24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Seçimin galibi: Ulusal film festivalleri

Burçak Evren

Burçak Evren

Gazete Yazarı

A+ A-

Calder Willingham’ın Thomas Berger’in aynı adlı yapıtından senaryolaştırıp, Arthur Pen’in sinemaya aktardığı Küçük Dev Adam (Little Big Man) filminde, Amerika kıtasının gerçek sahipleri olan yerlilerin büyük ölçüde yok edildiği Little Big Horn savaşının tüm gaddarlıkları vahşi Batı efsanesi fonunda ironik bir yaklaşımla anlatılır. Filmin bir yerinde, yaşlı Kızılderili şefi, yanlarında büyüttüğü Jack Crabb’a (ki bu rolü Dustin Hoffman oynuyordu), kendilerinin ok ve yaylarına karşı, beyaz adamların top, tüfek ve de diğer ateşli silahlarıyla kazandıkları savaşa nasıl bir “zafer” adını verdiklerini bir türlü anlayamıyorum der.
Birkaç gün önce geride bıraktığımız yerel seçimlerin sonucundaki kimilerinin ifade ettikleri “zafer” söylemleri de , nedense bana, yıllar önce izlediğim Arthur Pen’in bu unutulmaz filmindeki monoloğu anımsattı. Zafer ama, kimin zaferi?
Sanıyorum bu seçimlerin zafer kazanan bir diğer tarafı da, galiba bizim ulusal film festivallerimiz oldu. Nasıl mı?
Bilindiği gibi bu yerel seçimler dört büyük film festivalimizin yapıldığı kentteki büyük şehir belediye başkanlarının da el değiştirmesine neden oldu. Sanıyorum bu kentlerin İstanbul, Ankara, Antalya ve Adana olduğunu belirtmeye gerek yok.
Bu kentlerin, biri hariç üçünde ulusal film festivallerin durumu pek iyi değildi. Kimi sorunlar yaşandığı gibi, kimisinde ise (Antalya örneği) ulusal sinema neredeyse yok edilme konumuna sokulmuş, kentin marka değeri öne alınarak, ulusal sinema, onca mesleki kuruluşun ve sinema adamlarının protestosuna karşın yok edilmişti.
Biliyorum; gidenlerin arkasından konuşmak, ne nezaket/etik kurallara denk düşer, ne de bizim geleneklerimizle bağdaşır. Amacım da bu değil zaten. Örneğin -sanıyorum artık eski diyebiliriz- Antalya Büyük Şehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in, ülkemizin en eski ve de devamlılık gösteren film festivaline yaptıklarını asla yadsıyamayız. Örneğin TÜRSAK’la ortaklaşa yaptıkları yıllar belki de Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin bir kez daha yinelenmeyecek -ya da yinelenmesi çok zor olan- “altın yıllar”ını oluşturmuştu. Ama sonradan, nedendir bilinmez, Türk sinemasından bi haber olup, yalnızca işin tacirliğini yapan kişi ya da kişilerin yönlendirmesiyle, festivalin en çok ilgi gören ulusal film yarışmasını kaldırıp, sinema ortamındaki en büyük protesto/boykotların yapılmasına zemin hazırlayarak, tüm eleştirilerin hedefi olmuştu.
İşte o günlerde, Menderes Türel için neler yazıp çizmedik ki.... Hatta bu yanlışı düzeltmediği takdirde, onca katkısının olduğu festival tarihine “ulusal sinemayı yok eden adam” olarak geçeğini, kendisinden sonra gelenin de onun kaldırdığını tekrar yerine koyarak “kahraman” ilan edileceğini belirtmiştik. Ama onca boykota, protestolara rağmen anlaşılmaz bir şekilde direterek festival tarihindeki yerini, kendi inadıyla, bir bakıma kendi yazdı.
Film Festivali nedeniyle onca kişiye borcu olan, hakkında onca dava açılan Adana Altın Koza Film Festivali de seçimden karlı çıkanlar arasında. Bakalım yeni başkanla nasıl olacak? Seçimlerin sonucundan yararlanacak bir diğer festival de Ankara Film Festivali. Sanırım bu kez Büyükşehir belediyesinin kösteğiyle değil de desteğiyle karşılaşabilir. Malatya ve Kayseri film festivallerinin de bu olumluluklardan paylarına düşeni alması tek dileğimiz.
Ama burası Türkiye.... Yaygın olan bir deyişi de asla unutmamak gerekir. Çünkü çoğu zaman “Gelen gideni de aratmıyor” değil.... Sanırım bu kez öyle olmaz...
Bekleyip göreceğiz.....