26 Kasım 2024 Salı
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Savaşa Hayır’ bir programdır-(TAMAMI)

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

“Suriye ile savaşa hayır”, “Büyük Ortadoğu Projesi görevlileri”nin dışında bütün Türkiye’yi birleştiren bir şiardır. Ülkemizin Suriye üstüne “açık bir savaş”a sürülememiş olmasının ardında yatan önemli etkenlerden biri de kuşkusuz budur. Rusya, Çin ve İran’ın kararlı karşı duruşları ve Suriye’deki iktidarın dış müdahaleye karşı sağladığı geniş halk desteği, ABD’nin Suriye üstündeki emperyalist planlarını boşa çıkarmıştır. Ancak ABD’nin Suriye’yi ele geçirme planlarından vazgeçtiğini düşünmek safdillik olur.

Odak noktası

aşamaya göre değişir

Bir mücadelenin odak noktası, sürecin değişik aşamalarına göre farklılık gösterir. ABD’nin erken ve hızlı bir başarı beklediği başlangıç döneminde, sorun bir oldu bittiyle Türkiye’nin Suriye üstüne sürülmesiydi. Bu gerçekleştirilemedi. Bu dönemin hedefi doğrultusunda açık savaş çığırtkanlığı yapanlar ortada kaldılar.

ABD’nin Suriye planının bugünkü aşaması, oluşturduğu kukla silahlı muhalefetin daha çok kan dökmesini sağlamaktır. Böylelikle kukla muhalefetin uluslararası düzlemde herkes tarafından tanınan bir taraf haline getirilmesi; “Beşar Esad kaldığı sürece Suriye’de kan durmaz”ın eylemli biçimde kanıtlanması; Suriye halkının bezdirilmesi; Rusya’nın Beşar Esad’sız bir çözüme razı edilmesi ve ülkemizdeki “Suriye’ye savaşa hayır” cephesinin bölünmesi planlanmaktadır.

“Savaşa hayır”ın da bir programa gereksinimi vardır

Dolayısıyla “Suriye ile savaşa hayır” tutumunun da bir programının olması gerekir. Çünkü mücadelenin değişik aşamalarının gereksinimlerine karşılık gelmeyen miyop tutumlar, ne kadar iyi niyetle savaşa karşı çıksalar da, sonuçta savaşın değirmenine su taşırlar. Ülkemizde böyle bir program şu ana kadar sadece İşçi Partisi tarafından ilan edilmiştir. Bu program ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin yegâne panzehridir.

Suriye’deki kukla muhalefeti desteklemek, Suriye ile savaşın alternatifi değil, tam tersine Suriye ile savaşın yolunu döşeyen bir adımdır. Üstelik Suriye’de akan kanı durdurmaya değil, çok daha fazla kan dökülmesine yol açar. İç çatışma ve savaş isteyen taraf emperyalizmdir. Suriye’nin de Türkiye’nin de buna karşı ortak çaresi dostluktur. Suriye’ye düşmanlık, Büyük Ortadoğu Projesi’ne; Suriye’yle dostluk ise, savaşa hayır politikasına hizmet eder.

“Beşar Esad’la olmaz” formülünün hayata geçirilmesinin varabileceği tek sonuç vardır: En az üçe bölünmüş bir Suriye. Suriye halkının aklından bile geçirmek istemediği bu durum, tesadüfe bakın ki, bugüne kadar çizilmiş bütün BOP haritalarında aynen resmedilmektedir. Suriye’nin bölünmesinin, nasıl beraberinde Türkiye’nin bölünmesini getireceğini öngörmek için kâhin olmaya gerek yoktur. Ama yine de bütün BOP haritalarında yer alan “Özgür Kürdistan”ın hangi bölgeleri kapsadığını anımsamak bu açıdan yararlı olabilir.

Onurlu dış politika nedir?

Bizim tarihimize göre onurlu dış politika “yedi düvele” karşı dik durma ve mazlum milletlerle dayanışmadır. Biz, yedi düvelin dümen suyunda komşusunu işgale yeltenmiş olanlara karşı kurtuluş savaşı vermiş bir milletiz. Komşusunun emperyalizm tarafından düşürüldüğü zor durumdan yararlanmaya çalışmak, bir ülkeye ne onur, ne de başarı getirir. Bugün komşularının bağımsızlığını ve egemenliğini, kendi bağımsızlık ve egemenliği gibi özenle korumaya yönelen bir dış politika, emperyalizmin kışkırtmaya çalıştığı Suriye ile savaşın da, böyle bir savaşın tetikleyebileceği daha büyük savaşların da önüne geçmenin en sağlam yoludur.

ABD’nin bölgeye “demokrasi” getirmesinin ne anlama geldiğini en yakından bilen halklardan biri, Suriye halkıdır. Çünkü ABD işgali üstüne, bir milyonu aşkın Iraklı Suriye’ye sığınmıştır. ABD’nin kendisi de zaten bölge ülkelerine biçtiği elbisenin “ılımlı İslam” olduğunu açıkça ifade etmektedir.

Bugünün yaşamsal gereksinimi

Bugün içinden gemekte olduğumuz aşamada, milletimizin “savaşa hayır” sağduyusunu, Büyük Ortadoğu Projesi’ni kalıcı olarak altedip, inisiyatifin bölge ülkelerinin eline geçmesine hizmet edecek bir program etrafında maddi bir güce dönüştürmek, yaşamsal bir öneme sahiptir. İşçi Partisi’nin “Suriye ile Savaşa Hayır Programı” işte bu amaca hizmet etmektedir.