Silivri-Hasdal kıtaları (108-110)
108. Kıta: Ters kündeden kurtulamadı
Yazarlar var, Avrupa Tanrısına tapınan,
Diyorlar: İzin vermez aydınlanmanın yurdu
Kararmasına Anadolu’nun, yobazın pençesinde.
Kederle derin bir nefes çekti esir komutan,
Havalandırma menfezine uzatarak başını,
Ne iş yapar ağacın kurdu, diye düşündü.
Düştüğü ters kündeden kurtulamaz aymaz:
Nasıl anlatsam, sağ el kapıyı açmak için asılsa,
Sol el menteşe arasına sıkışır, kurtulamaz.
109. Kıta: Abdülhamit dikiz aynası
Vatan fikrine alışamayanın kökü derindir,
Mülki amir sanır haşa Cenabı Allah’ı.
Öte yandan Kanuni Esasi bir şey ifade etmez,
İslam Halifesini diriltme çağrısına koşar.
Gülümsüyor hücredeki, ne geçiyorsa aklından:
Çık 876’dan, 908’de vites yükselt, 920’de ileri atıl,
Hürriyet boğazını geç, gözünü dik kızaran ufka:
Geri vitesine taktı Türkiye’yi vatansız ,
Abdülhamit dikiz aynasından, yallah çukura.
110. Kıta: Devrimci olmayan vatansever
Mesleği askerlik onun, terzi, tuhafiyeci değil,
Ya da şoför, boyacı, marangoz, tüccar...
Hatta bakan, müsteşar, müdür, idari amir falan.
Can verme mühendisi, can bulma doktoru...
Şimdi silahı kalem yapmış, kitap yazıyor.
Vatan üniversitesi, Silivri yerleşkesi, alt sınıf,
Böyle adlandırıyor işte halk, esir kampını.
Hücrede, operasyona devam ediyor, komutan:
Devrimci olmayan vatansever, hayırseverdir!