Seçim bildirgelerinde spor
Yine yoğun bir siyasi gündem ve seçim iklimindeyiz. İlk defa Türk usulü başkanlık modelinde Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçmek için oy kullanacağız. Bir spor emekçisi sorumluluğu ile partilerin seçim bildirgelerini inceledim; ne yazık ki hayal kırıklığına uğradım. Gelişmiş çağdaş ülkeler sosyal devlet iddiasını refah toplumu olma iddiasının gereği olarak beslenme, barınma, sağlık ve eğitimin yanına mutlaka sporu da eklemiş ve bu unsurlarla sporu ayrılmaz bir bütünün parçası haline getirmişlerdir. Eğitim ve spor, spor ve sağlık, spor ve beslenme cümle içinde birbiri ile o kadar akraba ve uyumlu ki, partilerin seçim bildirgelerinde bir sayfayı geçmeyecek şekilde sonuç odaklı vaatleri ‘Dostlar alışverişde görsün’ izleniminden öteye gitmemiş; belli ki Türkiye genç bir nüfus ve bu nüfusun anayasal hakkı olan spor yapma imkanı, spor kültürüyle yetişme fırsatı bizi yönetenleri ve yönetmeye talip olanları çok fazla ilgilendirmemiş.
***
Bildirgeleri incelediğimde Passolig’in kaldırılması, spor gelirinde adil paylaşım, gençleri spora özendirmek, geniş yetenek havuzu oluşturmak, öğrencilerin amatör spor dallarına katılımını kolaylaştırmak, siyaseti spordan uzaklaştırmak gibi malumun ilanı sonuç odaklı siyasi söylemlerle yapılması gereken sportif devrimlerden çok uzakta olduğu ayan beyan ortada durmaktadır. Oysa ki ülkeyi yönetmeye talip olanlar tarımda, ekonomide, sağlıkta, eğitimde, dış siyasette politika üretmek zorunda olduğu gibi sporda da politika üretmek zorundadır; örneğin asgari ücretle çalışan işçi geçinemediğini söyler, bu bir sonuçtur; sebebiyse asgari ücretin 1603 tl olmasıdır.
***
Eğer siz çıkıp asgari ücreti 2200 tl yapacağım diyorsanız bu politikadır. Uzun lafın kısası; siz tüm Besyolar’ın, antrenörlerin istihdamını sağlayacağım, okullarda tüm branşlara yönelik tesisleşme hamlesi yapacağım, her öğrencinin bir spor branşıyla mutlak ilgilenmesini sağlayacağım, eğitim planlaması içinde spor saatini hafta da 6 saate çıkaracağım. Her çocuğa spor okullarına bir lira ödemeden spor yapma imkanını vereceğim, 30 bin nüfus alanı içinde komplike çok amaçlı kültür ve spor tesisleri yapacağım, antrenör ve öğretmenlerin gelişimi ve donanımı için eğitim ve formasyon merkezleri kuracağım, spor yapmak isteyen çocuğa, gence yetişkine malzeme ve beslenme desteği vereceğim, devlet arazilerini halkın ve gençlerin spor yapmasına imkan sağlayacağım, ranta kurban etmeyeceğim, spor bakanlıklarında ilahiyatçıların yerine liyakatli spor insanlarına imkan sağlayacağım, sendikal yapılanmaya izin vereceğim, sosyal güvenlik şemsiyesi sağlayacağım, amatör, profesyonel kulüp sayılarını ve kurumsal kalitesini artıracağım, 30 milyon gerçek anlamda spor yapan bir ülke insanı profili oluşturacağım diyorsanız işte bu politikadır. Ben okudum göremedim. Ya siz! Gördünüz mü?