11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Siyasette üslup böyle olursa (TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

SİYASETTE USLUP BÖYLE OLURSA

1950 yılında yapılan seçimlerin üzerinden tam 61 yıl geçti ve Türkiye 12 Haziranda yeni bir seçime gidecek ve Türkiye’yi 4 yıl boyunca yönetecek iktidarı sandıktan çıkan oylar belirleyecek.O nedenle demokratik yaşamı seçen Türk halkının o seçimde gösterdiği anlayışa ve görev bilincine zarar vermemek zorunda olduğumuzu bir de siyasetçilerimize anlatabilseydik.
Celal Bayar- İsmet Paşa anlaşmazlığı, daha önceleri başlayan bir kültür, yaşam tarzı ve yetişme biçiminden olsa da, siyasette muhalefet de iktidar da, siyasi üsluplarına ciddi dikkat göstermişlerdir. Elbette bu edep ve nezaketli üslup; Atatürk’ün tavrından ileri geliyordu.
Yıllar sonra Celal Bayar'ın Çiftehavuzlardaki evinde konuşurken söz dolaşıp İsmet Paşaya gelince Bayar elimi tutar ve:
“- Biliyorum İsmet Paşa senin yakın dostun ama, ne yapalım ki; bunları da anlatmak durumundayım” Derken olanca nezaket içinde İsmet Paşayı çekiştirirdi. Onun Atatürk’ten söz ederken, “Ona olan saygıyı ve minnetarlığı sık sık dile getirmesi” ilgimi çekerdi. İnönü’den söz ederken ve onu çekiştirirken bile, eskilerin deyimiyle asla”siyasi mücamele” denilen o saygı ve nezaket cümlelerini hiç eksik etmezdi. Siyasi hakların iadesi konusunda İsmet Paşa’dan söz ederken:
“- Bu işi ancak Paşa çözer. O beni anlar” demeyi de ihmal etmezdi.
İsmet Paşa da Celal Bayar’dan söz edecekse, mutlaka sonuna”Beyefendi”sözünü özenle yerleştirird,
Ya Demirel?
Demirel ‘le 1991 seçimlerinden sonra Başbakan olup yanında da Erdal İnönünün olması , onun gücüne güç katmıştı: Nitekim Güneydoğuya ilk gezilerinde ikisi de ilk kez” Kürt realitesinden” bahsetmişlerdi. Demirel’in Zincirbozanlı yıllarını Güniz Sokaktaki konutun zemin katındaki konutunda konuşuyorduk.Sonradan “Demokrasinin Yaralı Yıllarını” yazacaktım. Söz İsmet Paşaya geldi. Demirel ; zaman ,zaman söz düellosu yaptıkları Paşadan söz ederken:
“-İsmet Paşa bir kurumdu. Onu anlamakta zorluk çekerdik. Şimdi anlıyorum ki; Onun söylediklerinin her biri ibret dersiymiş” demişti.
Menderes ; İsmet Paşayla en çok tartışan ve adeta “İsmet Paşa olmasa şu devleti ne kadar rahat yönetirdim” diyen insandı. Ama Onun ağzından İsmet Paşa için en kötü söz; “Bu ihtiyar Adam” olurdu. Bazen da iktidarla muhalefet arasında bahar rüzgarları eserse, İsmet Paşayla buluşurlar koluna girip, bir yerde biraz içtikten sonra Paşayı nasıl evine gülüşerek bıraktığını, Metin Toker’den dinlemişimdir. Menderes Paşanın ve basının”mezbuhane gayretler”içinde olduğunu düşünürdü de, Londra uçak kazasından sonra Paşanın kendisini nasıl Ankara garında karşılayıp “ geçmiş olsun” demesinden çok mutlu olduğu yüzünden okunurdu. 1957’den sonra Menderes kendisine”Sabık Başbakan”dedirtmemek için o hataları yapmasa, ayrılsa, ya da erken bir seçime gitse belki de tarih başka türlü yazılırdı.


ORDUYLA İKTİDAR İLİŞKİLERİ

İsmet Paşa için ordu, siyasetin içinde olmadığı zamanlar en kutsal bir kurumdu. TSK lerinin kurulması görevini Atatürk ona verdiğinden ona toz kondurmazdı. 22 Şubatta Talat Aydemir hareketi olduğunda Paşa Başbakandı ve Talat Aydemir hareketini bastırırken şöyle demişti:
“-Hepsini emekli edeceğim. O kadar. Ancak bir daha ayni marifeti yaparlarsa o zaman gerekeni yaparım” Aydemir 21 Mayıs’ta ayni marifeti denedi ve cezası ağır oldu.
Demirel bu ülkede en çok darbelere muhatap olan liderdir. 6 kez şapkasını alıp gitti,1993’de o kendisini gitmeye zorlayan, muhtıra veren ordu, Onun Çankaya’ya çıkmasını çok olumlu karşıladı. Hiç tartışmasız Çankaya ‘da 7 yıl örnek bir Cumhurbaşkanı oldu.
9 yıldır siyasette üslup değişti. Daha sertleşti ve liderler birbirlerine söylenmedik laf bırakmıyorlar. Ülkenin bunca sorunu ortada durmakta, yolsuzluk ve başını almış gitmiş, ondan söz etmiyor,halkın asıl gündemini tartışmıyorlar da kişisel düşünceleri en ağır biçimde karşılıklı kullanıyorlar.
Elbette bu üslup farkı, üslup kirliliği sistemi de etkiliyor. Bakın seçimler yaklaşmakta, halkta eski seçimlerin heyecanı var mı? Hele TSK ‘lerini kötüleyerek, askeri siyasete malzeme yapmak akıl alacak iş değil. Lütfen şu habere bakınız, şu sözleri bir siyasetçi kendi ordusu için söyler mi?

, "Sen oturduğun yerde oturacaksın. İş bitti. 4 ay gecikmeyle Cumhurbaşkanını seçtik. Hanımefendinin elini sıkmaktan kaçtılar. Şimdi aradan 3 yıl geçti. Her şey normalleşti. Artık topuk selamı verip, 'Cumhurbaşkanım' diye söze başlıyorlar. Köşe kapmaca oynamaktan vazgeçtiler"
Siyasetçinin kirlettiği ortamda daha ne bekliyordunuz ki?
İyi ki asker susuyor ve cevap yetiştirmeyi sonraya bırakıyor

kurtulaltug@aydinlikgazete.com