Siyasetin dramı -(TAMAMI)
Büyük ve usta şair Orhan Veli Kanık’ın ilginç bir şiiri vardır. İlk iki satır şöyle:
“Neler yapmadık bu vatan için
Kimimiz öldük... Kimimiz nutuk söyledik.”
Haftanın ilk yarısı Salı günü yapılan siyasi parti grup toplantılarında konuşulanlara bakılınca insan bu şiiri anımsamadan edemiyor...
Bir başka anı: Rahmetli gazeteci ve yazar benim mapushane arkadaşım Şinasi Nahit Berker anlatmıştı. Birgün Şinasi ağabey Taksim’deki Park Otel’e gitmiş- O zaman pek ünlüydü- ve bir masaya oturup beklemeye başlamış. Neyi bekler bilir misiniz? Yahya Kemal Beyatlı ustanın gelip yemek yiyişini izlemeyi. Usta şair kendisine ayrılan özel masaya tek başına oturmuş, peçeteyi gömleğinin yakasına takmış rahat ve huzur içinde yemeğini yiyecek. Üstadın yemeğin en tatlı yerinde Şinasi Nahit masaya yaklaşmış ve üstada şöyle demiş:
“Değerli üstadım sizin bir şiiriniz vardı ya! Hani o his var mı bu alemde nekahat gibi tatlı diye başlayan şiiriniz. Kızmayın ama ben onda ufak bir değişiklik yaptım. “
Hoca yemeğini kesmiş: ‘Söyle Şinasi gene ne halt ettin bakalım?’
Şinasi Nahit, Yahya Kemal’in ünlü şiirinin birinci satırındaki nekahat kelimesini değiştirerek okumuş:
His var mı bu alemde hamakat (ahmaklık) gibi tatlı...”
Büyük şair birden bire masadan fırlamış ve “seni gidi utanmaz seni” diyerek Ayazpaşa’dan aşağı doğru kaçan Şinasi’yi kovalamaya başlamış.
10 yıldır alıştık
Geçmişte siyaset tarzının bir üslubu, ve bir nezaketi bulunurdu. Şimdi durum öyle değil. Son 10 yıldır siyasi parti liderleri birbirlerine yüz yüze bakamayacak sözler söylediler.
Grup toplantısında kürsüye çıkan MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli Bursa mitinginde kendisine söylenen “- Vur de vuralım, öl de ölelim” sözlerine yanıt olarak günü daha gerginleştirecek şu sözleri söyledi:
“O gün söylediğim onun da zamanı gelecek sözlerimin arkasındayım. Tekrarlıyorum o gün gelince MHP’nin neler yapabileceğini göreceksiniz. MHP yıkılmadan bu milleti sizin insafınıza bırakmayız.”
MHP’den sonra sıra Başbakan’a geldi ve o da önce İsrail’in Obama’nın Netenyahu ile Başbakan Erdoğan’ı emri vaki konuşturmasından sonra ortaya çıkan İsrail’in özründen başladı, biraz tedirgin, rahatsız hatta endişeli:
“-Biz ne öldürmeye ne de ölmeye geldik. Biz millete hizmet için varız” dedikten sonra APO’yla görüşmelere ilişkin açıklama yapmaya gerek duymadan muhalefete verdi veriştirdi.
Bu millet aptal değil!
Demem odur ki; Meclis’te siyasetin dramını seyrediyorduk. 10 yıldır bu sahnelere alıştık. Saflar tutuldu, basın ve televizyon kanalları yerlerini aldılar, taraflar belli oldu ve perdeler açıldı.
Söz sırası saat 14:00’a doğru CHP Genel Başkanı’na gelmişti bekledik ki Kılıçdaroğlu Başbakan’dan beklediği açıklamaları göremeyince dehşete düşecek ve kendi tavrını açıktan ortaya koyacak. Kılıçdaroğlu güncel İmralı muhabbeti dışında başka, başka kavramları madde, madde ifade ederken sorunu parlamento zeminine çekme eylemini devam ettirdi.
Başbakan “ Hükümet biziz sorumluluk bizde. Bu iş bizim işimiz” diyor ama yapılan müzakerelerle ilgili açıklamada bulunmamakta kararlı görünüyordu. CHP Başkanı’nın manifestoya benzer on önerisine diyecek yoktu. Bunların hepsi Türk Halkı’nın beklediği önerilerdi ancak parlamento o konularla ilgili hiçbir adım atamamıştı.
Sonuç: Liderler- Bahçeli dışında dişe dokunacak ve ortadaki açılımı“ halkın aydınlanması için ortaya koyacak bir girişimden kaçındılar.
Kuzum; siz bu milleti aptal mı sanıyorsunuz? Bu millet sessiz kalıyorsa kendi gücünü bildiğinden ve demokrasiye saygısından dolayıdır. Aslında halk sessiz, bu siyasi dramı izleyip durmakta.
Not: Dünkü yazımızda, CHP milletvekillerinin Vatan Cumhuriyet, Emek temalı toplantıda bulunmadığını yazmıştık. Bazı CHP milletvekillerinin o toplantıya katıldığını öğrendik düzeltir özür dileriz.