03 Ekim 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Soykırım, Devrimci Arap Müziğini tetikledi…

Ekrem Ataer

Ekrem Ataer

Gazete Yazarı

A+ A-

Arap müziği denilince biraz küçümseyerek, hatta hafiften alaya alarak burun kıvırmak neredeyse modern, çağdaş, gelişmiş olmanın tabii refleksidir. Hayli zamandır yüzünü Batıya dönerek, çağdaşlaşma yolunda koşar adımlarla ilerlerken Arap'ın dümbeleği, zili, kemanıyla ne işimiz olabilirdi ki? Bu tek sesli, ilkel müzikal çizgi ve ağlak melodiler ''çağdaş'' yol haritamızın dışındadır artık. Yakışmaz bize.

Halbuki bayılırız Arap müziğine ama bir türlü de ikrar edemez, kendimize bile fısıldarız bu gerçeği.

Üzerimize yapışacak diye korkarız. Evropa'dır artık pusulamız. ''Haa! bi şartla teknoloji alcez kültürünü almeycez!'' Seçmece yani…

Türkülerimize bile girmiştir bu hastalıklı, kimliksiz tavır. Edebiyatımızda, güzel koku; ''mis, misk, amber'' gibi kelimelerle ifade edilirken ''Avrupa'' diye türkülere kadar sızmıştır.

Nasıl mı?

Denizli Tavas Türküsünde olduğu gibi:

Yağar yağmur kirsesine,
Avrupa dökmüş, ensesine
Ben bilirim yar sesine
Koklanacak, yar olaydın… (Avrupa: kolonya.)

Toplumların kültürel evrimlerine her türlü müdahale ''cicim aylarını'' yaşar ve yüzyıllar içinde de yenilir gider. Gider gitmesine de çoğu şeyi de alır götürür. Yeni kültür, yeni insanı yaratmakla mümkündür, dayatmakla değil!

Emperyalizm süreç içinde ''Biz ve Ötekiler''i ayrıştırmaya girişirken, asıl kültür tabanda antikorunu üretir ve kendi yatağında akıp gider.

Soykırım, Devrimci Arap Müziğini tetikledi… - Resim : 1

Orta Doğu ve Arap alerjisi Oryantalist Bir Hastalıktır.

Evet… Tarihin hastalıklı ve ayırımcı bakışıdır oryantalizm. Dürüst olalım ve yüzyıllardır bilip de ikrar edemediğimizi söyleyelim artık: Oryantalizmin Doğu diye tarif ettiği; öncelikle Türk-Arap ve İslâm dünyası, kendini konumlandırdığı nokta ise temelinde Emperyalist Batı ve kilisedir. Çünkü sömürü çarkını çevirmenin yegâne gücü, hedefe koyduğu coğrafyaları tüm değerleri ile ağır ağır yok etmek ve köleleştirmektir. Kısacası Köleci Emperyalizm, misyoner ruhbâniyetle ruh ikizidir. Edward Said'in ruhu dinlensin..

Soykırım, Devrimci Arap Müziğini tetikledi… - Resim : 2

Arap Kadınları Yıllardır Emperyalizme Şarkıları ile Direniyorlar…

Ne garip bileşenler değil mi? Orta Doğu, Arap, Müslüman, Kadın, Devrim, Hristiyan, direniş... Yan yana gelemeyecek tanımlamalar gibi… Direnişin bir ucunda Hristiyan kadınların olması şaşırtmasın. Bu durum milli aidiyetin, inanç birliğinin de önünde olması gerçeğidir. Emperyalist Batı'nın, Oryantalizm maskesi ile tanımladığı; Doğu ve Kadın tarifleri artık çökmüştür. Tıpkı Kurtuluş Savaşımızda ''Cahil'' köy kadınlarından çıkan kahraman kadınlarla çöktüğü gibi. Yine öyle bir süreçteyiz.

Emperyalist Batı'nın kadına feodalizm eliyle giydirmeye çalıştığı ve büyük ölçüde de başarılı olduğu deli gömleği yırtıldı. 1001 Gece Masalları 'nın kadınları sahneden kaçtı. Artık insanlık 1002. Sabaha yeni bir ışıkla uyanmanın heyecanında. İnanıyorum ki, soykırım süreci mazlum milletlere acı ama titreyen dizlerine de güç verecektir.

Soykırım, Devrimci Arap Müziğini tetikledi… - Resim : 3

Duyun artık; Orta Doğu ve Arap kadınları yüzyıla yakındır Emperyalist Batı perdelese de şarkılarıyla ve onurlu duruşlarıyla seslerini yükseltmeye devam ediyor.

Ümmü Gülsüm Gerçeği…

1948 I. Arap-İsrail savaşı sonrasında okuduğu şarkıları ile direnişi körükleyen Ümmü Gülsüm nasıl unutulur? Süveyş krizi sırasında sanatçının, "Walla Zaman Ya Selahy" şarkısının, Enver Sedat tarafından kaldırılana kadar milli marş ilan edilmesi dikkate değerdir. 6 gün savaşı sonrası ülkesi için verdiği konserler ve diplomatik elçi gibi davranarak ülke liderleri ile görüşmesi, Orta Doğu kadını ve sanat ilişkisi adına unutulmamalıdır.

Feyrûz Efsânesi…

Mardinli baba ile Lübnanlı Süryani bir annenin kızı Feyrûz'u anmadan geçmek olmaz. Yıllarca devam eden iç savaşta, yurtdışında yaşamak için Lübnan'ı asla terk etmeyen ve ülkesinde mücadele veren Feyrûz.

Cezayir Başkanı Boumedienne huzurunda özel konsere çıkmaması nedeniyle altı ay boyunca şarkıları yasaklanan Feyrûz. Açıklamasında; her ülke ve bölgede halklara şarkı söyleyeceğini ancak asla bir birey için şarkı söylemeyeceğini belirten Feyrûz… Şöyle bir gözden geçirelim ''modern'' dünyanın kaç kadın sanatçısı bu tavrı sergileyebilir.

Julia Boutros…

Boutros Lübnan Direniş Şarkılarıyla Arap Kadın Direnişinin son halkalarından biridir. Lübnanlı bir baba ve Filistinli bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Soykırım, Devrimci Arap Müziğini tetikledi… - Resim : 4

11 Ekim 2006'da "Ahibaii" (Sevdiklerim) single'ını duyurdu. Şarkı sözleri, Hasan Nasrallah'ın 2006'da Lübnan ile İsrail arasındaki Yaz Savaşı sırasında Güney Lübnan'daki savaşçılara gönderdiği bir mektuba dayanıyor. Şair Hassan Matara orijinal metni uyarladı. Julia'nın kardeşi Ziad tarafından bestelendi.

Şarkının satışından elde edilen gelir, Hizbullah savaşçılarının ailelerine ve İsrail-Lübnan ihtilafı sırasında ölen tüm Lübnanlılara yardım olarak gitti. Satışlar sonunda Lübnanlı sivillerin, askerlerin, güvenlik güçlerinin ve İsrail-Lübnan çatışmasında öldürülen Hizbullah askerlerinin ailelerine üç milyon dolar kazandırdı. Bu rakkam ekonomik hedefin üç katıydı. Naher el-Bared operasyonunda öldürülen Lübnanlı askerlerin ailelerine de paranın bir kısmı verildi.

Unutmayalım ve unutturmayalım; Emperyalist Batı'nın çöküşünde bu kahraman Arap kadınlarının nefesi var, sesi var, emeği var… Oryantalizmin dayattığı harem odalarında eğleşen cilveli kadın değil, gerçek olan bu kadınlardır… Julia'lardır, Kara Fatmalar'dır, Hâlide'lerdir, Feyrûz'lardır, Gülsüm'lerdir… Kimi Arap, kimi Türk, kimi Fars… Onlar ışığın yükseldiği coğrafyaların kadınlarıdır…

Kadın Avrupa emperyalizm Batı Müzik