Sezgi önemlidir-(TAMAMI)
Kestirimde bulunmak için önce sezmek gerekir. Kestirim pratikte doğrulanır ya da yadsınır. Ama kestirim yoksa sınanacak bir şey de olmaz. Bilim de, toplum da kestirimler üstünden ilerler. Kestirim, ütopyadır. Doğrulanan ütopya, bilimde bilgiye, toplumda gerçekliğe dönüşür. Kitleleri harekete geçiren sezginin ortaklaşmasıdır. Öncünün görevi, ortak sezginin yöneldiği hedefi, somut bir seçenek haline getirmektir.
Akçam ve Nevruz
Muazzez İlmiye Çığ, Noel’in ve çam ağacının izini Asya’daki eski Türk topluluklarına kadar sürüyor. Kutlanan, Aydınlığın Karanlığı yenmeye başlamasıdır. Akçam Ağacı’nın altına konan hediyeler, Aydınlığa olan şükran ve desteğin ifadesidir. Bu geleneğin ilk olarak Asya’da Kuzey Kutup Dairesi civarında yaşayan topluluklar içinde oluşmuş olması büyük bir olasılıktır. Bu bölgede 21 Aralık’ta tan yeri ağarmakla birlikte, güneş ufuk çizgisinin üstüne çıkmaz. 21-24 Aralık arası günün uzaması hissedilemeyecek kadar küçük olduğu için, güneş yüzünü göstermemeye devam eder. 25 Aralık sabahı güneşin bir parçası kendini ufuk çizgisinin üstünde gösterir. Bu, Karanlığın Aydınlığı artık ufuk çizgisinin altında tutmayı artık başaramadığının işaretidir.
Nevruz, gün tün eşitliğinin sağlandığı gündür. Aydınlık, artık Karanlık’la eşit ağırlığa sahip olup, onu geçmeye başlayacaktır. Nevruz, Aydınlığın Zafer Bayramı’dır; 25 Aralık da, Samsun’a çıkışı.
Sezgilerin ortaklaşması
Son günlerde halkın giderek daha geniş kesimlerinin sezgilerini ortaklaşa şekillendiren olaylar büyük bir hız kazanmıştır. Yalnızca son on günün gelişmelerine bakarsak, ortaya çıkan manzara şöyle özetlenebilir.
“Bayrağı, bayrağı korumak için indirmek”, iflasın ilanıdır. Bayrağı ve milli bayramları yasaklamaya kalkışmak, akıntıya kürek çekmektir. Tek kaygısı çocuğunu korumak olan velilere, “çocuklarınıza geri zekalı raporu alıyorsunuz” diye saldırmak, herhalde ileri bir zekanın göstergesi değildir. 25 şehit verdiğimiz cephanelik patlaması vesilesiyle yapılan ziyaretten kilim reklamı için yararlanmaya çalışmak, hastalıklı bir zihnin ürünüdür. En seçkin komutanlarını içeri tıkarak ordumuzu içine düşürdüğü durumu yorumlayan emekli ordu mensuplarını alçaklıkla suçlamak, ikiyüzlülüktür. İşsizliğin pençesinde kıvrananlara, “sorun işsizlik değil, işsizlerin iş beğenmemesi” demek, çaresizliğin yol açtığı mantık burkulmasıdır. On yıl boyunca unuttuğu deprem tehlikesini dara düşüp yeni rant kaynakları ararken hatırlamak, yüzsüzlüktür.
İktidar çaresizlikten bütün halka karşı bir saldırı içindedir. Ülkemizde tek bir Allah’ın kulu yoktur ki, iktidar yetkililerinin açıklamaları karşısında, “bugün de beni tarif edip, bana saldırıyorlar” diye aklından geçirmesin. Böyle bir iktidarın güneşi ufuk çizgisinin altında tutmayı daha fazla sürdüremeyeceği açıktır. Bugün kitlelerin ortak sezgisinin, hayatın her alanında mücadeleye dönüştüğü ve giderek daha büyük mücadelelere gebe olduğu bir süreci yaşamaktayız.
Nevruz’a Akçam Ağacı’ndan başlanarak varılır
Öncü, daha önce sezendir. Henüz ufuk çizgisinin altındayken de, güneşin yüzünü göstereceğini bilendir. Nevruz’a varmak için, mücadeleye Akçam Ağacı’ndan başlanır. Zafer Bayramı’na, ancak en karanlık günlerde Aydınlığı kitlelerin gözünde somut bir seçenek haline getirerek varılır. Yoksa öncüye katılmak için hele bir Nevruz gelsin görelim diye bekleyerek değil.