Siyasette 'ortalamacılığın' çıkmazı
Siyasette "ortalama" almak işe yarar mı? Eskiden kimi gazetelerin magazin sayfalarında dünyanın en güzel on kadınının "ortalama" resmi yayımlanırdı. En güzel göz birinden, burnun güzeli diğerinden, saçlar berikinden alınınca, ortaya bir ucube çıkardı. Bir bileşimi değerli kılan, bileşenlerinin niteliği kadar, bu bileşenler arasındaki uyumdur. Bu kural, "ortak Cumhurbaşkanı adayı" açısından da geçerlidir. Burada başarı için gerekli olan uyum, Türkiye Cephesi ile uyumdur. Aynı zamanda Türkiye Cephesi'ne karşıt siyasetlere de göz kırpan bir aday arayışının yol açacağı uyumsuzluk, başarısızlığı da beraberinde getirir.
'Ortalamacılık' kimi güçlendirir?
Siyasal mücadelenin her dönemde bir ana ekseni vardır. Bu ekseni belirleyen devrimin ve karşı devrimin temel siyasal hedefleridir. Başarı, sonucun hangi hedefe katkıda bulunduğuyla ölçülür.
Ortalamacı siyaset, ara güçlere özgüdür. Karşı devrimin iktidarda olduğu ya da ağır bastığı ortamlarda, "ortalama" alırken kullanılan katsayıların ağırlığı, karşı devrimin siyasetlerine doğru kayar. Ortalamacı siyaset, üstünden ortalama alınan siyasetlerin esas sahiplerini güçlendirir. Ortalamacı onları değil, onlar ortalamacıyı kendilerine çeker.
Başarının iki göstergesi
Siyasal bir mücadelede alınan sonucu değerlendirirken kullanılması gereken başlıca iki gösterge vardır. Biri, devrimin hedefine yönelik genel ve özel siyasetlerin güç kazanıp kazanmadığıdır. Sonuç, daha geniş toplumsal kesim ve siyasal örgütlerin bu siyasetler doğrultusunda konuşlanmasına yol açıyorsa, bu durum, başarı hanesine yazılmalıdır. Kuşkusuz bu kazanımın kalıcı hale gelmesi, oluşan siyasal mevzilenmenin örgütlü bir güce dönüştürülmesiyle olanaklıdır. İkinci gösterge de, kazanılan iktidar mevzileridir. Yeni iktidar mevzileri kazanmak, hem başarının en somut göstergesidir, hem de bütün toplumu devrime yönelik temel siyasetler doğrultusunda konuşlandırmanın en güçlü aracıdır.
Birbirini güçlendiren bu iki göstergeden, kimi zaman biri, kimi zaman diğeri öne çıkar. Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nde, bu önemli iktidar mevziini kazanmanın esas olduğu açıktır. Kalbi Türkiye için çarpan bir ortak adayın sağlayacağı destek, bu aday üstünde anlaşan partilerin sınırlarını aşarak çok daha geniş kesimleri kucaklayacaktır. Bu adayın niteliklerinin ülkemizin yakıcı gereksinimlerine karşılık gelen bileşiminin harcı, "vatansever"liktir.
Seçimin sağladığı çok önemli bir fırsat daha var
Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nin Çankaya'yı yeniden "Atatürk'ün Çankayası" haline getirmenin ötesinde, ülkemize sağladığı çok önemli bir fırsat daha vardır. O da, CHP'lisi, MHP'lisi, İP'lisi, partili partisiz, Türkiye'den yana olan bütün vatansever güçler için ortak bir mücadele zemini oluşturmasıdır. Bütün bu güçlerin birlikte yürüteceği bir Türkiye seferberliği, sadece Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nin değil, aynı zamanda ülkenin geleceğinin "altın anahtarı"dır. Bu rüzgar, ortak adayın bütün Türkiye'yi kucaklamasının yelkenlerini dolduracağı gibi, ülkeyi yeniden Atatürk Devrimi yoluna sokacak gücün yaratılmasında da bir dönüm noktası oluşturacaktır.