25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sn. Cumhurbaşkanı’nın dikkate değer teklifi: ‘Kemanın yanında ud da çalsan!’

Ekrem Ataer

Ekrem Ataer

Gazete Yazarı

A+ A-

22 Şubat günü hepiniz izlemişsinizdir. Sn. Cumhurbaşkanı Denizli’de kendisini kemanıyla selamlayan Ecrin Polatlı'yı Cumhurbaşkanlığı otobüsüne alıyor ve Ecrin’in çaldığı Çanakkale Türküsü ’ne eşlik ediyor. Gergin ve kötü haberlerin içinde ne güzel bir haber... Sn. Erdoğan’ın türküye eşlik ederken çok da rahat olmadığını hissettim ve tekrar tekrar izledim.

Sn. Cumhurbaşkanı Türk Müzik sistemimizde olan koma seslerde ısrar ederken, Ecrin de aldığı eğitim üzre Batıcıl sistemin seslerinde ısrarlı. Haklı çünkü bu eğitimle yetişmiş. Sonuçta iki farklı tonalite buluşunca çakışan sesler kötü bir sonuç doğuruyor ve Sn. Erdoğan fark edip, sona doğru dinlemeyi tercih ediyor. Cumhurbaşkanı’nın çok iyi bir kulağa sahip olduğunu biliyorum yoksa öylesine ustaca ve doğru seslere basarak Kur’an okuması mümkün değil.

Sn. Cumhurbaşkanı’nın dikkate değer teklifi: ‘Kemanın yanında ud da çalsan!’ - Resim : 1

Ecrin kızımız, aslında elindeki enstrümanla bizim mûsıkîmizdeki sesleri çok rahat basabilir lâkin dedim ya aldığı eğitim bu yönde değil. Nasıl olsun ki çocuklarımızın müzik serüveni “Daha dün annemizin kollarında yaşarken” diye bildiğimiz Mozart’ın 12 Variationen çalışması ile başlar. Sonraki yıllarda 9. Senfoni’nin koral bölümü kulaklara yerleşir ve serüven devam eder. Bundan rahatsız değiliz çünkü önemli bir kulak zenginliğidir. Rahatsızlığımız bu eğitimde geleneksel seslerimizin, müzikal ses tatlarımızın eksik olmasıdır. Şimdi diyeceksiniz ki “Haksızlık etmeyin çocuklar türkü de öğrendi, Allı Turnam vs.” Doğru öğrendi öğrendi de hangi seslerle öğrendi. Yıllarca çocuk koroları dinledim, türkü bizim türkü de sesler bizim sesler değil. Kulaklar yalnızca tek yönlü duyumla eğitildi. “Süpürgesi Yoncadan” diye bir Erzincan türküsü vardır. Bu türkünün armonize edilmiş halini bir Erzincanlı dinlese ödü patlar. Yanlış anlamayın bu satırları Türkü de söyleyen, Hacı Bektaş Senfonisi dahil birçok klasik formda eserin bestecisi olan Ekrem Ataer yazıyor.

Mandolin, blok flüt ya da piyano için yazılan “Allı Turnam” türküsü lezzet vermez çünkü bu enstrumanlar o sesleri çıkaramaz, yapılarında öyle bir perde, öyle bir tuş yoktur. Sonuçta bu anlamsız ısrarla seslerin genetiği ile oynanmış, doğada var olan sesler yok sayılmıştır.

Sn. Cumhurbaşkanı’nın dikkate değer teklifi: ‘Kemanın yanında ud da çalsan!’ - Resim : 2

TOPLUMSAL GENETİĞİNİZLE OYNATMAYIN!

İşte Sn. Cumhurbaşkanı’nın kulağını haklı olarak rahatsız eden de budur. “Ne kadar zamandır çalıyorsun?” diye soruyor ve Ecrin 4 yıldır dediğinde de haklı olarak şaşkınlığını gizleyemiyor. Bu yanıt üzerine; “Milli” Eğitim Bakanlığı’na, Turizmi bilmem ama Kültür Bakanlığı’na, yerel yönetimlere, televizyonlara, Ecrin’e, ailelere bir teklif sunuyor: Kemanın yanında ud da öğrensen ne güzel olur!

Çocuklarımız piyanonun zenginliğini duyarken eksik kalan seslerini, ud, bağlama, ney, tanbur, ya da kânun ile öğrense, genç ruhlarında yeni kapılar açılsa fena mı olur? Çok mu “çağdışı” oluruz, “modernitemize” halel mi gelir? Cumhuriyet elden mi gider? Hiçbiri olmaz. Yalnızca ağacın kökleri ile ilişkisi tekrar kurulur, dallara su yürür ve bu dev ağaç tekrar yeşerir. Yüzyıllara varan kuruluk ve öykünmeci şaşkınlığından kurtulup lezzetli meyveler verir.

Keman demişken doğucul sesler aslında kemanın menşeinde ve meşrebinde var ama uzak duruluyor (!) Menşei demişken; Fransız müzik teorisyeni ve besteci Albert Lavignac, kemanın Oğuz kemençesinden alındığını, bazı kaynaklar ise Arapların rebabından geliştirildiği öne sürerler.Türklerin yaylı kopuzu, Kemençe-i Rûmisi, Batıda Viola d’amore yani aşk kemanı diye bilinen Sînekeman yol haritasının duraklarıdır!...

Sonuç: Ailelere sesleniyorum; çocuklarınızı bu seslerden mahrum etmeyiniz. Gitarı da bağlamayı da kemanı da udu da tanısınlar. Aradaki farkı ve yarattığı zenginliği mutlaka duyacaklardır. Ev ziyaretlerinde “Şekerim bizim çocuk piyano dersi alıyor” onurunu(!) “bizim kerata şimdi de kanun çalıyor” diye de zenginleştirin. Neden mi?

Sn. Cumhurbaşkanı’nın dikkate değer teklifi: ‘Kemanın yanında ud da çalsan!’ - Resim : 3

AKORTSUZ YAKALANMAYALIM!

İnsanlık artık farklı sesler duymak istiyor... Her anlamda yeni bir dünya geliyor ve ibre unutturulan, kimliklere, seslere ve coğrafyalara çevrildi. Kültürel emperyalizmin yarattığı ikincil dünyalı ve ötekiler anlayışı yerlerde sürünüyor. Yepyeni sesler yeni bir dünyayı muştuluyor sanki. Allılar, morlular, yeşiller, kızıllar, çaputlarla, bezlerle, şarkıları ve türküleri ile geliyorlar. Öyleyse o sesleri yan yana getirip geleceğe ve insanlığa köklü ve kadim olanı hatırlatma zamanıdır. Yalnızca ekonomi ile değil; unutturulmuş ve vebalı gibi tecrit edilen melodiler, danslar, ziller, davullar, ninniler ile yeni bir dünya kurulacak haberiniz olsun. Yeter ki o dünyaya akortsuz yakalanmayalım bütün derdimiz bu.

Recep Tayyip Erdoğan