26 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Söv geç ya!’

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP’den milletvekili adayı olan damadı Berat Albayrak, AKP üyeleriyle ve seçmenleriyle bir araya gelerek oy istemeye başlamış... 

Geçenlerde Ümraniye’de bir toplantıya katılmış. Yanında da ilçenin AKP’li Belediye Başkanı Hasan Can varmış... 

İşte; bu toplantıda çekilen bir görüntü kaydını izledim. 

Yaşlı bir vatandaş oturduğu yerden kürsüdeki Berat Albayrak’a isyan ediyor: 

“Partimizi hırsızlıklar yüzünden savunamıyoruz. Hırsızlık yapanlar halktan özür dilemeli... Seçimleri kaybedersek bunda dört bakanın vebali var... Bunlar çıkıp halktan özür dilemeli.” 

Sonra da ayağa kalkıp cebindeki parti kimliğini gösteriyor ve “2003’ten beri AK Partiliyim. Ama artık kimseden oy isteyecek halimiz kalmadı. ‘Hırsızsınız’ diye suçluyorlar” diyor. 

*** 

Berat Albayrak, siniri alınmış kırk yıllık politikacılar gibi önce bu vatandaşı dinliyor, sonra da tam salonu terk edecekken yerine oturtuyor... 

Ardından tane tane anlatmaya başlıyor. 

İmam-ı Azam’dan başlıyor, ayetlerden çıkıyor... 

İddiaların ‘iftira’ olduğunu, kimsenin söylenenlere aldırmaması gerektiğini söylüyor. 

Ancak öfkeli vatandaş bir türlü ikna olmuyor ve oturduğu yerden yeniden söylenmeye başlıyor... 

Tam bu sırada gür bir erkek sesi patlıyor salonda: 

“Ne takıyorsun kafana? Söv geç ya, söv geç ya!” 

*** 

İşte; Erdoğan’ın da AKP’nin de bugün yaptığı tam da bu: 

Sövüp geçmek... 

Birisi hırsızlıklardan mı söz etti? 

“Söv geç ya, söv geç ya!” 

“Ayakkabı kutusu” mu dedi? 

“Söv geç ya, söv geç ya!” 

17-25 Aralık’ı ya da para sayma makinelerini, “sıfırlama” konuşmalarını mı hatırlattı? 

“Söv geç ya, söv geç ya!” 

*** 

Bu satırları okuyan bazı iyi niyetli okurlar, AKP toplantılarında artık bu tür tepkilerin oluşmaya başlamasını bile “iyi bir gelişme” olarak nitelelendirebilir. 

Ancak ne yazık ki hâlâ, “ Söv geç ya” diyenler AKP’de büyük çoğunluğu oluşturuyor. 

*** 

Siz, siz olun; asla sövüp geçmeyin... 

Hırsızları ve çaldıklarını asla unutmayın, unutturmayın! 

ALASYA! 

Zeki Alasya’yı kaybettik... 

Tiyatroculuğu, sanatçılığı, oyunculuğu, yönetmenliği hakkında laf etmek bana düşmez... 

Ben sadece yurseverliğinden, Atatürkçülüğünden... 

Yani; cumhuriyetçiliğinden, halkçılığından, milliyetçiliğinden, laikliğinden, devletçiliğinden ve devrimciliğinden söz edebilirim. 

Ve elbette hukuka, demokrasiye olan inancından, özgürlüklere düşkünlüğünden... 

İşte; bu yüzden bazı kendini bilmezler dünden itibaren havlamaya başladılar arkasından! 

Tıpkı Türkan Saylan’a yaptıkları gibi onu da “dinsiz, kafir” ilan etmeye kalkıştılar... 

İyi tanıyın bu yaratıkları: 

Onların kini ne dün Türkan Saylan’aydı; ne de bugün Zeki Alasya’ya... 

Kinleri, yukarıda saydığım ilkelere ve elbette Mustafa Kemal Atatürk’e... 

*** 

Huzur içinde uyu Zeki Ağabey... 

İlkelerin ilkemiz, bayrağın bayrağımız, yolun yolumuzdur! 

GÜNÜN SORUSU 

AKP’nin trollerini biliyorsunuz... Bu internet cengaverlerinin iki görevi var: AKP propagandası yapmak ve bu partiyi eleştirenlere hakaret etmek... Sırf bu yüzden maaş alıyorlar, resmi sayıları şimdilik 200 kişi... Dün Maslak’taki yeni modern ofislerine kavuşmuşlar... Ofisin açılışını da AKP Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay yapmış... Sorum ortaya: 

Milletin anasına sövmek ne zamandan beri ‘iş’ oldu? 

YA O DA SORARSA? (156+15) 

Recep Tayyip Erdoğan ile bir zamanlar “kardeşim” dediği Abdullah Gül arasındaki köprüler tek tek atılıyor. 

Bu, Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk kardeş kavgası değil... 

Kime “kardeşim” dediyse, günün birinde mutlaka onun düşmanı oldu. 

İlle de örnek isterseniz; Abdüllatif Şener, Erkan Mumcu, Dengir Mir Mehmet Fırat... Ve elbette Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad! 

Gül ile Erdoğan arasındaki ilişki de artık kopuş sürecine girdi ve bana göre bu saatten sonra “düzelmez...” 

Peki; kimin aleyhine olur bu kopuşma? 

Erdoğan hâlâ görevde olduğu için elbette Abdullah Gül’ün... 

Nasıl birkaç yıl önce Erivan’a gitmesine övgüler düzerken, bugün eleştiriyorsa bir bakarsınız, “Huber’deki masrafları neden ödemedin? Ödediysen belgeler nerede? Kanlıca’daki 20 milyon liralık evin kendine ait olduğunu söylüyorsun, bu parayı nereden kazandın?” diye sormaya bile başlar... 

İyisi mi Abdullah Bey, bu sorulara bir an önce yanıt vermeli ve Erdoğan’ın elinden olası bir “malzemeyi” almalı... 

GÜNÜN İSYANI 

Önce Vatan Partisi Aydın Milletvekili Hasan Atilla Uğur, dün de Antalya’da CHP için seçim çalışması yapan kadınlar saldırıya uğradı. İsyanım saldırganlara: 

Nihayet sonunuzun gelmeye başladığını anladınız da... Paniğiniz ondan mı?