11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sistem tartışmaları - (TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

PAZAR SOHBETİ

SİSTEM TARTIŞMALARI


12 Haziran seçimlerinden sonra başlayan tartışmalar beni bir anda geçmişe ta 1965 yıllarına götürdü. Gerek seçimin yönetimi gerekse seçimi yönetmekle görevli YSK o tarihlerde uygulanan seçim sisteminden yakınıyorlardı hatta YSK seçim konusunda hükümetten değişiklik bile istemişti. İsmet Paşa başbakandı ve YSK’nın istediği tasarıyı hiç vakit kaybetmeden meclise getirdi. İsmet Paşa diyordu ki “-Derler ki bu kanun vesilesiyle seçim kanununda bazı değişiklikler istenmektedir. Bu değişiklik milli bakiyeler üzerinde olacak deniyor, söyleniyor. Biliyorsunuz ki, küçük partilerin demokratik hayattan silinmemesi için bunu başından beri biz istedik. Mecliste ve Senatoda çalıştık. AP-zamanın iktidarı- baştan beri vaziyet almıştı. Şimdi AP çevrelerinde Milli bakiye sistemini esastan reddederek d’Hont usulünün iadesini arzu eden gayretler var deniyor.”


Evet, o sıralarda 1961 seçimlerinde uygulanan d’Hont sistemini milli bakiye de eklenerek kullanıldığını anımsarız. Paşa çok partili hayatı, çok sesli hayatı parlamentoda görmek arzusunu hep ifade ediyordu. Oysa CHP bu değişiklikten zarar gören bir partiydi ve gösterdiği gayretler karşısında küçük partilerden olumsuz izlenimler alıyordu. Küçük partiler bazı milletvekillerinde hayal kırıklığı yaratıyordu ve CHP içinde kırgınlıklara sebep oluyordu. İsmet Paşa CHP grup toplantısında bir konuşma yaptı ve şöyle dedi:
”-Biz yine aynı fikirdeyiz. Etraflı tetkik ile vardığımız kanaat odur ki bu sistem kalkarsa ortada CHP ile AP kalacaktır. Böyle bir sistem tekrar eski hayatın, yani CHP ile AP’nin ölçüsüz olarak karşılıklı mücadelesini iade ettirecektir. Vatandaşlar arasında bugün siyasi partiler yüzünden düşmanlık azalmıştır. Bu çok önemli bir ilerlemedir.”


İsmet Paşa bu sözlerini söylerken şunu hiç ihmal etmiyordu; Türkiye henüz askeri ihtilalin sarsıntılarından çıkmış bir ülkedir. Tekrar katı parti mücadelelerine girmesinden fayda beklenilmemelidir. Bu sistemin kalması memleketin büyük huzuru ve demokratik rejimin gelişmesi için zaruridir. Bunun içindir ki, milli bakiye sisteminin esasını muhafaza etmek gerekir. Doğrusu da buydu ve İsmet Paşa fayda ve sakıncaları ölçüldüğünde sistemin aynen kalmasından yanaydı.


Bunu şunun için anlattım; İsmet Paşa’nın 1945’te başlayan ve 1950’de DP’yi iktidara getiren sisteminde bazı küçük partiler vardı ancak seçim sonunda ortaya çıkan manzara, yani iki partili siyasi yaşam tarzı İsmet Paşa’yı pek de memnun etmemişti. AP ve CHP demokratik rejimin sanki iki unsurlarıydı ve Türkiye’de başka seslerin varlığından pek hoşnut olunmuyordu. 1961 anayasasının getirdiği koşullar bu sistemi değiştirdi ve milli bakiyeli d’Hont sistemiyle yapılan 61 seçimlerinde çok ta yararlı olmuştu. İki partinin anlaşamadığı anda, kriz zamanlarında küçük partiler her zaman bir koalisyonun kurulması ve rejimin krizsiz işlemesine neden oluyordu. Paşa daha demokratik hayata başlarken nispi temsilin bazı sakıncalarını göz önüne alarak ekseriyet sistemini kabul etmişti ve itiraf ediyordu ki; sanki nispi temsil daha ileri cemiyetlerin işidir. CHP lideri uygulamayı gördükten sonra milli bakiye sisteminde ısrar edeceğini ifade etti.


Türkiye 2001 yılında yine bir krizin içinde ve adeta Başbakanın istemi doğrultusunda sanki iki parti arasında Türkiye sıkışıp kalmıştır. 1965 yılının Haziran ayında İsmet Paşa’nın böyle düşünmesi gelecekte başımıza gelenlerin bir işareti sayılmaz mı?

PAŞADAN NASIL BORÇ ALINIR?


İsmet Paşa ilginç bir adamdı. Siyasette kendisi eski bir ittihatçı olmasına rağmen Merkezi umumi uygulamalarından şikayet eder ve parti organlarının parlamentonun işlerine karışmasını uygun görmezdi. Zaten Ecevit’le en büyük anlaşmazlığın nedeni de buydu.Paşa bunu açık açık söyleyecek ve partinin yönetimi ile Grubunda herkesin kendi işine bakmasını savunurdu.Lider gibi davranır ve liderlik otoritesini demokratik biçimde ama çok ciddi koyardı. Peki; İsmet Paşa özel ilişkilerine nasıldı?
İşte o tarihlerde bir gün Metin ve Özden Toker bir yurt dışı gezisine çıkıyorlardı. Metin Toker bana
“-Paraya ihtiyacın olursa İsmet Paşa’dan iste!” Demişti. Koskoca Paşadan borç nasıl istenir bilmiyordum. Gerçekten ihtiyaç oldu ve ben İsmet Paşa’ya gittim. Paşa beni işitme cihazını taktığı kulağının tarafına yani soluna oturttu:
”- Ne istiyorsun söyle bakalım Kurtul?” dedi.
“-Paşam Matbaada paraya ihtiyaç oldu. Bir beş bin lira…”dedim. Bekliyordum hemen ekledim
“- Metin bey ihtiyacın olursa Paşa’dan iste demişti de.”
Paşa başladı sorulara. Kaç dizgi makinesi var, bankalara kaç lira borcumuz var, Akis’i ne kadar basıyoruz ve bunun gibi daha pek çok soru… Anlattım, cebinden çek defterini çıkardı ve üzerine Kurtul Altuğ için beş bin lira yazdı.
”- Aman Paşam siz hamiline yazsanız daha iyi olmaz mı?” Paşa güldü ve
“- Bu parayı sana borç olarak veriyorum senden geri alacağım.” Paşa ciddiydi.
Metin Toker döndüğünde kendisine bu ilginç olayı anlattım.Başladı gülmeye sonra da:
“- Paşa öyledir. Al şu parayı götür elden teslim et.Yoksa yandın demektir”diyor ve gülüyordu. Gerekeni yaptım.
İşte bizim bildiğimiz, tanıdığımız CHP liderleri siyaseti ciddiye almakta ne kadar mahirseler şaka yapmayı da o kadar iyi biliyorlardı. Bir de şimdikilere bakın.


kurtulaltug@aydinlikgazete.com