15 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sıfır sorun ve Suriye

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Komşularla sıfır sorun politikası, Ahmet Davutoğlu tarafından kaleme alınan ve ABD’nin en etkili Emperyalist-Siyonist düşünce kuruluşu olan Dış İlişkiler Konseyi (CFR) programından esinlenen “Stratejik Derinlik” adlı kitapta işlenmiş. “Sıfır Sorun” diyerek aldatanlar “Sırf Sorun” doktrini ile tarihe mal oldular. “Onurlu Yalnızlık” doktrini devreye sokuldu. Külliyen yalnızlaştık. Yakın uzak ve hatta bir zamanlar müttefik ve dost kabul ettikleri ile düşman oldular. “Duygusal Savrulma” doktrini en heyecanlı dönemdi. Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) yoldaş ve muvazzaf oldukları ABD ve AB, FETÖ, PKK/YPG ve muhalefeti tercih edip iktidar yolunu açtıkları Erdoğan’a sırtlarını çevirince Erdoğan’da Şanghay İşbirliği Örgütünden Avrasyacılığa kadar uzanan gökkuşağında bir renk olmaya karar verdi. Moskova ve Çin ile bağlar örüldü. Bu savrulmayı yaralı, küs ve aciz bir eski dostun manevraları olarak telakki eden ABD, İngiltere, İsrail ve AB sıkı durdular. Tehdit, şantaj, ekonomik kriz, finansal baskı ve muhalefete daha çok destek ve sosyal medya operasyonlarıyla Erdoğan hükümetini daha çok bunaltıp taviz koparmaya ve Türkiye’yi kendi feleklerinde tutmak için büyük bir efor harcadılar.

NATO’YA ÖVGÜLER DİZİLDİ

Ekonomik kriz, pahalılık, işsizlik, gelir adaletsizliği, siyasi nüfuzu suiistimal ve istismar, liyakatsizlik ve tarımın, sanayinin, esnafın ülkenin ivedi ihtiyacı olan köklü reformları yapma becerisi veya iradesi gösteremeyen, bir ihtimal birçok nüfuzlu isimler hakkında yabancı devletlerin sahip olduğu rahatsız edici bilgilerin varlığı ABD, İngiltere, İsrail ve AB tarafından hükümetin başı üzerinde sallanan kılıç misali kullanılmaktadır. Bunun altında ezilen hükümet ABD ile münasebetleri iyi tutmak adına bol kepçeden NATO’ya övgüler dizdi. Washington Büyükelçimiz Murat Mertcan’ı Biden üzerinde etkili olan Yahudi Lobileriyle görüşmesi sağlandı. Erdoğan üzerinde etkili olanlar mevcut kötü durumun düzeltilmesi ve az bir zaman kalmış seçimlerin kazanılması için ABD ile işleri eski tas eski hamam misali düzene koymanın elzem olduğunu telkin ettiler. İsrail’in ABD’deki sözcüsü Baş-Haham Büyükelçiye, ABD ile ancak İsrail muhabbeti üzerinden konuşulur dedi. Süslüman Murat Mertcan ABD’den sonra İsrail için de “ondan ne muhteşem bir müttefik olur” türküsünü bağırarak söylemeye başlar. “Terör devletisiniz, siz çocukları öldürmesini iyi bilirsiniz. Kudüs ve Filistin kırmızı çizgimiz” diye uyardığımız İsrail’in Cumhurbaşkanını Ankara’da gururla ağırladık. Devletlerarasında daimi küslük olmaz falan gibi felsefi konuştuk.

DOĞU AKDENİZ’DE ABD SİNSİLİĞİ

Mavi Vatan doktrinini devreye soktuk, Fatih doğal gaz arama gemisini gururla dolaştırdık, Akdeniz’de İsrail, Yunanistan, Mısır, Kıbrıs Rum, ABD, İngiltere ve Fransa’nın Türkiye’yi Akdeniz’den uzak tutmaya, onu abluka altına almaya ve hakkı olan hidrokarbon ekonomik zenginlikten mahrum bırakmaya yönelik planların olduğunu söyledik. Akdeniz’de bizden habersiz kuş uçmaz, gemi geçmez, ticaret olmaz edebiyatı yaptık. Bu çıkışımız sonrasında ABD sinsiliği devreye girdi; Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı Projesinden (EASTMED) çekiliyoruz dedi. 2 Ocak 2020'de Yunanistan'ın başkenti Atina'da İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs liderleri arasında EASTMED boru hattı sözleşmesi imzalanmıştı. Türkiye bu boru hattının güzergâhını kabul etmemişti. Libya ile yaptığı münhasır ekonomik bölge (MEB) anlaşması ile birlikte Doğu Akdeniz'de Türkiye-Libya kıyılarını karşılıklı olarak kontrol etmeye başlamış ve EASTMED boru hattının geçirilmesi planlan deniz sınırlarına hâkim olmuştu.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Türkiye'nin faaliyetlerinin kabul edilemez olduğunu açıklamış ve hiçbir ülkenin Avrupa Birliği'ni rehin alamayacağını söylemişti. Bu açıklamanın yapıldığı gün Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Yavuz Sondaj Gemisi'nin sondaja başlayacağını duyurmuştu. 19 Temmuz 2020'de İsrail hükümeti EASTMED Boru Hattı projesini onayladı. Onayladı ama bu İsrail ve Mısır’dan taşınacak doğalgazın İtalya ve Güney Kıbrıs üzerinden Yunanistan’a oradan Avrupa pazarlarına bağlanacak olan bu hattın ekonomik olmadığı hakkında raporlar çıkmaya başlamıştı. Yeni enerji alternatiflerin orta vadede devreye gireceği, geleneksel enerji kaynaklarına daha az ihtiyaç duyulacağı ve 7 milyar dolar ve 7 sene alacak olan EASTMED boru hattı projesinin aslında çok masraflı olduğu bizatihi bu projede yer alan hükümetler tarafından dillendirildi. Bunlar olurken ABD Türkiye’ye cazip bir teklif yapıyormuş gibi, biz EASTMED projesinden elimizi çekiyoruz, alın tepe tepe kullanın der. Hatta daha fazlasını yapın, dostum ve müttefikim Türkiye’yi dahil edin ve boru hatlarını Türkiye üzerinden geçirin önerisinde bulunur. Hükümetimiz ve medyamız sevinçten dört köşe olur.

İSRAİL GÜZELLEMELERİ

İsrail güzellemeleri, İsrail doğalgazı sayesinde neler kazanacağız neler marşları yeri göğü inletir. Sonrasında İsrail zulmü daha güçlü nükseder. Filistin ve Kudüs fedaisi Hükümetimiz ve medyamız alçak profil eleştirilerini, ayıp olmasın bizi de alışverişte görsünler diye ifade eder. Tüm kötülüklerin anası, Ensar kardeşimiz Mısır İhvan Hükümeti Başkanı Muhammed Mursi’nin katili Sisi ile ilişki tesis edilir. İran’da konuşulan Farsçayı bildiği iddia edilen Büyükelçi adayımızı Arapça konuşan Mısır için hazırlar. Muhakkak ki, bu vahim teknik hatada Mısırla dostluk sarhoşluğu sebep olmuştur. Önce kendisiyle Vahhabi-Sünni Mücahit ordu kurmaya niyetlendiğimiz, ardından asitte Cemal Kaşıkçı’yı eriten katil Suudi noktasına geldiğimiz Krallık ile yeniden kucaklaştık. 15 Temmuz darbesinin mimarlarından olduğu iddia edilen ve birçok yerde karşı karşıya geldiğimiz BAE ile yeniden muhabbetli olduk. Ardından Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu olduk. Türkiye’nin işgal ettiği coğrafi konumuna en uygun olan ‘Denge ve Terazi Siyasetinde Sıfır Sorun’ doktrini Erdoğan Hükümetinin yeni rotası oldu.

MISIR’SIZ SAVAŞ SURİYE’SİZ BARIŞ OLMAZ

Şimdi de aslında SIFIR SORUN siyasetinin olmazsa olmazı Suriye ile başlayan SIRF SORUN ipinin düğüm noktası olan Şam ile aşkı yeniden tazeleme arzusu yeniden depreşti. Akıl başa geldi veya mecburiyetler tercihlere galip geldi. 11 senedir dilimize pelesenk yaptık; Ankara’nın Şam olmadan, Şam ile kuvvetli dostluk köprüleri inşa etmeden huzuru, istikrarı, güveni inşa etmesi zordur dedik. Suriye bölünürse Türkiye’de bölünür, Suriye ağlarsa, tahrip olursa bunda en büyük zararı Türkiye yaşar dedik. Başka bir şey daha demiştik; Mısır’sız savaş Suriye’siz barış olmaz. Mısır, Şam, Anadolu ve Irak aynı kaderin dört parçasıdır. Suriye ile görüşmenin, barışmanın, birlikte çalışmanın, Suriye’yi bölenlere, bölgemize terör üsleri kuranlara, Suriye üzerinden başta Türkiye ve bölgeyi hedef alanlara karşı Şam ve Esad ile işbirliği yapılabileceğini ifade eden Çavuşoğlu’nun açıklamalarını önemsiyoruz. Birçok kez ve bu ifadelere benzer açıklamalara rağmen istenilen adımların gelmemesi sadece hayal kırıklığı değil ciddi bir güvensizlik yarattı.
Çavuşoğlu’nun açıklamalarını tetikleyen sebeplerin başında mülteciler konusunun toplumsal baskıları, seçim kaygısı, ekonomik kriz ve daha birçok unsur olabilir. Mecburiyetler tercihlere üstün gelmiş olabilir. ABD, İngiltere, İsrail ve AB’ye “bizi daha çok baskılamayın, muhalefetle aşna fişne olmak yerine yola bizimle devam edin. Yoksa Esad ile anlaşır, beslediğiniz terör örgütlerinin üzerine yürürüz” amacı güdülüyor olabilir. ABD yeniden devreye girip Ben Hodges gibi ABD’nin Avrupa Ordusu eski Komutanını HaberTürk’e çıkartıp “Biz hata yaptık. YPG’ye silah verdik. Kongre üyelerinden oluşan bir heyet Ankara’ya gelecek. Türkiye ile ilşkiler onarılacak” gibi açıklamaları duymak için yapıyor olabilir. Bu açıklamalar ve ziyaretler ve de vaatler hükümeti mutlu edebilir ve Suriye ile yakınlaşma yolculuğunda yeniden bir U dönüşü yapılabilir. Bu olursa işte o vakit ne olur tarihe not düşelim: SIFIR SORUN arzusuyla yola çıktığınızı iddia ettiğiniz yol SIRF SORUN olur. Kendinizi düşünmüyor olabilirsiniz ama Türkiye’ye bu zulmü etmeyiniz.

NATO Avrupa Birliği ABD FETÖ Mavi Vatan