27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Solcu geçinen saf çocuklar; dikkat!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

BDP, bir süre önce adını HDP yaptı.

Peki, neden?

Solcu geçinen, demokrat olduğunu söyleyen, okuryazar görünen bazı salakları avlamak için!

Çünkü BDP, “Kürt milliyetçisi” bir görünüme bürünmüştü...

Bu haliyle bizim solcu geçinen salakları bile kandıracak hali kalmamıştı...

Elinde Taraf gazetesiyle dolaşan kılıksız oğlanlar, “Neden Kürt milliyetçiliği yapayım ki?” diye sormaya başlamıştı...

Oysa bu safoşların oyları olmadan büyümeleri, geniş kitleleri peşlerine takmaları mümkün olmazdı...

***

Biliyorsunuz BDP, AKP’yle arasını bozmamak için Gezi Direnişi’ne bile mesafeli yaklaşmıştı...

Evet; Sırrı Süreyya Önder sinema sanatını (!) iyi bildiği için hep ön plandaydı. Kendisini dozerlerin önüne atar gibi yaparak rol çalıyordu.

Ama partisi arkasında değildi!

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Gezi Parkı eylemlerine mesafeli durmalarının nedeninin “müzakere süreci” olduğunu belirtmişti...

Bu tavır da partinin geniş yığınlardan kopmasına neden olmuştu...

***

BDP’liler, uyanık “çocuklar...”

Bu olumsuz gelişmeyi anında gördüler.

Kürt milliyetçiliğiyle yıpranan isimleri yerel yönetimlere çektiler; partinin adını, amblemini ve vitrinini değiştirdiler...

“Demokrasiyi” bahane ederek, Kürt asıllı olup asla Kürt milliyetçiliği yapmamış isimleri etkilediler.

Çoğunu partide kritik koltuklara oturttular.

***

Bu yeni imajın tutacağına ve seçimlerde yüzde 10 barajını aşacaklarına o kadar emin hale geldiler ki; bağımsız aday göstermekten bile vazgeçtiler.

Bu plan da düne kadar tıkır tıkır işledi...

Benim yakınımdaki bazı isimler bile HDP’nin “solcu” olduğuna, PKK’yla değil, Kürt halkıyla ilgili olduğuna o kadar inandılar ki seçimlerde oy vermekten söz eder hale geldiler...

Hele HDP’lilerin iki hafta önce Dolmabahçe’de AKP’lilerle el ele verip “silahsızlanma” anlaşması yapmaları bunları iyice etkiledi...

***

Ancak... Bu “algı yönetme” ve “imaj yenileme” operasyonu, dün dağdan gelen bir açıklamayla yerle bir oldu.

KCK’nın Kandil’deki liderlerinden Sabri Ok, çok net iki açıklama yaptı:

Bir: “PKK’nın silah bıraktığına dair açıklamalar dogmatik bir kesimin görüşleridir. AKP veya devlet ile henüz anlaşılan bir durum bulunmamaktadır.”

İki: “HDP’den milletvekili aday adayı olanlar Kandil’e geliyor. Onlara, HDP’ye gidin, bizim burada yapacağımız bir şey olamaz diyoruz.”

***

İşte; böyle, kendini solcu sanan saf çocuklar...

Gördüğünüz gibi Kürt amcalar sizi “şeker”le kandırıyor, gözlerinizi boyuyor.

HDP’nin BDP’den ve önceki partilerden hiçbir farkı yok!

Bu amcaların da amaçları kötü...

Kardeşlik, barış, özgürlük, demokrasi, eşitlik, kadın hakları vaadiyle oylarınızı alacaklar, sonra yüzünüze bile bakmayacaklar...

Yani bedeninizi kullanıp, posanızı Kandil’in ücra köşelerine bırakacaklar!

***

Size, “Sakın kendinizi kullandırmayın” demeyeceğim...

Çünkü biliyorum, bundan zevk alıyorsunuz, bu yüzden kullandıracaksınız...

Tıpkı beş yıl önce, “Yetmez ama evet” diyerek kullandırdığınız gibi...

Tek ricam, bu yazıyı kesip cüzdanınızda saklamanız...

Günü geldiğinde okuyup, okuyup ne kadar aptal olduğunuzu anlamanız için!

HUUUBER (122)

Abdullah Gül’deki, inat mı, umursamazlık mı?

Pişkinlik mi, hamlık mı?

Hiçlik mi, çokluk mu?

Varlık mı, yokluk mu?

Cesaret mi, korku mu?

Durmak mı, koşmak mı?

Bağırmak mı, susmak mı?

Ermek mi, düşmek mi?

İnmek mi, çıkmak mı?

Ölmek mi, doğmak mı?

Gitmek mi, kalmak mı?

Bu Abdullah Gül’ün yaptığı nedir dostlar?

Bir Huber uğruna... Bir Ayazağa uğruna...

Milyonlarca gönülden silinmeyi göze almaktadır!

GÜNÜN SORUSU

Cavit Okur isimli bir din bilgisi öğretmeni, izin almadan umreye gitmiş... Dönüşte sahte rapor almış... Bu raporun üzerindeki tarihleri değiştirmiş... Durum tespit edilince, evrakta sahtecilikten iki buçuk yıl hapis cezasına çarptırılmış... Kendisini, “Mahkemenin hakimi paralelci idi, savcı beni tehdit ediyordu” diye savunmuş... Şimdi de milletvekili aday adayı olmuş... Sorum size:

Partisini tahmin edebilir misiniz?

HAKİM NEDEN SUSUYOR?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Bülent Arınç’a suikast davasına yönelik takipsizlik kararı verdi ya... Gözler doğal olarak bu soruşturma gerekçe gösterilerek Genelkurmay’ın Kozmik Odası’nda yapılan aramaya çevrildi.

Şimdi bütün gazeteler bu arama sırasında Genelkurmay’ın ‘devlet sırrı’ diye nitelediği belgelerin çalındığını yazıyor...

İyi de madem Kozmik Oda araması kuşkulu; madem bu arama sırasında bazı devlet sırlarının çalındığı iddia ediliyor; o zaman bu aramayı yapan ve Kozmik Oda’ya tek başına giren Hakim Kadir Kayan neden susuyor?

Bilmeyenler için yazalım; Kadir Kayan, Fethullah Gülen’e “Anayasal Düzeni değiştirme” suçlamasıyla açılan davada beraat veren hakimler arasındaydı. Kozmik Oda aramasından sonra da

Yargıtay Üyesi oldu...

***

En ufak bir imada bulunmuyorum. Sadece gerçeklerin ortaya çıkmasını isteyen bir gazeteci olarak Hakim Kadir Kayan’ı, Kozmik Oda gerçeklerini anlatmaya davet ediyorum.

GÜNÜN İSYANI

Hükümet seçim rüşvetlerinde sınır tanımıyor: Yıllardır atanamayan 50 bin öğretmene kadro, evlenecek gençlere çeyiz yardımı ve ev almaları için para, her bebek için ortalama 400 lira... Dün de sağlıkçıların nöbet ücretlerine yüzde 50 zam! İsyanım Başbakan’a:

Bunları vermek için ille de seçime gitmeniz mi gerekiyor? Normal zamanlarda bunlar bize haram mı?