25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sonsuz nöbetçinin destanı

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

2 Mart 2022 Çarşamba, bir destanın son günüydü.

Bir ömür, her gün, her saat, her an, her nefesinde destan gibi yaşadı.

Kendisi için değil, başkaları için nefes aldı, nefes verdi.

O’nun yaşamında ben sözcüğü yoktu, sen vardın, onlar vardı, siz vardınız ve özetlersek biz vardık.

BİR ADIM ÖNE ÇIKAN İLK FEDAİ

Fedainin destanıdır O’nun hayatı. Bir an’ın fedaisi değil, her an’ın fedaisiydi. Fedai sıfatı O’nun için bir söz değil, hayatın tanımıydı. Daşar Karadağ arkadaşımızın söylediği gibi, göğsü her durumda düşman mermilerine siperdi.

Ölüme gitmek görevse, tereddütsüz bir adım öne çıkan ilk fedaidir.

O’nun kitabında bir tek ölüm vardır: Davadan dönmek.

O’nun için bir tek utanç vardır: Partisiz kalmak.

Sonsuz nöbetçinin destanı - Resim : 1

YERYÜZÜNÜN YALINCAĞI

Hayatı bir insanlık destanıdır. İnsanı ölesiye sevdiği için, emeği baş tacı yaptı. İnsan emeğine duyduğu aşkla Bilimsel Sosyalizm davasına baş koydu. İnsanın üzerinde her türden sömürünün, baskının ve yabancılaşmanın kalktığı bir dünya için üryan olup yola girdi.
Zorbalığın O’ndan alabileceği hiç ama hiçbir şey yoktu. Çünkü o da Derviş Yunus gibi yeryüzünün yalıncağıydı. Kaybedebileceği yalnız vicdanı vardı, yalnız onuru vardı, yalnız Partisine bağlılığı vardı, yalnız milletine ve insanlığa sevgisi vardı. Son nefesine kadar kaybetmeden yaşadı.

GÖREVİN KAHRAMANI

Vatan Partisi’nin yüksek bilinç, örgütlü mücadele, çelik disiplin, hedefe kilitlenme, çetin mücadele, arkadaş dayanışması, insanlığa adanma destanında, O’nun adı meçhul kahramanlar anıtındadır.

Eline süpürgeyi ver süpürgecidir. Kuşağına hançeri sok, namus cengaveridir. Eline teraziyi ver, adalet dağıtıcısıdır. Ağrı dağına tırmanma görevi ver, tırmanır. Cehennemi söndür görevi ver, söndürmeden gelmez. Kırk yıl susuzlara su taşı, kırk yıl açlara ekmek götür görevi ver, kırk yıl güneşin doğuşunu saymadan kan ter içinde görevini yapar. Kırk birinci yıl, yeni göreve talip olur.

Her işin ehlidir, gözcüdür, nöbetçidir, hastabakıcıdır, Parti bekçisidir, program duvarcısıdır, disiplin öğretmenidir, hayatın öğrencisidir, yolun rehberidir, yolun eridir.

Bireysel kahraman değil, Partinin ve milletin kahramanıdır.

Reklâm panolarına yazılmak için değil, görev gerektirdiği için kahramandır.

Sonsuz nöbetçinin destanı - Resim : 2
(Bu yazı 4 Mart 2022 tarihli Aydınlık Gazetesinde yayımlanmıştır)

ADI MERMERE DEĞİL GÖNÜLLERE YAZILI

Adını mermere değil, gönüllere yazmıştır.

Herkesin sevdiğidir. Herkesin saydığıdır. Kolları her zaman sarılmak için açıktır. Yalnız Defne’nin değil bütün çocukların babasıdır, ağabeyidir, amcasıdır, dayısıdır. Herkesin kardeşidir.

Her daim ışıldayan göz O’ndadır. İnadına gülümseyen yüz O’ndadır. Yardıma koşan ayak, O’nun ayağıdır. Çocukları okşayan el, onun elidir. Muhabbetle seslenen dil, O’nun dilidir.

MUTLULUK TANIMI

Özay Gökçe, bir mutluluk tanımıdır.

Zorluklarla savaşa savaşa yaşadı. Yalıncak yaşadı, ama dünyanın en zenginlerindendi. Borsalar istediği kadar insindi çıksındı, O’nun gönlünden havalanan kartal hep yücelerde kanat çırptı.

Bencilliğe bireyciliğe dudak büktü. Küçük çıkarları küçümsedi. Küresel yozlaşmalara, çürümelere yukardan hüzünle baktı.

Dertliyle dertli oldu. Acı çekenle acı çekti. Sevenle sevgiyi paylaştı. Sevinenle sevinçlere ortak oldu. Dava için yürek çarpışlarında, O’nun yüreğinin kanat vuruşları vardı. Turna katarının önündeki turna gibi rüzgârı göğüsleyerek uçtu. Yeter ki katar menzile varsındı.

Ekmeği ve soğanı böldü. Bir eliyle verdiğini öbür eli görmedi.

Mutluluk kaynağını psikolog seanslarında, AVM vitrinlerinde, yırtık pantolon modalarında, üfürükçülerde, muskacılarda, meyhane köşelerinde, uyuşturucularda, bayağılıklarda aramadı.

Vatan, namus ve emek davası için omuz omuza çalışmaktan daha büyük bir mutluluk kaynağı var mıydı.

Arkadaş sevgisi kadar zengin duygu nerede görülmüştü.

Karşılıksız, pazarlıksız, satın alınamayan aşka gönüldeş olmak ne derin muhabbetti.

Burca dikilecek bayrağa nakış olmaktan daha güzel ne vardı.

Vatan Partili olarak onurla, cesaretle, sevgiyle, doya doya yaşadı.

Sonsuz nöbetçinin destanı - Resim : 3

DESTANIN SONU NÖBETİN BAŞI

Her destanın başı ve sonu vardır.

2 Mart Çarşamba günü Özay Gökçe, evet hayatıyla yazdığı destanda son nefesini verdi.

Ama vicdanımızdaki sonsuz nöbetçinin destanı şimdi başlıyor.

Artık Özay Gökçe, nöbetçi kulesindeki sonsuz nöbetçi mevzisindedir.

Özay Gökçe, artık dosdoğru kişiliğiyle, yıkılmaz karakteriyle, Partiye bağlılığıyla, çelik disipliniyle, görev aşkıyla, fedaî rütbesiyle, insan sevgisiyle, sonsuza kadar emek, namus ve vatan nöbetindedir.

Özay Gökçe, Vatan Partisi’nin vicdanındaki sonsuz nöbetçidir.

Vatan Partisi