Şiirlerin ve şarkıların Filistin'i
Filistin bugün Asya'nın yüreği. İnsanlığın sınandığı yer.
Kudüs, ateşin, direnişin, elemin, gözyaşının başkenti.
Filistin, onur. Bora Gözen ve 7 yoldaşı...
Her biri, şehit ruhu taşıyan limon ve zeytin ağaçları.
Sis bombalarının içinde çiçek yeşertenlerin ülkesi.
Alın teri, buğday tanesi.
Fakat belki de en çok yalnızlık...
Nice şiirler ve şarkılar yazıldı o kanla beslenmiş topraklara. Arapların büyük şairi Adonis, bir konçerto tutturdu: Kudüs Konçertosu. Adonis, “Hayatı yutarken ölümü geğiren tüneller”den oluşan Kudüs'ün öfkesini:
“Ölüm doğuyor ha bire
Ölüm birikiyor
Bir kabir dönüyor
Bir kabir ilerliyor
Tabiatın ve ötesinin okuduğu bir mezar taşı
Gökyüzünün siniri/Yeryüzünün bedenine dalıyor”
sözleriyle anlatır. Ve kaderiyle baş başa bırakılışını “Tanıyan var mı Kudüs’ü yıldızlardan başka” sorusuyla haykırır.
Mahmut Derviş, Filistin direnişinin en büyük sesi. Çoğunu hapishanede yazdığı şiirleri dünyanın birçok diline çevrildi. O yurdunun acılı türküsünü söyledi. Filistinli sevgilisi için işlediği mendili, kayalara yakarışları, sokakta numaralandırdığı ölüleri, sürgünde ekmek koyduğu çantası, içini döktüğü defter... Seslenir toprağın altında değil üstünde yaşamak isteyenlere. Dahası meydan okur:
Bağlayın beni kıskıvrak
Yasak edin bana kitap okumayı
Cıgara içmeyi yasak edin
Tıkayın ağzımı kumla
Şiir kandır
şiir göz yaşı
yazılır tırnaklarla
yazılır gözlerle
yazılır bıçaklarla
Ben şiiri haykıracağım
zindanlarda,
ben şiiri
kamçı altında
zincir altında
kan ter içinde
ben şiiri
Savaş türküleri şakır
bir milyon kuş
gönlümün dallarında.”
PEYGAMBERLER ŞEHRİNİ KİM KURTARACAK?
Nizar Kabbani, Suriye'lidir. Mahmut Derviş'in akraba şairidir. Derviş, Kabbani'nin yeğeni Rana Kabbani ile evlenmiştir. İki güçlü şair, Kudüs için güçlerini birleştirmişlerdir. Kabbani, “Kudüs” şiirinde peygamberler şehrinin yalnızlığına sitem eder. “Kim kurtaracak” diye sorar. Ama yarın için de umutludur:
“Ey Kudüs, ey şehrim
Ey Kudüs, ey sevgilim
Yarın, yarın çiçek açacak limon
Sevinecek yeşil sümbüller ve zeytin
Gözler gülecek
Geri dönecek göçmen güvercinler
Tertemiz yuvasına
Ve geri dönecek çocuklar oynamaya
Buluşacak babalarla oğullar.”
Mahmut Derviş'in en küçük kardeşi Remzi Derviş, Filistin'in ve halkının direncini, dayanıklılığını yazar:
“Tarih ve coğrafya kitaplarında
bir ışık ipliğinin kurbanlarında
ve dikiş iğnelerinde
Nişan yüzüklerinde
ve kurşun kaleminde
ve çarıklarda
ve bavullarda
ve her şeyimizde
kurtarıcı bir anın kurbanlarında
DAYANIYOR, DAYANIYORUZ!”
DİŞİYLE YURDUNU SAVUNAN ŞAİR
Arap şiirinin en ünlü temsilcilerinden, Nablus'lu Fatva Tukan Filistin'in belki de en kavgacı, en umutlu şairlerindendir. Tukan'ın meydan okumasında kahkahalar vardır, düşmana inat:
“Gene dikilecek ağaç
Gene yükselecek ağaç
Gene yeşerecek
ağacın dalları
yeşeren yapraklarla, kahkahalarla
meydan okuyarak güneşe
Ve gene gelecek kuşlar
Kuşlar çaresiz gene gelecek
Kuşlar gelecek
Kuşlar gene.”
Hayfalı Hıristiyan Salim Jabran, hem Filistin şiirine yenilikler getirir hem hapislere düşmesine rağmen karanlığı yakar:
“Mahpuslara şiirler okuyacağım
hani şu, bağıra bağıra
söylediğim şiirleri
alanlarda, sokaklarda
Bağlasın varsın ellerimi zincirler
bir utanç duygusu yakacak vicdanları
benim vicdanımı değil ama
o zalim karanlığı yakacak.”
Filistin için mücadele ve kavga, Samih El Kasım'ın şairlikten volkana dönüşüdür adeta:
“Bir şairden başka bir şey değildim
yüzyıllar boyunca
tanrıdan medet uman
Oysa şimdi ben
bir volkanım
yirminci yüzyılda
Patlayan bir volkan!”
Filistinlilerin silahı pek yok. Taş, sapan. Olmadı el, kol, bacak. Hiç olmadı dişleriyle savunur yurdunu. Tevfik El Zeyyat'ın omuzlarına çarmıh yükleseler de, dişleriyle savunacağı gibi:
“Dişlerimle
savunacağım yurdumun her karış toprağını
dişlerimle
Başka yurt istemem onun yerine
assalar damarlarımdan beni
istemem gene
Burdayım hâlâ
Aşkımın tutsağı..
Evimin çevresinde
Yurdumun peşinde.”
FEYRUZ'DAN PİNK FLOYD'A
Filistin yalnız dizelerde değil, ezgilerde de çığlığını duyurdu. Türküler söylendi, ağıtlar yakıldı. Direniş marşları ağızdan ağıza dolaştı. Hem Filistin'de hem dünyada. Filistin için şarkı üreten en bilinen gruplardan biri İsveç Göteborg'da kurulan Kofia'ydı. 1970-90 arası birçok şarkı yaptı. “Leve Palestina Krossa Sionismen” en bilindik şarkılarından. Dünyaya şöyle sesleniyordu Kofia:
“Ve biz ülkemizi özgürleştireceğiz
emperyalizmden
ülkemizi kuracağız
sosyalizme doğru
ve bütün dünya tanık olacak.”
Arap dünyasının en büyük şarkıcılarından Feyruz da dualarını Kudüs için esirgememiştir. “Meydanların Çiçeği” anlamına gelen “Zahrat el-Madaan” şarkısında öfke ile patlar: “Parlak öfke geliyor ve ben imanla doluyum/parlak öfke geliyor ve üzüntülerin üzerinden geçecem (...) zalim yüzü yenecek/ev bizimdir Kudüs bizimdir/elimizle Kudüsün şanını geri alacağız elimizle/Kudüse selam olsun.”
Tunuslu şarkıcı Emel Mathlouthi, “Naci En Palestina” şarkısında Filistin'de doğan fakat yerinden, yurdundan edilen, vatansız kalanların sesi olur:
“Adsız yerlerden geldim
toprağım yok
anavatanım yok
ateşler yakıyorum parmaklarımda
sana şarkılar söylüyorum kalbimle
yürek telim gönül yakıyor
Filistin'de doğdum.”
İki ismi de anmadan geçmemek lazım. Biri Pink Floyd ve solisti Roger Waters. 7 Mayıs'ta sosyal medya hesabından bir video yayımlayan Waters, İsrail'i ırkçı, ayrımcı devlet olarak nitelendirdi. Pink Floyd da, Filistin için “We shall overcome” (Üstesinden geleceğiz) şarkısını yaptı. Waters şarkıda, “Bir gün el ele yüreyeceğiz, sevgilim burada kalbimde, inanıyorum, bir gün ele ele yürüyeceğiz” diyerek hepimize inanç tazeletti. Film müziklerinin usta ismi Yann Tiersen de, “Palestine” isimli eseriyle “Filistin” kelimesini, güçlü bir müzikle zihnimize kazıdı.
Tabiî ki, Filistin için adını sayamacağımız kadar çok şiir, kitap yazıldı, şarkılar söylendi. Yazılmaya ve söylenmeye de devam edecek. Ancak başta Filistin olmak üzere ezilen dünya artık acıklı, kederli değil, zaferin, özgürlüğün ve mutluluğun şiirlerini okumak, şarkılarını söylemek istiyor. Bu sorunun çözümü için de, ABD-İsrail saldırganlığına karşı Batı Asya'da bölge ülkeleriyle işbirliği ve doğru stratejiler kurmak gerekiyor. İşte o zaman Cemal Süreya'nın tek yasağını Filistin için de uygulayabiliriz:
“Özgürlüğün geldiği gün
O gün ölmek yasak!”