23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sayın Emin Çölaşan

Kemal Ateş

Kemal Ateş

Gazete Yazarı

A+ A-

Siz epey düşmanınız olsa da sevilen sayılan bir yazarsınız. Vaktiyle sizi Sanat Kurumu’na çağırır, yazılarınız kadar güzel sohbetlerinizden de tat alırdık. Açık, dürüst, lafını esirgemez biri olarak biliriz sizi. Bu adı kolay elde etmediniz, kolay da harcamayın.

10.07. 2020 tarihli yazınızı okuyunca şaşırdım doğrusu, acaba yazdığınızı bir kez daha okuyacak kadar vaktiniz yok muydu? Ya da bir sağlık sorunuz mu vardı diye endişelendim de… Umarım yoktur böyle bir şey…

Yazınıza Metin Feyzioğlu için; “Cübbesinin ilikli ve fermuarlı ceplerinde birçok unvan taşıyor” diye başlıyorsunuz. Bu cümleyi okuyunca inanın eyvah Metin Bey bir yerlerden hani şu bizim pehlivan gibi birtakım yağlı işler, makamlar mı kaptı dedim. Böyle bir girişin ardından bu beklenirdi. Yazdığınıza göre cübbesinin ilikli ve fermuarlı ceplerinde taşıdığı “birçok” unvan şunlarmış:

“Avukat, Ankara Hukuk Fakültesinde geleceğin hukukçu öğrencilerini yetiştiren Prof. Dr. unvanlı biri ve üstelik şu anda Türkiye Barolar Birliği Başkanı.”

Ne olur şu cümlenizi bir daha okuyun. Yukarıdaki satırlardan Metin Bey’in ceplerinin bomboş olduğu anlaşılıyor Emin Bey. Avukatmış Metin Bey… Avukat olmasa baro başkanı olabilir mi? Avukatlık mesleği sonra o cübbenin cebinde değil, kendisinde, bütününde. Hukuk profesörü olmak bu göreve uzak, ilgisiz bir iş mi ki; “ve üstelik” demişsiniz. Emin Bey, ben yıllardır üniversitelerde Türkçe dersleri verdim, size ders vermek inanın haddim değil, ama şunu söyleyeyim, bu dille ve bu mantıkla bir öğrencim yazsa, bu satırları yanlış diye çizer ve notunu kırardım. Bu nasıl bir Türkçe, nasıl bir mantık Allah’aşkına! Baro başkanı olmak için önce avukat olmak gerekmez mi? Aynı zamanda hukuk fakültesinde profesörmüş Metin Bey, cebinde bu da varmış, yani bir bilim adamı… E ne güzel! Onu seçenler hukuk fakültesinde profesör olduğu için bu göreve layık görmüşler zaten. Ayrıca profesörlük cübbesi ayrı, avukatlık cübbesi ayrıdır, profesörlerin ayrı cübbesi vardır. Biri ötekinin cebinde nasıl olur, bu da tuhaf geldi bana. Hukuk profesörü olduğuna göre, demek ki liyakat sahibi biri Metin Bey… Seçilmesinde bu da bir etken, bir artı… Rahmetli Faruk Erem’den beri başka profesörler de Barolar Birliği Başkanlığı yaptı, işin doğrusu da budur. Metin Bey orada görev yapan ilk hukuk profesörü değil ki… “ve üstelik” demeniz tuhaf! Defalarca sormuşsunuz: “Metin niçin konuşmuyor?” Valla Metin Bey’i ben Ulusal Kanal’da defalarca dinledim, siz bu kanalı açmıyorsunuz demek ki… Sizin izlediğiniz kanallarda da Metin Bey’i konuşturmuyorlar…

Yazınızın bir yerinde de şöyle diyorsunuz:

“Birkaç günden bu yana bazı televizyon kanallarına çıkıp konuşmuş ve aynen şöyle demiş.”

“Niçin konuşmuyor?” diye çok merak ettiğiniz Metin Bey’i lütfedip dinlememişsiniz bile, bu da bir çelişki. Demek ki kafanızdaki önyargılar yetiyor size. Niye dinleyeceksiniz ki? Metin Bey’in konuşmalarını “mış” kipiyle rivayet olarak aktarıyorsunuz. Yani birileri anlatmış size. Birileri anlatmış ama, siz “aynen” diyorsunuz yazarken. Birinden duyduklarınızı “mış” kipiyle anlatıyorsanız, yani yazdığınız bir rivayetse, “aynen” gibi kesinlik ifade eden bir söz gereksiz, hatta yanlış orada.

Emin Bey, şimdi dil konusunu bir yana bırakıp olaya şöyle bakalım: Fotoğrafın bütününe bakmak gerekir. Mevcut iktidar neyi kendi anlayışına göre biçimlendirmedi ki, baroları gözden kaçırsın? Meclis artık eski meclis değil. Saray var. Üniversite, ordu, milli eğitim, YÖK, hepsi değişti. Bunlar olurken muhalefet sadece çan çan konuştu. Baroları unutacaklarını mı sanıyorsunuz? Ve güçlerinin yetmeyeceğini mi düşünüyorsunuz? Kim engelleyecek? Kemal Kılıçdaroğlu mu? İktidar bu konuda biraz geç kaldıysa, bunda Metin Bey’in etkisi var gibi geliyor bana. Bu gidişin önüne geçecek olan Metin Bey değil, CHP… Yani Kılıçdaroğlu… Dokuz partiyle koalisyon hesapları yapan bu partiden umudunuz var mı? Siz bunu yazın bize… Sorun keşke Metin Bey sorunu denecek kadar basit olsaydı. Hep birlikte verip veriştirir, işini bitirirdik. Bazen Metin Feyzioğlu, bazen başka birinin üstünden koparılan gürültülerle asıl muhalefetteki yetersizlik ve yanlışlar gözden kaçırılıyor.

Esenlik dileklerimle saygılarımı sunarım.

11.07.2020