Selman neden konuşurum dedi?
Sykes Picot, Balfour Deklarasyonu ve Sevres anlaşması.
Büyük Ortadoğu Projesi’nin ağa babaları.
Hepsinin de hedefi hasta adam Osmanlı’ydı.
İngilizler akbaba gibi üşüştü
Arap Lawrence İbn Suud’a, Köstebek’teki Kim Philby’nin babası John Philby ise Mekke Şerifi Hüseyin’e “danışmanlık” yaptı. Kahire’de sınır çizimi yapan arkeolog Gertrude hanımı da unutmamak lazım tabii.
Sözde peygamber soyundan gelen Hüseyin’in iki oğlundan Faysal, Irak’a, Abdullah Ürdün’e kral yapıldı.
Suud ise Arap Yarımadası’nın neredeyse tamamıyla ödüllendirildi.
Tabii petrolleri ve Vahabiliği Batı Emperyalizmi’nin hizmetine alındı.
Soğuk Savaş döneminde de hizmet vermeyi sürdürdü.
Bunu ben değil, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman söyledi.
Amerika’yı ziyaret eden Selman Washington Post gazetesine konuştu.
Tarihi itiraf burada geldi: "Soğuk Savaş sırasında Washington'ın talebiyle komünizme karşı Vahabiliği yaymaya başladık".
El Kaide, El Nusra, El Şebap, IŞİD, Türk Hizbullah’ı, Boko Haram, Doğu Türkistan, Çeçen, Özbek, Kırgız vs. bilumum terör örgütlerine sponsorluk yapan Suudilere ne olmuştu da bir anda bu itiraf gelmişti?
ABD'de Yahudi lobisiyle de görüşen 32 yaşındaki prens, New York temasları çerçevesinde dini hoşgörü mesajı çerçevesinde farklı inançların liderleriyle biraraya geldi.
Grubun içinde iki haham da vardı.
İsrail ile gizli flörtünü artık saklamıyor Suudi’ler.
Hem de İsrail’in Filistinlileri yeniden katletmeye başladığı şu günlerde.
Selman, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği'nin Müslüman ülkelerle ilişkileri ilerletmesini engellemek için müttefiklerin- ki bunların başında ABD geliyor, Suudi Arabistan'dan kaynaklarını seferber etmesini istediklerini aktardı.
Selman, hem de Amerika’da neden konuşmaya başlamıştı peki?
Zaman içerisinde terör örgütlerinin bir numaralı düşüncesi haline gelen Vahabiliğin aşırıcılığa kaçtığını doğrulayan Selman, Suudi hükümetlerinin bu işle uğraşırken ipin ucunu kaçırdığını dile getirdi.
Selman’ın 28 Mart Çarşamba günü New York’ta bunları söylemesi, yine New York’ta aynı gün meydana gelen bir gelişmeyle apaçık ilintiliydi.
28 Mart Çarşamba günü, New York Eyaleti Güney Bölgesi Federal Mahkemesi, 11 Eylül 2001'de Washington ve New York'a düzenlenen terörist saldırılarında Suudi Arabistan'a karşı iddiaları onayladı. Manhattan bölge yargıcı, Riyad'ın milis yetkililerini destekleme duruşmasını durdurma talebini yerine getirmeyi reddetti.
ABD Kongresi, 2016 sonbaharında, 11 Eylül saldırılarının kurbanlarının ailelerine Riyad aleyhinde dava açılmasına izin veren bir yasa tasarısı için oy kullanmıştı.
11 Eylül davasında davacıların baş avukatı El Kaide ile Suudi hükümeti üyeleri arasında yakın ilişkilerin olduğunu iddia ediyor.
Selman’ın ‘Vahabiliği ABD istedi diye yaydık’ itirafı, bana göre 11 Eylül olaylarının kurcalanmasına yönelik açık bir tehdit.
Anlaşılan ABD iç siyasetindeki türbülans, dış politikaya da yansıyor.
Genç Prens, İran’a karşı ABD ve İsrail’e destek olurken, “Ilımlı Amerikan İslam”ına geçerken Amerikan kazığından korkuyor eminim.
Selman Washington Post’a aynı demecinde, geçmişte müttefik devletlerin Vahabiliği kullandığını ancak, Vahabiliğe duyulan ihtiyacın uluslararası ortaklar tarafından artık ortadan kaldırıldığını, bu yüzden Vahabiliğin siyasi arenada yer edilmeyeceğini belirtti.
11 Eylül ve Afganistan’ı kurcalarsanız, ben de Vahabi terörünü nasıl kullandığınızı, Usame Bin Ladin ile ilgili tüm gerçekleri açıklarım demedi.
Ama eminim ki onu demeye getirdi.