24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sosyal medya ve mafyokrasinin yeni kültürü

Atakan Hatipoğlu

Atakan Hatipoğlu

Gazete Yazarı

A+ A-

Türkiye sosyal medyanın hakaret etme ve yalan söyleme özgürlüğünü tartışmaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sosyal medyaya ilişkin yasal bir düzenleme yapılması çağrısı, aynı zamanda Netflix türü yayın platformlarının kültürel içeriklerine de dikkat çekiyordu.

Sosyal medya ve dijital yayın platformlarının kullanıcılarının siyasi tercihleri bir tarafa bırakılacak olursa, kendi yapısal özelliklerinden kaynaklanan ideolojik bir yönleri daha var. Bir haberi veya olguyu biçimlendirerek iletme tarzı, ideolojik bir boyut oluşturuyor. Sosyal medya haberleri, sörf yaptığı, ekranındaki bilgileri hızlıca aşağıya kaydırıp geçtiği ve bir süre sonra hız eşiği yükseldiği için hiçbir sitede uzun uzadıya beklemeyen okuyucunun ilgisini çekmek zorunda. Bu da her tür haber ve bilginin abartılmasına, şaşkınlık uyandırıcı hale getirilmesine, görmeden geçmemeniz gerektiği duygusu uyandıracak bir biçimde sunulmasına bağlı. Yani sosyal medya, ister gazetecilik amacıyla ister bireysel kullanım tarzı itibariyle olsun, yapısal olarak yalan üretmek, gerçeklikle kavga etmek zorunda. Son tahlilde maddi gerçeğe sadakat ve bilime bağlılık da ideolojik bir bağlama oturur. Sosyal medya, bugünkü organizasyon yapısı ile ideolojik bir sistemin bütünleyicisidir.

Meselenin bir de dijital yayın platformları boyutu var. Teori dergisi Temmuz sayısını Netflix ve benzeri dijital yayın mecralarından topluma boca edilen dünya görüşü, değer yargısı sistemi ve nihayetinde ideolojik arka planın çözümlemesi yapılıyor.

Her iki mecranın da nasıl bir ideolojik sistemin mantığı ile bağlantılı olduğunu doğru kavramak gerekiyor. Bazıları sadece yüzeydeki görüntülere baktığı için, sosyal medya ve Netflix’te sergilenen çürüme manzaralarının faturasını internet ve medyaya çıkarma eğiliminde. Oysa teknoloji kendi başına olumlu ya da olumsuz bir değişken değil. Ne tür toplumsal ilişkiler sisteminin içinde kullanılıyorsa, o ilişkilerle bağlantılı bir işleve sahip oluyor. Atomun parçalanması sayesinde erişilen imkânlar, insanlığın ortak yararına da kullanılabilir atom bombası yapmak için de. Hangi ideolojik varsayımlar üzerine kurulu bir siyasal sistemde yaşadığınıza bağlı olarak, ulaştığınız teknolojinin kullanım alanları da değişebilir. Mesele teknolojiden değil, teknolojik imkanların üretimden kopmuş bir rantiye kapitalizminin ideolojik tamamlayıcısı olarak örgütlenmesinden kaynaklanıyor.

1970’lerin sonunda başlayan sosyal refah devletinin tasfiye süreci, ekonomide reel üretimden kopuşu getirdi. Paradan para kazanma üzerinden yürüyen kumarhane kapitalizmi kısa bir süre içinde kendi mantığına uygun toplumsal, siyasal ve kültürel ilişkileri biçimlendirdi. Doğu Perinçek tarafından “mafyokrasi” olarak adlandırılan bu yeni sistem, emperyalist sistemin radikalleşmiş mantığına işaret ediyor. Artık sadece ekonomide üretim dışı gelirler sistemin merkezine yerleşmekle kalmıyor, toplumsal ilişkilerde, siyasal işleyişte ve kültürel değerlerde de, hayatın yeniden üretiminden, sevgiden, dayanışmadan, vefadan, arkadaşlıktan vb. kopan yeni tipte toplumsal ilişkiler özendiriliyor. Bu süreç toplumun her kesimini etkilemekle birlikte, gençlik daha yoğun etkileniyor.

Toplumun son on yıllardaki rol modellerine, özenilen mesleklerin, karakterlerin kimler olduğuna bakıldığında ve diğer sosyolojik göstergeler dikkate alındığında rantiye ekonomisi temelinde biçimlenen yeni insan tipinin özellikleri görülebiliyor. Mafyalaşmış batı emperyalist sistemi, internet teknolojisini kendi ideolojik değer sisteminin mantığına uygun olarak kullanıyor. Oyun oynayan, eğlenen, insanlığın ve kendi toplumunun meseleleri ile ilgilenmeyen kendi içine dönük, narsist, konformist, ve hedonist yeni bir insan inşa edilmeye çalışılıyor. Sosyolog Jean M. Twenge’in “ben nesli” (me generation) adını verdiği, ben-merkezli bir gençliğin yaratılması için internetin bütün imkânları seferber durumda. Yeni insana yeni bir ahlaki değer yargısı sistemi gerekiyor. Sahte hesapların arkasına sığınıp başkalarına hakaret edebileceğini düşünen, dolayısıyla ikiyüzlülüğü, yalan söylemeyi veya kendisine yalan söylenmesini önemsemeyen, arkadaşlıklara bakışı “ekle-çıkar” butonlarıyla biçimlenen tüketicilik üzerine biçimlenmiş yeni bir ahlaki değer sistemi pompalanıyor.

Bu nedenle dijital yayın platformlarından, TV’lerden ve sosyal medyadan toplumun üzerine boca edilen ideolojik ve kültürel değer sistemi ile mücadele, emperyalizme karşı tam bağımsızlık mücadelesinin kültürel ayağını oluşturan mütemmim cüzdür.