Seçimlerde aday profilleri
Değerli seçmenler… Yine bir oy kullanma maratonun içine girdik. Parlak sözler, gösterişli projeler ve cafcaflı sloganlar bütün bilbordları, televizyonları, internet araçlarını ve sokakları sardı. Büyük gazeteler ve ajanslar aday reklamı kapmak için menülerini oluşturdu, sayfalarını ve kanallarını satılığa çıkardı. Sahi birini olduğundan samimi göstermek için bu seçimde iletişim uzmanlarına kaç para ödendi? Neyse konumuz bu değil.
Sistemin insanı tercih mührüne indirgediği böylesi dönemler gerçeğin süse, özün törene dönüşmesine yol açıyor. Anket şirketleri yine her köşe başında ayakları olan bir tercih mührüne bu sefer kime basacağını soruyor. Gerçi soruyor ama hazırladıkları haritalara, grafiklere bu cevaplar ne kadar yansıyor? Acaba bu seçimlerin kazananı hangi anket şirketi olacak diye de bir seçim yapılır mı? Ayaklı tercih mühürlerine anket şirketlerinin saygısı var mı? Yoksa tek saygıları işini gördükleri partiden aldıkları paralara mı? Neyse konumuz bunlar da değil.
Aklımızla alay edenler, bizi sürekli kötü ve daha kötü arasında tercihe zorlayanlar, yeteneksizlikler, ahlaksızlıklar, utanmazlıklar… Bu seçimin öznesi ve sıfatı bol. Başvuru saatine kaçıranlar mı dersiniz, sabah başka akşam başka aday gösterenler mi? Aday olmak için mafyatik yöntemlere başvuranlardan mı bahsedelim, dalkavuklukta sınır tanımayanlardan mı? Yoksa seçimi bir zıplama tahtası olarak gören, milyonları kariyerleri için harcayanlardan mı söz açalım? Peki, sloganı halkçı belediye olanların listelerinde neden hiç kadın ve genç yok? Aday gösterilmedikleri için salya sümük ağlayan sözde idealist gençleri görmezden gelmeliyiz değil mi? Konumuzun bunlar olmasını isterdik ama bunları anlatmaya ne yer yeter ne zaman.
Konumuza gelirsek… Bir şeyi bir kere görmek bin kere işitmekten yeğdir. Çünkü gerçeklik kelimelere indirgendiği anda etkisi azalır. Bu seçimde şimdiden öyle şeyler gördük ki sözün değeri daha da azaldı. Yine de sistemin ufkumuzu daraltan, gözlerimize perde indiren o kadar aracı var ki gördüklerimizi alt alta yazma ihtiyacı hissettik. Bunu da seçimlere giren başlıca aday tiplerinin bir profilini çıkararak yapma yoluna girdik. Bu seçimin kimler arasında geçeceğini ve manasını en iyi biçimde böyle aktarırız dedik.
NE İDÜĞÜ BELİRSİZLER
Ne idüğü belirsiz, tanımlanamayan, ilkeleri belli olmayan, ceket değiştirir gibi parti değiştirenleri en iyi tanımlayan söz öbeği. Seçimlerde aradığı rantı kıl payı kaçıranların ah vah etmemek için bütün geçmişlerini bir kenara iterek geldikleri yerlere sövmelerine alışkınız. Bu seçimlerin ise gömlek üstüne gömlek giyenlerin, ilkesi ve programı olmayan adayların etrafında döndüğü gün gibi ortada. İşte size en uç örneklerden bir tanesi.
AKP’nin Iğdır Belediyesi Başkan adayı olan Adil Aşırım Türk siyasetinde parti değiştirmelere başka bir boyut kazandırdı. 1994 yılında Doğru Yol Partisi’ne (DYP) giren Adil Aşırım, 1995 yılında Demokratik Sol Parti (DSP) Iğdır milletvekili oldu. 1996 yılında bir televizyon kanalında, “Ben sağın da sağında yetiştim. Aday olmak için DYP’ye gittim ama yer yoktu. Bu yüzden DSP’ye gittim. Iğdır’dan aday gösterildim. DSP’nin Iğdır’da örgütü ve tabanı yoktu. Bana ANAP’lı belediye başkanı sahip çıktı, destek oldu. Ben de zaten ANAP’a geçmeyi düşünüyorum” diyerek kafaları allak bullak eden açıklamalar yaptıktan sonra 11 Ocak 1996’da DSP’den istifa etti. Sonrasında Anavatan Partisi’ne (ANAP) katılan Adil Aşırım, 1996-2001 yılları arasında ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın danışmanlığını yaptı. ANAP’ın Türkiye’deki siyasi partiler çöplüğünde yerine alması üzerine 2003 yılında MHP’ye geçmekte bir saniye bile tereddüt etmedi.
MHP ile kısa süren beraberliğinin ardından, 2004 yılında Genç Parti’ye geçti. Genç Parti’de istediği makamlara kavuşamayan Adil Aşırım yıllar sonra CHP’ye döndü ve 2015 seçimlerinde CHP’den Iğdır milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi. 25 yıllık siyasi hayatında altı parti değiştiren Adil Aşırım, yedinci olarak AKP’ye geldi ve AKP’nin 31 Mart yerel seçimlerinde Iğdır Belediye Başkan adayı oldu. Aziz Nesin’in zübük adlı eserinden alıntı yapmadık, 25 yılda 7 parti değiştiren birisine ve onun girip çıktığı partilere ne kadar güvenileceğini de siz değerli okurlarımıza bıraktık. Hey göklere duman durmuş dağlar hey siz de gördünüz mü dünyanın böyle döndüğünü?
ORGANİZE İŞLER
Aday listelerine baktığımız zaman yüzümüze çarpan bir olgu var ki bu konu üzerinden onlarca profil çıkarabiliriz. Ne idüğü belirsizler ne kadar çoksa bu profile sahip adaylar da o kadar çok. Belediye Başkanı adayı olmak için gereken kriterler ise tüyler ürpertici.
Adeta “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık” suçundan yargılanmayan listelere giremiyor. Partiler aday gösterirken bu özelliği en başa yazıyor olmalı. “Resmi belgede sahtecilik” suçundan yargılananların sayısı da bir hayli çok. “Gerçeğe aykırı belge düzenleme” suçundan yargılanmak diğerlerine göre sıradan herhalde. Yoksa bu adayların kadın adaylardan daha fazla şansı olduğunu düşünür mü insan? Zira bu kadar çok şaibeye mutlaka kontenjan ayrılması gerekir. Bu kesimde olanlar o kadar çok ki hangisini örnek göstersek diğeri alınır. Elbette bu işte de bir zirve var. İşte onlardan bir tanesi;
Yolsuzluktan görevden alınan Battal İlgezdi yeniden CHP’nin Ataşehir Belediye Başkanı oldu. Hakkındaki şaibeler günlerce gazetelerde manşet olmuştu. CHP yönetiminin İlgezdi’yi tekrar aday göstermesi ‘’propagandanın iyisi kötüsü olmaz’’ mantığıyla açıklanabilir. İlgezdi, Belediye Başkanı olduktan sonra 2 milyon 375 bin lira ve 2.7 milyon dolar haksız mal edindiği gerekçesiyle, ayrıca ihaleye fesat karıştırarak da belediyeyi 41 milyon liralık zarara uğrattığı iddiasıyla yargılanıyor. Bu açıdan bakınca CHP yönetiminin bu başarıları başka bir adayın yakalamayacağını düşünmesi hiçte haksız değil. Eee bu kadar başarılı bir başkanı aday göstermeyip kimi aday göstereceklerdi?
Mesele bundan ibaret olsaydı CHP Maltepe Belediye Başkan adayı olan Ali Kılıç, Battal İlgezdi’yi zirveden edebilirdi. Öyleki hakkında türlü şaibeler bulunan Ali Kılıç yeniden aday gösterildiği için CHP Maltepe ilçe örgütü İstanbul’dan Ankara’ya yürümüştü. Ancak belediye meclis üyesi listelerine bakınca İlgezdi, Kılıç’ı bile geride bıraktı. Kasten yaralamadan hüküm giyen Ali Der ve hakkında yolsuzluk iddiası olan bazı isimlerin de üst sırada yer alması CHP’den aday olma kriterlerini gün yüzüne çıkarıyor. Sonuç olarak, Organize İşler Ataşehir’de aday oluyor, bir allahın kulu da ne oluyor demiyor.
GÖLGE VE BATAKLIK
Terörü açıkça destekledikleri için kayyum atanan HDP‘li belediyelere sahip çıkan CHP‘nin İzmir adayı Tunç Soyer ise bu kısımda öne çıkaracağımız aday. Bölücülükle her yerde açıktan ve gizli ittifaklar yapan CHP, uğruna nice bedeller ödenen İzmir’i HDP ile birlikte yönetecek. Tunç Soyer’in 25 HDP’li belediyeye kayyum atanmasının ardından yaptığı “Darbeye karşı asıl şimdi tankların üstüne çıkılmalı” şeklindeki açıklama Mehmetçiğe düşmanlık değil mi? Ülkedeki FETÖ artıklarını, neoliberal büyük sermaye takımını, yetmez ama evetçileri, dönekleri, yönünü şaşırmış solcuları, PKK’yı ve İyi Parti’yi aynı adayın gölgesinde buluşturan şeyin olumlu tek bir yanı olabilir mi? Bu ittifakın ülkeyi yeniden Amerika’ya bağlamak isteyen bir iktidar projesi olduğunu anlamamak mümkün mü? İzmir körfezindeki balıklar bile bu gerçeği görüyor. Yoksa siz hala bataklıktan güzel kokular mı gelmesini bekliyorsunuz?
YÜRÜYEN MERDİVENE TERS BİNENLER
İttifakın sınırları tam olarak belli değil (sınırsız olduğu gözüküyor) ama HDP, CHP- İYİ Parti ittifakının kazanabileceği hiçbir yerde aday göstermedi. Sosyal Demokrasi son iki seçimdir emperyalizmle işbirliğinde tarihte görülmemiş bir atak yaptı. Genel başkanları yürüyen merdivene ters binmekle meşhur olunca dünyanın gittiği yönün tersi istikamete gitmeleri de kimseyi şaşırtmadı.
Amerikan emperyalizmi dünyanın her tarafında yeniliyor, dünya avrasyadan doğan büyük uygarlığa doğru yürüyor. Kemalizmle son köprüleri de ortadan kaldıran CHP, yürüyen merdivene ters binen Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde Atlantik’e doğru yürümeye çalışıyor. Yürüyen merdivene ters binip aşağıya inilebilir hatta rüzgâra karşı da yürünebilir ancak Türkiye yönünü avrasyadan atlantiğe çeviremez. Çünkü yerçekimi kanuna kimse muhalefet edemez. Çünkü tarihin yasasına kimse engel olamaz.
KAHRAMANLARINIZI ÇIKARIN
Genel Başkanımız Doğu Perinçek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayımızı açıklarken sistem partilerine şöyle seslenmişti:’’Karşımıza kahramanlarınızı çıkarın varsa, yiğitler yarışsın bu seçimde.’’ Çünkü Türkiye’nin önündeki sorunlar kahramanlarla, yiğitlerle çözülür. Yalancılarla, rantçılarla, bölücülerle, merdivene ters binenlerle değil. Zor dönemler, çetin dönemler kahramanlarla aşılır. Ahlaksızlarla, döneklerle, beceriksizlerle değil.
Dünden beri birkaç örnek üzerinden sistemin çıkardığı kahramanları göstermeye çalıştık. Artık bu sistem çürümüştür. Bu sistemin içinde babayiğit kalmamıştır. Ülkemizi elbirliğiyle bu hale getirenleri görelim, onların çözümü yoktur. Onlar rant içindir, üretim için değil. Onlar bölücüler içindir, memleket için değil. Onlar aşımızın, ekmeğimizin düşmanıdır, kahramanlarımız değil.
KAHRAMANLARIMIZ KİM?
Vatan Partisi kahramanların partisidir ve Türkiye kahramanlar çağına girmiştir. Partimiz milletimizi hiçbir yerde seçeneksiz bırakmamıştır. Bu seçim ya rantçılar ve bölücüler arasında geçecekti. Ya da kahramanlar tarih sahnesine çıkacaktı.
Vatan Partisi görevini yaptı. Türkiye’nin her yerinde bu ülkenin öncülerini göreve çağırdı, aday gösterdi. Vatan Partisi’nin adayları ana sütü gibi temizdir, üzerlerinde bir tane siyah nokta yoktur. Ülkemizi bu hale getirenlere muhtaç değiliz. Kahraman milletimizi kahraman adaylarımıza oy vermeye çağırıyoruz. Biz onlardan değiliz. İşte ispatı:
İzmir: Dr. Rıfat Mutlu beyin cerrahıdır. Mütevazı kişiliği ve birikimiyle İzmir’de sevmeyeni yoktur. Aydınlıkçıların yaratıcı kuşağından ve ülkemizin önemli aydınlarındandır ayrıca öğretmenimizdir. Mutlu’yu tanımak isteyenler eserlerine baksın. Çok şey öğreneceklerdir. Seçim Projelerini karikatürleriyle anlatmıştır. Daha iyi ve etkili anlatan yoktur ancak malum medya da çok az yer almıştır. Betondan, kabalıktan bıkmadınız mı? Kentlerimize sanatçı eli değsin, illerimiz güzelleşsin. İzmir ne kadar MUTLU olsa az. Rıfat Mutlu diğer adaylarla karşılaştırılamayacak yetenekte bir isimdir.
Ankara: Prof. Tülin Oygür, Gazi Üniversitesi’nin eski rektör yardımcısıdır. Kararlı ve mücadeleci kişiliğiyle yüzlerce gence örnek olmuştur. Üç büyükşehirde tek kadın adaydır. Tam bir cumhuriyet aydınıdır. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hürdür. Dürüstlük ve namus,
nitelik ve cesaret kişiliğidir. Ankara’ya Tülin Oygür yakışır. Türkiye, Tülin Oygürler sayesinde cumhuriyet Türkiye’si olur.
İstanbul: İlker Yücel, Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmenidir. Lise yıllarından beri mücadelenin içinde, tam bir dava insanıdır. Büyük eylemlere liderlik etmiş, Ergenekon- Balyoz davalarında hedef alınmış bir gençlik önderidir. İstanbul derya içinde ama İstanbul’u bugüne kadar yönetenler rant içinde yüzmüştür. İstanbul’a İlker Yücel gençliğin idealizmini ve namusunu getirecektir. Tabiat gibi cesur, deniz kadar hünerlidir.
Türkiye’nin en birikimli ve namuslu adayları partimizdedir. Vatan Partisi’nin üç büyükşehirde çıkardığı adaylar üzerinden bu fikri ispat etmeye çalıştık. Ancak Türkiye’nin her yerinde yüzlerce kahraman milleti seçeneksiz bırakmamak için görevinin başındadır. CHP-İYİ PARTİ- HDPKK ittifakına da ülkemizi bu hale getirenlere de gerekli ders er ya da geç verilecektir.