dostudur. ABD güdümlü politikalarda bu ülkeyle sıkı bir işbirliği vardır. Yılmaz Özdil`in 16 Şubat tarihli yazısı, bunu örnekleriyle göstermektedir. Türkiye’nin meclis kararı olmaksızın Suudi uçaklarına İncirlik hava üssünü açması, ABD güdümlü politikanın ve AKP-Suudi Krallığı işbirliğinin yeni bir kanıtıdır.

TÜRKİYE’Yİ YALNIZLAŞTIRAN SORUMSUZ DIŞ POLİTİKA
Hatırlayalım, AKP 2002 de yönetime geldiğinde, Türkiye dış politikasıyla Ortadoğu`da saygın, sözü önemli dinlenen ve hatta İsrail-Filistin sorununda arabulucu olarak görülen ülke konumundaydı. Çünkü Türkiye dış politikasında, komşu ülkelerin iç işlerine karışmayan ve “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesine bağlı kalarak, tüm ülkelerle barışçı ve iyi ilişkilere önem veren bir politika izliyordu. Bu nedenle saygındı.
ABD’nin baskılı ısrarına ve Erdoğan’ın bu ülkeye verdiği söze karşın, CHP’nin de dik duruşu sayesinde, ABD’nin Irak`a Türkiye üzerinden çıkartma yapmasına ve Güneydoğu`da asker konuşlandırmasına, TBMM onurlu bir kararla hayır dedi. Böylece Türkiye Irak savaşına ve bataklığına girmekten, bir milyon`dan fazla insanın öldürülmesi ve milyonlarca Iraklının ülkesini terk etmek zorunda kalmasıdan, ayrıca ülkenin bölünmesinin sorumlularından olmaktan kurtuldu.
Saddam’ın yok edilmesinden sonra, ABD ve İsrail’in hedefinde Suriye vardı. Bunun için Esat’ın devrilmesi, Irak benzeri Suriye’nin de parçalanması ve burada da özerk bir Kürt bölgesinin oluşması vardı. ABD Irak’taki kara hareketinde uğradığı kayıplar nedeniyle, Suriye’de bu işi taşeronlara vermeyi yeğledi. PKK’nin Suriye kanadı PYD Suriye`de, Peşmerge ve PKK Irak`ta, IŞİD`e karşı kara hareketi olarak devreye sokuldu ve modern silahlarla donatıldı.
Ne var ki Irak`da ABD’nin yaptığı katliamlar ve rezaletler, IŞİD gibi vahşi terör örgütünün ortaya çıkmasına neden oldu. Bu terör devleti kısa sürede Irak’ın ve Suriye`nin önemli bölümünü kontrolü altına aldı. ABD ve AB için artık hedefte, Esdt`ın yanı sıra, öncelikli olarak IŞID yer aldı. Hatta ABD ve çoğu AB ülkeleri, Esad giderse yerine gelecek güçte adayları olmadığından, Esad yönetimine bir geçiş sürecinde onay verdiler. Cumhurbaşkanı ve AKP Hükümeti sorumsuz Suriye politikasında ısrar ederek, hala Esat karşıtı terör guruplarını destekliyor ve Esat’ın çekilmesinde ısrar ediyorlar.

TÜRKİYE SAVAŞA ASLA SOKULMAMALIDIR
Rus uçağı; Türkiye Sınırını 17 Saniye süreyle ihlal ettiği gerekçesiyle düşürülünce, Suriye`de dengeler altüst oldu. Türkiye ile iyi ilişkileri olan Rusya, ekonomik, ticari ve turizm alanlarında Türkiye ilişkilerini kopma noktasına çekti. Türkiye’nin bu alanlarda çok büyük kayba uğrayacağı görülmektedir.
Öte yandan Suriye sınırlarına girecek Türk uçaklarının, Suriye için sınır ihlali sayılarak vurulacağı açıklandı. Ayrıca PKK ve PYD konusunda, Türkiye’nin çekincelerine duyarlı davranan Rusya, uçağının düşürülmesinden sonra, hava saldırılarıyla PYD’nin alan kazanmasına da yardımcı olmaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Silahlı kuvvetlerin Suriye`ye girmesini önerirken, Başbakan Davutoğlu böyle bir planın olmadığını söylüyor. Türkiye’nin Suriye`de kara harekatına başlaması, Suriye, Rusya ve hatta İran ile karşı karşıya gelmesine yol açacak ve belki de bir savaşa neden olabilecektir.
Suriye, Rusya, İran, Libya, Mısır, İsrail ile hiç bir sorunumuz yokken taşeroncu yanlış politikalar, bu ülkelerle Türkiye’nin ilişkilerini sonuna kadar gerdi. Türkiye bataklığa sokuldu. Artık iflas etmiş olan bu politikanın, kara hareketine, yani savaşa girilerek sürdürülmesi, mutlaka engellenmelidir. Muhalefet partilerine ve tüm sivil toplum kuruluşlarına bu alanda büyük görev düşmektedir.
Türk halkını ve Silahli Kuvvetlerimizi derinden üzen ve yaralayan Ankara terör saldırısını şiddetle kınıyorum.