Yandex
19 Şubat 2025 Çarşamba
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sorumsuzluk en büyük risktir

Güneş Batum

Güneş Batum

Site Yazarı

A+ A-

Zor, dik bir yokuş yoldayız.

Dur kalk manevralarıyla araba hakimiyetini öğreniyorum.

Bu manevraları yapmak epey mühim ve bana sorarsanız gayet iyiyim.

Fakat herhalde arabada bir sıkıntı vardı.

Çünkü kenara çekip park et demişti babam.

Bununla da kalmayıp kızmış,

sen nasıl olur arabayı çalıştırırken arka aynaya bakmazsın,

ya arabanın arkasına bir insan geldiyse,

ya araban arkaya kayarsa diyordu.

Babamın yüzündeki moralsizliği de görünce gönlünü almak istemiş,

arabanın çalıştığı belli, arkasına niye geçsinler ki deyivermiştim.

Babamın sesi daha ciddileşmiş,

benim kızım böyle bir cümle kuramaz diyerek direksiyondan beni almıştı.

Sorun arabada değil benim arkaya bakmama ihmalimdeydi.

Bozulmuştum,

çünkü bana göre ufak bir hataydı.

O gün çok gençtim.

Bugün iyi anlıyorum ki,

İnsanların dikkatsiz olabileceğini,

beklenmedik risklere karşı tedbirli olmam gerektiğini öğretmişti.

DAİMA TEDBİR

Birçok kız çocuğu babasına hayrandır, ben de biraz öyleydim.

Onun iyi bir mühendis olmasına,

okuma merakına, tarih bilgisine,

vatan sevdasına hayrandım.

Bir de nasıl oluyordu da her şeyi detaylı düşünebiliyordu?

İşte en çok da buna hayranlık duyuyordum.

Bu, iyi bir mühendis olması ya da çok okumasının yanısıra

ondaki yüksek sorumluluk duygusundan idi.

Düşünüyorum da,

bir otelim olsun isteseydim,

Milli Park olan bir dağın tepesine göz diker,

bir de kat üstüne kat çıkıp,

kaçak katlar yapabilir miydim?

Yangın söndürme sistemi kurmaz mıydım?

Ya alarmlar?

Yangın mutfaktaki ocakta çıkmış ya!

Yanmaz davlumbaz almaz mıydım?

Kaç paraydı üstelik?

Her köşe başına yangın söndürme tüpleri koymaz mıydım?

Yangın merdiveni olmayan bir binada varmış gibi yapabilir miydim?

Hayır yapamazdım.

Çünkü ben babamın kızıydım.

Geçen hafta hepimizin yüreğini karartan Bolu Kartalkaya yangını onlarca insanın canına mal olurken,

yetkililer o suçlu, yok bu suçlu diyerek,

birbirlerini terazide dengeleyip dursalar da,

hepimiz iyi biliyoruz ki,

hiçkimsenin canı yanmaz ve bu acıları yaşamazdık.

Eğer basit tedbirler alınsaydı.

Eğer önlemler ihmal edilmeseydi.

Eğer tedbirlerden taviz verilmeseydi.

Eğer sorumluluk duygusuna sahip olunsaydı,

otelin simsiyah dumanları önünde öylesine kalakalan o lüks arabalar

geldikleri umut ve neşe ile geri dönebileceklerdi.

Bolu
Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları