21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sosyal medya vatansız mı?

Atakan Hatipoğlu

Atakan Hatipoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Önce Instagram durduruldu, ardından Roblox adlı oyuna yasak geldi, şimdilerde TikTok’un yasaklanması konuşuluyor. Bunlar doğru işlerdir.

Sözde muhalif özde cahil tipler Kuzey Kore’ye mi dönüyoruz diye soruyorlar. Oysa hayran oldukları ABD’de milli çıkarlara aykırı olduğu gerekçesiyle, dikkat buyurunuz yozlaşmış bir platform olduğu için değil, Amerikan çıkarlarına aykırılığı nedeniyle, TikTok’un yasaklanması için çağrılar yapılıyor.

Çünkü büyük devletlerin sosyal medya konusunda bu denli hassas olmalarının nedenlerinin başında yapay zekâ yarışı geliyor. Bu konu milli güvenliği olduğu kadar, küresel ekonomik ve siyasi rekabeti de yakından ilgilendiriyor. Sosyal medya kullanıcılarının yaygınlığı ile yapay zekâ araştırmaları arasında doğrudan bağlantı var. Youtube, Instagram, Facebook, TikTok, Google gibi sosyal medya mecraları bize bedava hizmet sunuyor. Buralarda zaman geçirmemiz ve verilerimizi yüklememiz için sürekli daha geniş bellek alanları hediye ediyor.

Bu tuhaflığın nedeni, yapay zekanın katlanarak gelişmesini sağlayan makine öğrenmesi ve büyük verinin (big data) ancak milyarlarca insanın makinelere gönüllü öğretmenlik yapması sayesinde mümkün olması. Bir başka deyişle, Instagram’daki her hareketiniz Amerikan yapay zekâ araştırmalarına, TikTok’taki her hareketiniz de Çin’in bu alandaki yarışına gönüllü katkı sağlamak anlamına geliyor.

Sosyal medya firmaları, kendi devletlerinin politikaları ile bütünleşmiş durumdadırlar. Bu nedenle Instagram ya da Facebook türünden Amerikan firmaları, Amerikan emperyalizmine ya da İsrail siyonizmine yönelik kınamaları sansürlüyor, Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır demeniz halinde “nefret suçu” işlediniz diyerek hesaplarınızı askıya alıyor, Haniye suikastini kınayan mesajları, -o mesajlar devlet kurumlarından ve görevlilerinden gelse bile- “uçuruyor.” Sosyal medyada düşünce özgürlüğünün sınırlarını Amerikan devletinin milli çıkarları çiziyor.

Kuruldukları ülkenin milli siyasetlerine eklemlenmek ve işbirliği yapmak zorunda olan sosyal medya mecralarının vatanı var ama onları kullanmadan yaşayamaz hale getirilmiş bağımlı insanlardan vatansızmış gibi tepki vermeleri isteniyor. Kimi “muhalif” çevreler Instagram’a giremedim diye ağlayıp sızlanan, milli gururu kendisine yakıştıramayan ama karşısındaki mecraların çatır çatır milli siyaset izlemelerini onlara hak gören bir acizlik hali yayılsın istiyorlar.

Emperyalist devletlerin düşünce özgürlüğü ve milli bilinç konusundaki ikiyüzlülüğü kimseyi şaşırtmamalı. Hep böyle olmuştur. Hatırlayalım, Dünyada küreselleşme ve açık kapı siyasetinin şampiyonluğunu yapan ABD, 2007 yılında Kaliforniya’da satılan bir liman işletmesini Çin firmasına satmayı reddetmişti. Yani küreselleşme sana, milli çıkarlarını gözetme bana demişlerdi.

İşin bir de toplumsal yozlaşma ile ilgili boyutu var şüphesiz. Bu konu son yıllarda sosyal bilim dünyasının temel tartışma konularından biri haline geldi. Örneğin Amerikalı iki psikolog, Jean M. Twenge ve W. Keith Campbell, “Narsisizm Salgını” adlı kitaplarında, Amerikan kültürünün bir dönüşüm yaşamakta olduğunu ortaya koydular (1).

Sosyal medyanın görünme, beğeni alma, onaylanma ve kendini öne çıkarma eğilimlerini merkeze koyan bir davranış kalıbı inşa etmesi sonucu, Amerikan toplumunda narsistik kişilik özellikleri gösteren bireylerin sayısında patlama yaşanıyor. Bu kültür, ABD ile sınırlı kalmayıp küresel bir salgın halinde dünyaya yayılmakta. Sonuç, bireylerin kişiliklerinde erozyon ve toplumsal ahlakta yozlaşma, kültürel ilişkilerimizde çürüme…

Aklı başında her devlet, öncelikle kendi toplumunu dışarıdan gelecek siyasi manipülasyonlardan ve ahlaki çürüme etkenlerinden koruyucu tedbirler almak zorundadır. Bu anayasal bir görevdir. Instagram’ın siyasi bir aktör gibi hareket edip ne söyleyeceğimize karışması veya Roblox’un eşcinsellik propagandası yapması türünden işlere seyirci kalınamazdı. Türk milleti kendisine saygı duyarsa, karşısındakilerin de saygı duymasını sağlar. Instagram’a yapılan uyarı karşısında ağlayıp sızlayanların dünyaya verdiği mesaj, bizim kendimize saygımız yok mesajıdır.

Öte yandan, milli sosyal medya mecralarına sahip olmamız, sadece bu kepazeliklerle uğraşıp durmaktan kurtulmaya değil, kendi yapay zekâ araştırmalarımızın veri tabanını yaratmaya da hizmet edeceği için, ertelenemez bir devlet politikası olarak ele alınmalıdır.

• Jean M. Twenge, W. Keith Campbell, Asrın Vebası Narsisizm İlleti,, Kaknüs Yay., İst., 2015

Sosyal medya TikTok Instagram Facebook ABD