11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sosyalist Enternasyonal ve CHP (1) -(TAMAMI)

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

A+ A-

Sosyal demokrasi; aydınlanmanın, temsili demokrasinin, işçi haklarının, temel özgürlüklerin, sosyal devletin, karma ekonominin, laikliğin, adil ticaretin ve çevre korumacılığının savunmasını öngören bir düşünce sistemidir. İkinci Enternasyonal’in ürünü olan ve ondan ayrılanlar sosyal demokrasinin gergefini işlemişler ve bu düşünceyi tüm dünyaya yaymak için örgütlenmeleri gerektiğine inanmışlardır. Sosyal demokrasi özgürlük, eşitlik, adalet ve dayanışma temellerine oturan bir siyasal düşünce türüdür. Sosyal demokrasi olgusu 19. yüzyılın ikinci yarısından beri emekçi sınıfların yürüttüğü sosyal ve siyasal mücadeleler ile egemen sınıfların verdikleri ödünler sonunda varılan uzlaşmanın ürünüdür. Sosyal demokrasi anlayışının devlete sosyal ödevler yükleyip ekonomik yaşama toplum yararına müdahale olanakları sağlaması sınıflararası farklılık ve gerginlikleri yumuşatıcı bir rol oynamış ve hem kapitalizmin hem de radikal devrimci akımların olumsuz yönlerini iyileştirmeyi amaçlamıştır.

Marksizmden kopan sosyal demokratlar 1929 ekonomik krizinden sonra Keynesçilik ve planlı kalkınma kuramlarının etkisinde kalmıştır. Zaman içinde üretim araçlarının mülkiyetinin kamuda olması yerine üretimin devlet tarafından toplum adına denetlenmesi düşüncesini öne çıkarmışlardır.

1980 sonrasında sosyal demokratlar “Üçüncü Yol” olarak tanımlanan yeni bir düşünceyi uygulamaya koymuş ve sosyal demokratların klasik duruşunu değişmiştir. Artık sosyal demokratlar devletin sahip olduğu bazı endüstrilerin ve hizmetlerin özelleştirilmesinden ve pazar ekonomisi üzerindeki baskıların azaltılmasından yanadır. Sosyal demokratların “modernleşmesi” sosyal demokrasinin çağdaş dünyanın gerçeklerine uyarlanması olarak yorumlanmıştır.

Sosyal demokrasi ve CHP

Türkiye’de sosyal demokrasi CHP’nin “ortanın solu” söylemi ile siyasetin gündemine oturmuş ve Ecevit’in sağladığı açılımla, “ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen” ve “toprak işleyenin, su kullananın” gibi sloganların katkısıyla CHP’ye ve siyasete ivme kazandırmıştır. Ecevit partinin çatısı altına işçileri, tarım emekçilerini toplayarak, parti programında bu kesimler ile ilgili hedefler koyarak partinin büyümesini ve siyasetin renklenmesini sağlamıştır. CHP’nin sola açılımı ve sosyal demokrasinin önü 12 Eylül hareketi ile kesilmiş, CHP kapatılmış ve siyaset solda düşünce üretme gücünü baskıcı bir rejimle yitirmiştir. CHP’nin yeniden açılması ile sosyal demokrasinin yeniden filizleneceği umutları yeşermiş ama CHP kadroları bir türlü sol kesimin beklentilerine yanıt verememiştir.

CHP suçlanıyor

CHP bir süredir Avrupa’nın sosyal demokrat partileri tarafından, “sosyal demokrat ideolojiden sapmış bir parti” olarak suçlanmaktadır. Bu suçlamayı ilk başlatan da, bir zamanlar CHP’nin uluslararası alanda en büyük dostu olan İsveç Sosyal Demokrat Partisi’dir. Geçmişte bu suçlamayı, başta Alman ve Fransız sosyal demokrat partileri olmak üzere, diğer Sosyalist Enternasyonal üyesi partiler de paylaşmaya başlanmıştır. CHP sosyal demokrat ilkelere sırtını dönerek “militarist” ve “milliyetçi” olmakla suçlanmaktadır. İsveçliler “CHP ile aynı çatı altında olmaktan utanç duyduklarını” açıkça beyan etmişlerdir.