25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Son üç çeyrek ekonomik beklentileri

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-

2015 ilk çeyrek sonuçları ve 2014 büyüme oranının yüzde 2.9 gelmesi 2015’in son üç çeyreğindeki ekonomide beklentileri etkilemiş gözüküyor. Hem uluslararası mali kuruluşlar hem de Türkiye’de ki ilgililer tahminlerini revize etmiş durumdalar. 

KÜRESEL EKONOMİDE  

- Avrupa gevşek para politikası izleyecek. Avrupa Merkez Bankası’nın tahvil alım programı AB ülkelerinin büyümesine katkıda bulunacak. Bu da bizim ihracatımızı olumlu yönde etkileyecektir. 

- Petrol fiyatlarının düşük seyri devam edecek bu da Türkiye’nin ödemeler bilançosuna olumlu yansıyacak ve cari açığın azalmasını temin edecektir. 

- FED, faiz artırımına Haziran ayında başlayabilir. Ancak en geç Eylül ayında FED, faizleri artırır. FED’in faiz artırımı tüm ülke ekonomilerde olumlu ve olumsuz etkiler yaratacaktır. 

- Küresel büyüme oranları düşük kalacak. Bu da Türkiye’nin ihracatını olumsuz etkileyecek. 

- Doların güçlü seyri ve diğer ülke paralarındaki oynaklık TL üzerinde baskı yapıyor. 

- Rusya 5 yıl resesyon yaşayabilir. Bu da Türkiye’nin Rusya’ya yaptığı ihracatı ve Rus turistlerin ülkemize gelişini olumsuz etkileyecek. 

- Yemen olayı ve Ortadoğu’nun istikrarsız durumu devam edecek. 

- Yunanistan’ın durumunda düzelme beklenmiyor 

- Dünya güçleri ile nükleer programını yıllardır müzakere eden İran’ın, Lozan’da nihai anlaşma için ciddi bir mutabakata varmış olması Ortadoğu’nun geleceği için olumlu bir durum. 

MUHTEMEL DEĞİŞKENLER 

Ülkemiz şu anda en kırılgan ekonomilerden biri. Tüm küresel ekonomik gelişmeler bizi etkiliyor. Yukarıda saydığımız küresel ekonomide beklentiler direk ekonomimizi baskı altına alıyor. Bunun farkında olan hükümet paket üstüne paket açıklıyor. Tabii ki paketler sadece bir yol haritası. İçini doldurmadan ve uygulamaya geçmeden temennilerden ibaret kalıyor. Bu arada ekonomik gösterge tahminleri de revize ediliyor. 

*2015 büyümesinin yüzde 4’ü aşması beklenmiyor. Yüzde 3-3.5 aralığı tahmin ediliyor. 

*Enflasyonda düşme beklentisi var. Yüzde 6-7 arası bir enflasyon öngörülüyor. 

- Artık faiz indirimlerinin başlayacağı ve süreklilik kazanacağı dillendiriliyor. 

- Cari açığın GSYH (milli gelire) oranının yüzde 5’in altına düşeceği, bütçe açığının ise yüzde 1-1.5 olacağı tahmin ediliyor. 

- Kur tahminleri de şöyle: Sepet kur: (0.50 avro+0.50 dolar) 2.70 TL-dolar 2.67-2.70 TL 

- İnşaat sektörü oldukça durgun. Bu durgunluk devam edecek. 

- İhracatın patinaj yapması tüm sektörlerin temsilcilerin kaygıyla izlediği bir durum. Bu yılda da önemli bir ihracat hamlesi beklenmiyor. 

CİDDİ SORUNLARIMIZ VAR 

Ülkemizin ekonomisinde yapısal sorunlar çözülmedikçe, dış finansmana dayalı büyüme üstelik tüketim bazlı büyüme sona ermedikçe tüm küresel ekonomik gelişmelerden daha fazla olumsuz etkilenmemek mümkün değil. Çözüm kilogram başına 1.6 dolar olan ihracatımızı 4.5 dolara çıkarmak. Katma değeri ülkemizde bırakacak bir üretim ve sanayileşme modelini kurmak. Büyük dış borç sarmalından da ancak böyle kurtuluruz. 

Önümüzdeki sorunları uzmanlar ve ilgililer şöyle sıralıyor: 

- Enflasyondaki yapısal sorunlar. 

- İhracat pazarlarımızın azalması. 

- Doların aşırı yükselme olasılığı. 

- Tasarruf açığı. Ülkemizin ciddi tasarruf açığı var. Vatandaş tasarruf etmiyor ve edemiyor. 

- Kısa vadeli dış borçlar. 

- Siyasal riskler. Ülkede yaşanan karışıklıklar, terör olayları. Ülkenin baskıcı bir rejime doğru gitmesinin getirdiği sıkıntılar yatırım ve ticari kararları oldukça etkiler hale gelmiş durumda. 

Bütün bu değerlendirmeler 7 Haziran’ın ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Ekonomiyi bu noktalara getiren modelin yürütücülerinin yerini “katma değer yaratan üretim ve bunun için dış finansman kullanma” şeklinde özetleyebileceğimiz modeli uygulayacak siyasi partilerin almasını sağlamak gerekiyor.