Siyasi tutarlılık - (TAMAMI)
SİYASİ TUTARLILIK
Demokratik siyasi hayatın vaz geçilmez unsurları olan siyasi partiler, belli ortak amaçları olan ve ortak amaç etrafında kenetlenmiş insanlardan oluşurlar.
CHP’nin şu günlerdeki en önemli sorunu, parti sözcülerinin kendilerini hiçbir ilke ile bağlı saymadan popülist yaklaşımlarla hitap ettikleri kitlenin “nabzına göre şerbet vererek” kendi parti programlarını, kuruluş felsefelerini göz ardı ederek konuşmalarıdır.
Siyasi partilerin temel amacı halkın desteğini alarak seçimlerden başarı ile çıkıp iktidara gelmektir. Bunu yaparken elbette halkın istem ve arzularına kaygısız kalamazlar. Bu toplumsal talepleri tespit edebilmek içinde halkın nabzını tutmak zorundadırlar. Ama bu halkın istem ve arzularını dile getirirken de mensubu oldukları partilerin tüzüklerinde programlarında belirtilen ilke ve prensiplerinden vaz geçmeden bunu yapmaları gerekmektedir.
Hele bu parti CHP si ise yöneticilerin çok daha dikkatli ve tutarlı olmaları gerekir
Ancak son günlerde CHP’nin sözcüleri ve hele bir de bunlar sonradan çok farklı dünya görüşünden genel başkanın kişisel tercihleri ile devşirilmiş olanlar, kendilerini partinin tüzük ve programıyla bağlı saymadıkları ve daha doğrusu bir kere bile okumak gereğini duymadıkları için, daha çok kendi dünya görüşlerine uygun popülist söylemlerde bulunuyorlar. Bunu yaparken de yeni katıldıkları CHP’ye katkı sağladıklarını zannediyorlar. Gerek bunlar ve gerekse şu andaki parti yöneticileri o güçlü CHP tabanında, Atatürk ve laiklikten hiç söz edilmemesine, üniter yapıya ihanet edercesine özerklik vurgusundan büyük rahatsızlık duyduklarını fark bile edememişlerdir.
Kamuoyu araştırmalarına baktığımız zaman siyaset kurumunu inanırlılık açısından en alt sıralarda olduğunu görürüz. Bunun sebebi ister iktidarda, ister muhalefette olsunlar siyasetçilerin ilkeli ve tutarlı davranmamalarıdır. Farklı yer ve zamanlarda söyledikleri birbiriyle çelişmektedir. Söylemlerinde “U” dönüşleri çokça görülür. Bilmedikleri konuda sadece kulaklarına söylenenlerle yani bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olarak konuşurlar, o zaman da çokça alay konusu olurlar.
Bir parti yöneticisi, sözcüsü, CHP’nin parti tüzüğünde ve programında yer almayan ve hatta Cumhuriyet’in en temel niteliği olan laiklik ilkesini zedeleyecek açıklamalarda bulunuyorsa ve bu kendi yönetim kadrolarından en ufak bir tepki görmüyorsa o parti toplum nazarında inanırlığını yitirir, alması gereken oyları da alamaz.
CHP’nin güçlü tabanı Atatürk’e, İsmet Paşa’ya ve cumhuriyetin temel değerlerine saldırıldığı zaman buna tepki vermeyen CHP’yi cezalandırır.
Azınlıkta bulunan parti inanırlılığı olmadığı ve halkta da bir iktidar umudu yaratamadığı için özellikle de kırsal kesimdeki halk iktidar partisine yönelir.
İşte o zaman CHP si başarıya ulaşmak için, AKP’nin çiftçiyi, işçiyi, emekliyi, tüccarı, sanayiciyi ezen ekonomik programına karşı tutarlı, inandırırcı ekonomik programlar açıklamak zorundadır.
Cumhuriyet Halk Partisi bir başka partinin söylemlerinin peşine takılarak politika yapmamalıdır. Sırf partiye dışarıdan devşirilen bazı kişilerin hoşuna gidecek diye “hakikatleri araştırma komisyonu kuralım”, “Türklük Anayasadan çıkartılabilinir”, “laiklik tehlikededir diyemem” gibi partinin kurucu değerleri ile çelişen söylemlerde bulunmamalıdır.Kurultay Kararı olmadan partinin tüzük ve programını değiştirmek anlamına söz ve davranışlardan kaçınmalıdırlar.
Kendi kuruluş felsefesine uygun, özgün projelerini bundan sapmadan ve popülizm yapmadan ısrarla halka anlatmalıdır. Türk halkı bir defa karşısındakinin içtenlikle kendisinden yana olduğuna inanırsa anlatılanlara sahip çıkar ve her türlü hareketi destekler.