22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Selahattin Demirtaş, emperyalizme karşı savaşmayacakmış?

Bayram Yurtçiçek

Bayram Yurtçiçek

Eski Yazar

A+ A-

21 Nisan 2013 tarihinde o zamanki adıyla Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Diyarbakır İl binasında yapılan toplantının ortam dinlemesine göre, Selahattin Demirtaş şöyle diyor:

“Kürdistan’ın her bir parçası kendi ayakları üzerinde duracak kadar örgütlüdür, kendi siyasi iradesi ile kendi topraklarında demokratik bir yönetim kuracak kadar güçlüdür. Bütün dünya da bunu artık bunu görüyor, bundan hoşlanmayanlar olacaktır; içerde dışarda uluslararası güçler açısından fakat bunu da önlemenin tek yolu ittifaklarımızı dostluklarımızı arttırmaktır. Kendimizi kapatmak daraltmak değildir, Kürtlere bu dönemde düşen şey, emperyalizme karşı koçbaşı olmak değildir. Kimse Kürdistan halkına bu dönemde emperyalizme karşı mücadele, emperyalizmi Ortadoğu’da yenilgiye uğratma görevi yükleyemez. Bu bir haksızlıktır, önce Kürdistan kendi ayakları üzerinde duracak. Suriye’de Irak’ta İran’da ve Türkiye’de ve küresel çapta emperyalizme karşı Donkişotvari çıkış yapmak Kürtlerin işi değildir.”

Bu konuşmaların yapıldığı günlerde, Kürtlerin yaşadığı coğrafyada yani Irak, Suriye ve Türkiye’de neler oluyor? ABD emperyalizmi, terör örgütleri aracılığıyla Suriye’yi kan gölüne çevirmiştir. ABD emperyalizmi, Irak’tan askerlerini çektikten sonra, bölgedeki savaşı vekâlet verdiği örgütler aracılığıyla yürütmeye çalışıyor. ABD adına savaşan bu örgütlerden biri de PKK’nın Suriye kolu PYD’dir. Hele konuşmanın yapıldığı 213 yılı itibariyle artık PKK ve PYD ayrımı da neredeyse silinmiş durumda. Çünkü PKK, ABD’nin istekleri doğrultusunda savaşımının ağırlık noktasını Suriye’ye kaydırıyor. PKK savaşçı kadrolarını Suriye’ye kaydıracağının haberini ilk Öcalan vermişti. Sırrı Süreyya Önder’in İmralı ziyaretinde Sırrı Süreyya, Öcalan’a soruyor: Gerillaların geri çekilmesinin gerillayı bitirebileceği endişeleri var;

Öcalan: Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz. Çekilirsek gerilla biter görüşüne katılmıyorum. Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de 50 bin, Kandil’de 10 bin, İran’da 40 bin var.( İmralı Görüşme Notları, 28 Şubat 2013 Milliyet Gazetesi, Namık Durukan’ın haberi) Demek ki, Suriye’deki 50 bin gerilla PKK’ya ait. Yani PYD’ye ait. Bunu bizzat Abdullah Öcalan söylüyor. Başka bir kanıta ve şahide gerek var mı bilmiyorum?

Başka bir kanıt isteyenlere bir önceki ABD Başkanı Barak Obama’nın söylediklerini aktaralım:

“PYD bölgede bizim kara gücümüzdür”, PKK/PYD ile ortaklık içindeyiz. IŞİD’a karşı yapılan operasyonda da kara gücü olarak bunlardan istifade ediyoruz.”

Yine ABD Dış İşleri Bakanı Hillary Clinton, terör örgütü PKK'nın Suriye kolu PYD'yi kast ederek;

"Kürtler Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de en iyi ortaklarımız oldu. Onlar bizim oradaki gücümüz olacaklar" şeklinde konuştu.

Dolayısıyla, Selahattin Demirtaş’ın Kürtler diye kast ettiği PKK-PYD, bırakın emperyalizme karşı mücadele etmesini, tersine ABD emperyalizmin kara gücü olarak zaten savaşta yer almaktadır.

Ama şunu söyleyelim. Kürtlerin büyük çoğunluğu PKK’nın peşinden gitmiyor. Emperyalizmin kara gücü olmayı reddediyor. Bugün 60 bin civarında korucu Türk Ordusu ve Polisinin yanında emperyalizme ve onun kara gücüne karşı ölümüne savaşıyor. Burada kendine “sosyalist”, “devrimci” hatta kendini “anti-emperyalist” olarak nitelendiren herkese soruyorum. Bu savaşta, ABD’nin kara gücünün yanında mısınız? Yoksa vatanını savunan Türk Ordusu, polisi ve Kürt kökenli korucuların mı yanındasınız? İşte en etkili samimiyet testi.

Ama bir zamanlar, Daha Öcalan Suriye’deyken, Selahattin Demirtaş da dahil PKK’lılar emperyalizm ve işbirlikçileri olarak niteledikleri Barzani ve Talabani ile silahlı çatışmalara giriyorlardı.

“O zaman da, Şimdi de, PKK, hiçbir zaman ‘KDP’ye veya YNK’ye karşı savaş’ dememiştir. Emperyalizm ve sömürgecilerin destek verdiği, adı KDP, YNK olan güçlere karşı savaşıyoruz denmiştir. Onları bir Kürt gücü gibi değil yukarda saydığım temsilcisi, uzantısı olarak görmüştür. Sürekli işlenen bir konudur bu, ‘biz Kürtlere karşı değil, emperyalistlerin ve sömürgecilerin buradaki uzantılarına karşı savaşıyoruz ‘ denmiştir. Bu güçlere (KDP-YNK ) vurmak, İngiliz emperyalizmine, KDP’ye vurmak ise bölge gericiliğine ve diğer sömürgecilere vurmaktır mantığıyla hareket edilmiştir. Tüm eğitim çalışmaları bunun üzerine kurulmuştur. ( Nejdet Buldan, PKK’da Kadın olmak, Doz Yayınları, s. 18, )

Bu aynı zamanda PKK’nın daha önce emperyalizmin işbirlikçisi ve feodal güçler olarak nitelediği Barzanilerle aynı siyasi çizgiye geldiğini de göstermektedir. Barzanileşmek, ayrılıkçı Kürt hareketlerinin kaçınılmaz olarak varacakları bir konaktır.