Sendikalaşmaya tüketici katkısı
Güçlü sendikalar demokratik düzenin sağlıklı olması için çok önemlidir. AKP hükümeti işçilerin örgütlenmesini zorlaştırıcı ve demokratik düzenin bu ayağını yok edici önlemler almaya devam ediyor. Önce işkollarını birleştirdi arkasından işkolu barajını yüzde 10'dan yüzde 1'e düşürdü. Bu kurnaz yaklaşım yüzeyde işçi yararına gibi görünse de özünde birleşen işkolları nedeni ile sözleşme yetkisi için o işkolunda eskisinden daha yüksek bir sendikalaşma oranı gerekecektir. Bu nedenle ülkemizdeki 140 sendikadan 90'nı sözleşme yetkisi alamayacaktır. Buna ek olarak yeni bir düzenleme ile işçilere tanınan e-devlet kapısından sendikaya üye olma yöntemi işverenlere sendikalaşmayı önlemek için açık çek vermiştir. İşverenler bu şifreleri zor alım yolu, işten çıkarma tehdidi ile ele geçirmekte ve üye olanları rahatlıkla istifa ettirebilmektedir. Yasada bunu önlemek için hiçbir yaptırım bilinçli olarak getirilmemiştir.
ÜYE SAYISI NASIL ARTAR?
İşverenler karşısında, toplum içinde, siyaset ortamında etkili olabilmek için sendikaların üye sayısının arttırılması yani güçlü sendikaların varlığı yaşamsal önemdedir. Bu nasıl sağlanacaktır?
Önce sendika üyeliği, toplusözleşme düzeni özgürleştirilmeli yetki için barajlar, grev yasakları ve grev ertelemeleri kaldırılmalıdır. Saniyen sendika yöneticileri sendikacılık anlayışını ücret sendikacılığı kavramının dışına taşımalıdır. Sosyal sendikacılık anlayışını yaşama geçirmelidirler. Sendikalar sadece işçinin çalışma yaşamını iyileştiren değil ayni zamanda ailesini de kucaklayacak hizmetler sunabilmelidir. Alman sendikacılığında bir deyiş vardır:
Sendika üyeleri sendika hastanesinde doğar, sendika okullarında eğitilir, sendikalı işyerlerinde çalışır ve sendika mezarlığına gömülür." İşçinin ve ailesinin tüm yaşamını kapsayan böylesine bir sendikacılık anlayışı Almanya'da demokrasinin en temel alt yapısını oluşturmuştur.
TÜKETİCİLERİN KATKISI
Sendikaları güçsüz bırakmak, yok etmek, çalışanları sendikasızlaştırmak için AKP'nin sergilediği anlayışa karşı demokrasiyi yaşatmak ve sendikaları güçlendirmeye yönelik başka yöntemler de uygulanabilir. Sendikalar toplusözleşme yapmış işyerlerini ödüllendirmek için, pozitif tüketim kampanyaları ile "Sendikalı işçinin ürettiği ürünü kullan" çağrısı yaparak o işyerinin ürününe karşı talebi arttırabilirler.
O ürünlere, "Sendikalı işçiler tarafından üretilmiştir" etiketinin, ibaresinin yazılmasını sağlayarak tüketicinin dikkatini o ürüne yöneltebilirler. Hollanda'da tekstil işkolunda kurulu tüketici dernekleri Türkiye'de sendikalı işçileri işten çıkardı diye Hollanda'ya ihracat yapan bir firmanın ürünlerinin satın alınmasını başarı ile önlemişti. Firma kara listeden çıkabilmek için işçileri geri işe aldı ve yeni sözleşme imzalamak zorunda kaldı
Tüketicilerin sendikalaşmaya başka bir katkısı işçilerin sendikalaşmasına karşı çıkan, sendika üyesi oldukları için işten çıkarılan işçilerin işyerinin ürettiği ürünlerin alınmaması için negatif kampanyalar başlatarak o işvereni sendikaya sıcak bakmaya zorlayabilir. Bu tür kampanyayı engelleyecek bir hüküm ne Ticaret Kanunu'nda ne de Rekabet Kanunu'nda yoktur.
SÜTAŞ BASKINI YASADIŞI
Ülkemizde onurlu sendikacılık yapan nadir sendikalardan Tek Gıda-İş Sendikası Sütaş'ta örgütlenmeye başlayınca işveren işçileri cezalandırarak işten çıkardı. Buna karşılık bazı sivil toplum örgütleri Sütaş ürünlerini tüketmeme kampanyası başlattı. Sütaş'ın şikayeti üzerine polis sendika şubelerini basıp sendikacıları sorguya çekti. Sütaş ve polis yanılgı içindedir ve sendika özgürlüğüne karşı suç işlemişlerdir çünkü tüketiciye boykot çağrısı yasaldır.
Toplusözleşme düzeni milli gelirin âdil dağıtımı için çok önemlidir. Yoksul-varsıl makasının insafsız açıklığı her zaman sosyal patlamaların sebebi olabilir. İşçilerin hak arayışlarına biraz da bu noktadan bakılmalı ve polis bir temel hakkın kullanımında işverenlerin yanında yer almaktan kaçınmalıdır.