Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler…
Bir yılı daha geride bırakıyoruz. İki gün sonra Cumhuriyetimizin 100. yılını da kutlayacağımız, umutlarla dolu yepyeni bir yıla giriyoruz.
Yılın son düzlüğünde mutlu haber Rusya’dan geldi. Türkiye ve Suriye’nin Savunma Bakanları Rusya Savunma Bakanı’nın ev sahipliğinde Moskova’da buluştular. Tarihi bir olay. Savunma bakanları buluştuğuna göre, sayın Doğu Perinçek’in dediği gibi, “PKK hapı yuttu.” Böylece ABD-İsrail eliyle 2011 Mart'ında başlatılan, Gül-Erdoğan-Davutoğlu yönetiminde Türkiye’nin de dâhil olduğu Suriye’deki iç savaş tertibinde bir sayfa kapanmış oldu. Türkiye yaklaşık 12 yıl sonra doğru çizgiye geldi.
12 YILLIK SURİYE FATURASI
Bu 12 yılda Türkiye çok şey kaybetti. En geniş sınıra sahip olduğumuz, akrabalık bağlarımız olan Suriye ile sınırlarımız kapandığı için, milyarlarca dolar ekonomik kaybımız oldu. Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak hattında, Suriye’ye iş yapan yüzlerce şirketimiz battı. Hâlbuki 2000 yılında Türkiye’nin Suriye’ye ihracatı 184 milyon dolar iken, Adana Mutabakatı sonrası başlayan iyi komşuluk ilişkileri sonucu 2010 yılında 1,8 milyar dolara kadar çıkmıştı. Yani 10 yılda 10 kat artmıştı. Eğer 2011’de ABD ve İsrail’le birlikte Suriye’ye savaş açmasaydık bu ivme devam edecek bugün belki 8-10 milyar dolarlık ihracattan söz edecektik.
Ticaret aynı zamanda özellikle bölge illeri açısından yeni üretim sahaları demekti. Üreteceksiniz ki satacaksınız. Bu aynı zamanda istihdam demek, refah demek. Refah ise, milletin terör örgütüne ya da onun partisine yüz vermemesi demek… Türkiye bunu ıskaladı. Üzerine resmi açıklamalara göre 4 milyon geçici sığınmacı ve bunun yarattığı ekonomik ve toplumsal sorunlar…
KAYBETTİĞİMİZ CANLAR…
Yalnızca ticari kayıplar değil. ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde oluşturduğu PKK/PYD “devletçikleri” ülkemize dönük saldırıların üssü oldu. En son İstiklal Caddesi ve Karkamış’taki terör saldırıları PYD bölgesinde planlandı. Onun öncesinde Ankara Merasim Sokak’ta, Güvenpark’ta, İstanbul Dolmabahçe’de ve çok sayıda noktada Suriye’nin kuzeyinden gelen PYD’liler yüzlerce vatandaşımızın, güvenlik görevlimizin şehit olduğu saldırılar düzenlediler. Buna bir de Suruç ya da Ankara Garı gibi yine Suriye’nin kuzeyinde örgütlenen PKK’nın bir babadan olma kardeşi DEAŞ’ın saldırılarını ekleyin… Buna İdlib’de, Türkiye’nin menfaatiyle hiç ilgisi olmayan gruplara destek için verdiğimiz şehitleri de katın… Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı’nda kaybettiklerimiz… Harekâtlar doğruydu ama 2011’de “Türkiye 3 saatte Şam’a varır” maceracılığına girmeseydik, o harekâtlara ihtiyaç da olmayacaktı.
ISKALADIĞIMIZ STRATEJİ
Suriye ile düşmanlık, Rusya ile de düşmanlıktı. İşi ABD tertibiyle ve FETÖ marifetiyle Rus uçağı düşürmeye kadar vardırdık. Hükümet yetkilileri “emri ben verdim” yarışına girdi. Ciddi kayıplara uğradık ve sonunda özür dilemek durumunda kaldık. Yani, itibar da kayboldu. Asya’da bize duyulan güveni de kaybettik. Türkiye 2016’dan itibaren bu güveni tekrar kazanmaya çalışıyor. Ama ağır aksak…
EĞER VATAN PARTİSİ İKTİDAR OLSAYDI
Peki tam Türkiye-Suriye Savunma Bakanları buluşmuşken, olumlu bir gelişmeyle karşı karşıyayken bu faturayı neden hatırlatıyoruz? Normalde pek âdetimiz değildir. Geçmişe değil, bugüne ve geleceğe bakmak Vatan Partisi’nin alametifarikasıdır.
Hatırlatıyoruz çünkü Türkiye bir seçime gidiyor. Ve Türkiye’nin artık kaybedeceği zamanlar tükendi.
Eğer 2011’de Vatan Partisi iktidar olsaydı, 2023’te Suriye ile ilişkileri eski haline döndürmek için debelenmeyecektik. Yukarıdaki lüzumsuz faturayı ödemeyecektik. Öyle lüzumsuz bir fatura ki 6 ay tatile çıkıp evde kombiyi köklenmiş halde açık bıraktığınızı düşünün. O kadar sinir bozucu. 12 yıl kaybettik.
Sadece bu mu?
Eğer 2015’te Vatan Partisi iktidar olsaydı, Anayasa Mahkemesi çoktan HDP’yi kapatmıştı. Hatta 1991 yılında Vatan Partisi iktidar olsaydı, ABD Kürt meselesine burnunu sokamaz, bu mesele milli siyasetlerle çözülmüş olurdu.
Eğer 1977, 1988, 1995, 2002 ya da herhangi bir zaman Vatan Partisi iktidar olsaydı, FETÖ olmazdı, 15 Temmuz yaşanmazdı.
Vatan Partisi iktidar olsaydı NATO’da olmazdık, AB kapısında bağımsızlığımızı tartışmaya açtırmazdık. Türkiye Şanghay İşbirliği Örgütü’ne çoktan üye olur, Yükselen Asya’nın parlayan yıldızı olurdu.
Vatan Partisi iktidar olsaydı, en azından dünyanın 4’te 3’ü çoktan KKTC’yi tanımış olurdu. Belki de tamamı.
Vatan Partisi iktidar olsaydı, Rusya ve İran’la ilişkilerimiz o kadar ilerlerdi ki mazot 5 TL olurdu. Doğal gaz faturalarımız 3 kat azalırdı.
Vatan Partisi iktidar olsaydı, Türkiye’nin kaynakları faizcilere, bankalara akmazdı. Kaynaklar, tasarruflar; yatırıma, istihdama ve üretime ayrılırdı. Özelleştirmeler olmaz, devlet küçültülmezdi.
Vatan Partisi iktidar olsaydı, Türk insanının alın teriyle yaratılan 500 milyar dolar para, yurtdışındaki bankalarda yatmazdı. Türkiye’de üretime dönüşür, milli maç izler gibi heyecanla asgari ücret açıklaması beklemezdik…
KAYBEDECEK ZAMAN YOK
Türkiye Atatürk’ün ölümünden bu yana çok zaman kaybetti. AK Parti - Altılı Masa çıkmazında hâlâ kaybediyor. Vatan Partisi’nin olmadığı bir hükümetin Türkiye’nin sorunlarını teşhis etme, önceden görme, strateji geliştirme şansı yok. Bu tecrübeyle sabit. O halde, Türk milleti, kaybettiği yıllarını geri kazanmak için oyunu Vatan Partisi’ne ve Cumhurbaşkanı adayı Doğu Perinçek’e verecek.