‘Sorun yöneticilerde!..’
16 yıl profesyonel futbol oynamış, 11 yıllık yöneticilik geçmişi olan ve 5 yıldır 1.Lig kulüplerinden Fethiyespor’un başkanlığını yürüten iş adamı İsmail Öztürk, iğneyi kendilerine, yani yöneticilere batırıyor:
“Görev idarecilere düşüyor. Ancak onların egoları o kadar yüksek ki... Eğitmenlerimiz çok gelişti, dünyayla uyumlular, sorun yöneticilerde. Bilim, antrenörü, futbolcuyu, hakemi eğitip geliştirebiliyor, ya yöneticiyi?
Sporla bilimi buluşturmak için ekonomik boyut önemlidir ama vizyon daha önemlidir. Ekonomiyi geliştirebilirsiniz, güçlendirebilirsiniz. Bizim ölçeğimizde bir futbol takımına yapacağınız bilimsel altyapı yatırımı, 1-2 futbolcunun transfer bedeli kadardır nihayetinde.
Bize gelince, kurumsallaşmanın ve uzun vadeli ekonomik planlamanın uğraşındayız. Takım başarısız olabilir, küme düşebilir ancak, ‘kulüp küme düşmemeli’! Bu arada, hükümetin sportif yatırımlarda çok âdil davranmadığını da belirteyim.
Bilimden, değişimden, değerlerimizi yitirmeden nasiplenelim; spor, yarıştan öteye gitmesin isterim.”
Pazarlama cephesinden...
Başka bir alana, pazarlama ve iletişime geçelim. Eski milli voleybolcu ve Voleybol Federasyonu başkanlarından Ahmet Gülüm’ün kurucusu olduğu Sportsnet, Türkiye’nin ilk spor odaklı pazarlama iletişimi ajansıydı. Bugün, sportif etkinlikler ve televizyon kanalıyla yelpazesi genişleyen Sportsnet Group’un Strateji Departmanı Başkanı Fırat Türkoğlu, şunları söyledi:
“Tüm dünyada belirli gelişmişlik düzeyine ulaşmış ülkeler spora ve dolayısıyla spor bilimine ülkemizdekinden farklı bir gözle bakıyorlar. Spor bu toplumlarda bir beden faaliyeti veya seyredilen karşılaşmalardan ibaret değil. Spor, bu ülkelerde bir toplumsal geliştirici ve iyileştirici olarak konumlanmış durumda... Örneğin İngiltere, Londra 2012 Olimpiyat adaylığı ve ev sahipliği sürecinde yaptığı yatırımları şu hedeflerle geliştirdi: Spora yaptığımız her 1 sterlin yatırım, sağlık harcamalarından 2 sterlin, şehir düzenleme yatırımlarında 1,5 sterlin tasarruf edilmesine yol açıyor.
Spor politikaları böylesine analitik, gelecek odaklı belirlenince insan gücü de bu politikaların ihtiyacına göre yetiştiriliyor. Kaynakların, araştırmaların, harcanan emeklerin, işgücünün doğru kullanılabilmesi için planlama şart. Ülkemizdeki temel sorun da planlama...
Türkiye’de birçok konuda olduğu gibi spor endüstrisi ve bilimi de el yordamıyla, deneye-yanıla ve bu konuya yüreğini koyan insanların yoğun çabalarıyla gelişiyor. Spor bilimi konusundaki yetişmiş kadrolar katkı sağlamak adına büyük mücadeleler veriyorlar. Spor zaten doğasında pes etmemeyi barındıran bir olgu. Ülkemizde de pek çok değerli insanın çabalarıyla sporumuz ve spor bilimimiz belirli bir düzeyi koruyor.”
Elde gezen tablet
En değerli görüşlerden birisi de, uğraş alanı gereği, bilimi sporun göbeğine yerleştiren, 13 yıldır futbol maç analizi üzerine geliştirdiği yazılımlarla kulüplere ve medyaya istatistiksel analiz hizmeti sunan, 7 yıldır çalışmaları Köln Spor Akademisi tarafından kullanılan, aynı konuda Marmara Üniversitesi’nde yüksek lisans dersi veren Bilgisayar Mühendisi Hasan Gören’den geldi:
“Sıklıkla duymuşsunuzdur, “futbol bir bilim değildir” denir. Gerçi futbolun başlı başına bir bilim olduğunu iddia eden yoktur. Ancak bilimsel çalışma yöntemleri sporun her alanına olduğu gibi futbola da kaçınılmaz olarak etki etmektedir. Ne işinde ne de düşünüşünde bilimsel yöntemlerin yakınından geçmeyenler için ise, yukarıdaki söz öncelikle bir haddini bildirme amacı taşır. Giderek daha büyük rekabete sahne olan ve küresel ölçekte endüstrileşen bir spor dalı olarak futbolda başarı için bilimsel çalışma yöntemlerinin göz ardı edilmesi ise ancak hüsrana yol açacaktır.
Diğer spor dallarında olduğu gibi futbolda da çalıştırıcılar ve sporcular iki şeyi gerçeğe en yakın şekilde bilmek ister: Kendi durumları ve rakiplerinin özellikleri. Futbol insanlarındaki bilimsel bakış, bu iki ana amaç için doğru verilerin toplanması, bu veriler arasında sağlıklı ilişkiler kurulması ve gerçeğe olabildiğince yakın sonuçlara varılması için gereklidir. Bugünün teknolojik olanakları, bilimsel çalışma biçimleri için gerekli araçları da sağlamaktadır. Ancak açıktır ki, teknoloji kullanımı doğru bilimsel bakıştan yoksun kalırsa, yararsız bir reklamın ötesine geçemeyecektir. Dolayısıyla, bilim futbolun neresinde sorusunun yanıtı, elde gezdirilen tabletten önce “çalıştırıcı ve sporcunun düşünüş biçiminde” diye verilebilir.”