29 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sevgiliye mektup

Bülent İnce

Bülent İnce

Eski Yazar

A+ A-

Sevgili! Kimine göre iyi, kimine göre kötü zamanlarda yaşıyoruz.

Sen gideli sana yazdığım kaçıncı mektup bu hatırlamıyorum. İyileri de kötüleri de seninle paylaşmak yalnızlığımı unutturuyor bana. Etrafımdaki kalabalıklardan bahsetme sakın… Yalnızlığın tarifi yok… Odamdaki sessiz tanıkların, kitapların sayfalarına saklanmış kahramanların munis, sakin, beklentisiz seyircisiyim. Geçmişle geleceğin ortasında sarkaç misali sallanıp duruyorum. Hem zamanı boşa geçirmek gibi bir hovardalığın kayıtsızlığında hem de geleceği görememenin korkusu içindeyim. Başını kuma sokmuş bir deve kuşu misali, yanan, yakılan insanlığımızdan adeta bihaber… Gönlüm kuru, yüreğim katı ve benliğim sönmüş bir volkan gibi iddiasını yitirmiş… Gecelerin her şeyi saklamak gibi bir huyu vardır bilirsin. Bütün kusurların karartıldığı, gözyaşlarının karanlığa karıştığı, en özgür, en korkusuz ve en rahat zamanların karanlığında, aydınlık umutlar da beslenir hiç tükenmeden. Tesadüflerin hükmündeki hakikatlerin silueti ile oyalanırız el yordamıyla. Küçük şeylerin devleşmesinin önüne geçemediğimiz gibi, tam tersi bir çabayla dev gibi hakikatleri harcarız kayıtsızca.

Haberler aldım sevgili. Kötü, pis, acı haberler. Anadolu’nun birçok kentinde hâlâ evine kapatılan, insanlardan uzak tutulan engellilerin, özellikle de zihinsel engellilerin dramına ilişkin haberler. Bir müddet sonra kimseye anlatamayacağım, bıkkınlık getirecek bu yakınmalarım, feryatlarım ne kadar sürer bilemiyorum, ama bıksak da usansak da zehir zemberek gerçekler bunlar maalesef.
Hatırlıyorum da mahallemizde hafif zihinsel engelli bir kız vardı, adı R. Güzel mi güzel bir kızdı R. Sevecen bakışları, şen şakrak halleri ile etrafına ışık saçardı. Sevmeyen yoktu mahallede bu kızı. Her ailenin sofrasına oturmuşluğu, her aileden bir hediye almışlığı mutlaka vardı. O bütün mahallenin kızıydı. Ama R. bir zaman sonra değişmeye, aksi, saldırgan bir insan olmaya başladı. Bir müddet sonra da karnı büyümeye... R. tecavüze uğramış ve hamile kalmıştı.

Çocuk, doğduktan bir süre sonra öldü. Tecavüzcü tutuklandı ve mahkûm oldu. Bir gün hepimizi dehşet içinde bırakan bir şey oldu; ailesi R.’yi ayaklarından zincire vurmuştu. Ailede ve toplumda R.’ye karşı büyük bir acıma duygusu uyanmasına rağmen, asıl suçlunun, ortalarda dolaşarak güzelliğiyle tecavüzcüyü tahrik eden R. olduğuna karar verilmişti. Sorun, R.’nin zincire vurulması ile çözüme kavuşmuştu. Uzun yıllar evinin önünde gelip geçenin acıyan bakışları arasında zamanını geçiren R., zincirleri çözüldüğünde bile hiçbir yere gitmedi, ölümüne kadar sanki hâlâ zincirliymiş gibi evinin önünde bekledi durdu. O zamana kadar hiç yakından görmemiştim onu. Görenler derler ki, gözlerindeki o ışık sönmüş, bedeni ufalmış, kara kuru bir şey olmuştu. Bakışları bazen öyle bir hâle bürünüyordu ki, onun ayağındaki zincirin kendi ayaklarına takıldığı duygusuna kapılıyorlardı bakanlar, büyük bir suçluluk duygusuyla. Bir gün dernekteyken bir kişinin yardımı ile geldi yanıma oturdu R. “Bebeğim öldü!” dedi. Başını omzuma koydu… İlk defa bu kadar yakından görmüştüm. Annelik duygusu en kırılgan en dağınık zihinlerde bile kendini gösterecek mucizelerle doluydu, onda bunu gördüm.

Belki keyifli bir anındasın, bu yazdıklarım keyfini kaçırabilir sevgili! Affet… Ama paylaşmaktan başka çözüm göremiyorum. Sevinçler paylaştıkça nasıl çoğalıyorsa acılar da paylaştıkça hafifliyor bazen.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları