22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Seçimler ve devrim

Semih Koray

Semih Koray

Gazete Yazarı

A+ A-

Bireylerin yaşamlarını bir toplumsal mevziye girmeden "açık arazi"de sürdürmeleri zordur. Mevzi seçimi, toplum içinde öne çıkan genel ve yerel cereyanlara bağlı olarak gerçekleşir. Bireyin bakış açısını, girilen mevziden dünyanın nasıl görüldüğü belirler. Mevcut sistem, farklı toplumsal kesimlere göre değişim gösteren, ama hepsi de sistem içi olan "kullanıma hazır" mevziler düzenler. Bu düzenleme, "elindekini yitirmeme dürtüsü" temelinde gerçekleştirilir. Amaç, "elindekini de yitirme kaygısı"nın sistem dışına çıkmanın önüne bir engel olarak dikilmesidir. Bu mevzilerin istikrarının görece korunabildiği dönemlerde, bakış açısında öznellik nesnelliğin; kısa erim de, uzun erimin önüne geçer.

Oyların ipotek altına alınması
Bu mevziler ne kadar güçlüyse, seçmen oylarını "ipotek altına" almak da, o kadar kolaylaşır. Üstelik temel toplumsal çelişmelerin sistem içi mevziler doğrultusunda konuşlandırılması olanaklı hale gelir. Bu durumda, sistem dışı partilerin seçim mücadelesinin getirilerinden yararlanan da, yine sistem içi partiler olur. Bu süreç, aynı zamanda "gerçek özlemlerine karşılık gelen adaylara oy veremeyen" seçmen sayısında artışa yol açar.
Günümüzde yalnızca Türkiye’de değil, bütün dünyada bir altüst oluş ve yeniden saflaşma süreci yaşanmaktadır. Durağan dönemlerin mevzilerinin sürdürülebilirliğini sarsan bu süreç, aynı zamanda "geçici olarak vekâleten" verilen oylarda, diğer bir deyişle "tam olarak aradığını bulamayan seçmen sayısında" bir artışa yol açmaktadır.

Devrimci partinin özgeciliği
Devrimci bir partinin özünü oluşturan, gerçeklik dışında hiçbir şeyin önünde boyun eğmemektir. Ama bu özü geleceği şekillendirecek kitlesel bir güce dönüştürmek, yalnızca "ikna" yoluyla gerçekleştirilemez. Devrimci bir partinin sistem partilerine göre en önemli üstünlüğü, programının nesnel gerçekliğin bilimsel bir çözümlemesine dayanmasının yanı sıra, "milletten alma"yı değil, "millete vermeyi" bütün mücadelesinin temeline yerleştirmesidir. Partinin özgeciliğini halkın kendi deneyimi içinde yaşamasını sağlamak, yalnızca akılları değil, aynı zamanda "gönülleri" de kazanmayı beraberinde getirir.

Seçim dışı dönemlerin belirleyiciliği
Seçimler, milletle olan ilişkilerinde sistem dışı partilerle sistem içi partileri görece eşitler. Oy isteyen her parti, "alıcı" konumdadır. "Vermek", vaatlere yansır. Sistem içi partiler, seçim vaatlerinde "alabildiğine verici" olurlar. Devrimci parti, vaatlerinde de kendini gerçeklikle sınırladığı için, sistem dışı partilere göre daha "ihtiyatlı" davranır. Devrimci partinin özgeciliğini kitlelerin hayat içinde yaşamasını sağlayacak dönemler, daha çok seçim dışı dönemlerdir. Seçimlerde alınan oy, seçim siyasetlerinden ziyade seçim dışı dönemlerde yapılan çalışmaların bir ürünüdür.

Devrimci mevziden bakış
Doğal kitle önderlerinin güvenini kazanarak onlarla birleşmek, ancak hayatın içinde onlarla birlikte ortak mücadeleler yürütmekle olanaklıdır. Özel siyasetler, kısa erimi uzun erimin yerine geçiren değil, kısa erimle uzun erimi aynı hizaya getirmeye hizmet eden siyasetlerdir. Sorunların çözüme kavuşturulmasında yapılacak her başarılı önderlik, kitleleri devrimci mevziye çeker. Onların dünyaya bakışını değitirir. Edimlerine yön veren dürtüleri köklü bir biçimde yeniden şekillendirir. Dünyayı değiştirme özlemlerini harekete geçirir.

Önümüzdeki olanaklardan yararlanmanın yolu
Önümüzdeki dönem, hem ülkemizin karşı karşıya bulunduğu tehditlerin, hem de iktisadi bunalımın bunaltıcı etkilerinin giderek daha da keskinleşeceği bir dönemdir. Ülkemizin nesnel zorunluluklarıyla, kitlelerin öznel özlemleri arasındaki makasın daha da daralması, en basit bir sorunun çözüme kavuşturulmasını bile, yeniden Atatürk Devrimi yoluna girmeye bağlı hale getirecektir. Ama bu keskinleşme, mevcut mevzileri ne kadar derinden sarsarsa sarssın, devrimci mevzilerin pekişmesini kendiliğinden beraberinde getirmez. Kitle çalışmasını derinleştirmek, bu olumlu ortamdan ülkemizi yeniden Atatürk Devrimi yoluna sokmak için yararlanmanın önkoşuludur.