19 Kasım 2024 Salı
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Söz Millet olarak yarın oyumuzla hepimizde

Hakkı Keskin

Hakkı Keskin

Eski Yazar

A+ A-
Yarın Türkiye Cumhuriyeti için tarihi bir gün olacaktır. Mutlaka vermemiz gereken oylarımızla, Türkiye'nin nasıl bir geleceği olacağına karar vereceğiz. Bu oylamada Türk Milleti, kendi iradesine, elinde bulunan karar yetkisine sahip mi çıkacak, yoksa bu iradesini ve Türkiye'ye ilişkin tüm karar yetkilerini tek kişiye mi teslim edecek. Özetle yarın bunu oylayacağız.
Bu oylama, evet diyenlerin iddia ettiği gibi, bir seçim süresi için verilen karar değildir. Bu referandumla öngörülen rejim değişikliği, gelecek nesiller içinde doğrudan bağlayıcı olacaktır. Bir kişinin tüm kararları vermesini öngören rejim değişikliği, bu kişinin eline verilen kontrolsüz ve denetimsiz yetkiler ve parti başkanı olarak da milletvekilleri üzerindeki karar yetkisi nedeniyle, uzun bir sürede değişemeyecektir.
Cumhurbaşkanı başdanışmanı Karatepe'nin "Uygularız 3-5 sene, baktık olmuyor, Meclis kararı değiştirir“ açıklaması, seçmeni bilerek aldatmayı amaçlamaktadır. Bu sistemi savunanlar seçmeni baştan beri, bu tür söylemlerle aldatmayı istemektedirler. Çünkü partili olan Cumhurbaşkanına verilen sınırsız yetkiler, canla başla savunulan bu sistemin değişmesine asla olanak vermeyecektir.
Yalan yanlış ve uydurma söylemlerle, yüzlerce yurtsevere karşı Ergenekon ve Balyoz davaları yürütülmedi mi? Ülkede terörün biteceği söylemleriyle PKK ile çözüm süreci görüşmeleri yapılmadı mı? Övgülerle savunulan Gülen hareketinin tüm devlet kurumlarında etkin olmasına, 2010 referandumuyla da yargıyı ele geçirmesine ve 2016 darbe girişiminde bulunmasına neden olunmadı mı? Tamamen asılsız ve yanlış söylemlerle komşu ülkemiz Suriye'ye karşı başlatılan savaşla, Türkiye'nin içinden çıkamayacağı bir bataklığa sürülmesine neden olunmadı mı?
Bu örneklerle de kanıtlandığı gibi, bugünde yine gerçek dışı ve seçmeni aldatmayı amaçlayan söylemlerin hiç bir inandırıcılığı yoktur. Seçmenler yakın geçmişteki benzer aldatıcı söylemlerden çıkaracağı dersle, bu tür görüşlere artık asla inanmamalıdır.

TÜRK HALKI YARIN DÜNYA'YA SAYGINLIĞINI KANITLAYACAKTIR

Birçok ülkede, özellikle de demokrasi, hukuk devleti, basın ve fikir özgürlüğünden yana olan Batı Avrupa ülkelerinde kamuoyu, Türkiye'deki referandumu çok yakından izlemektedir.
Referandumda HAYIR'ı savunanlara yapılan engellemeleri ve hatta zamam zaman baskıcı uygulamaları yaşayarak görüyoruz. Dünya'daki seçimlere gözlemci olarak katılan "Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı" (AGİT/ OSCE)'nın Türkiye!deki Referandum sürecini yakından izleyen gözlemci yetkilisinin yaptığı açıklamada, bu baskılardan ve eşit olmayan koşullarda yapılan seçim çalışmalarından söz etmektedir.
Türk Milleti eşit olamayan bu seçim koşullarına karşın, kendi milli iradesine sahip çıkarak, demokrasiden yana ve tek kişiye dayalı otoriter bir rejime karşı karar vermesi, Türk halkına duyulan saygı ve sempatiyi çok büyük ölçüde olumlu etkileyecektir.

TOPLUMSAL HUZUR, BARIŞ VE UZLAŞMA İÇİN HAYIR DİYECEĞİZ DEMELİYİZ
Türkiye'de halk son on yılda, olabildiğince ayrıştırıldı ve kutuplaştırıldı. Toplum benden olan olmayan diye adeta ikiye bölündü. Tırmanan gergin ortam, kişisel davranışlara yansımakta, kadına şiddetin ve sokakta bile kaba kuvvetin artmasına yol açmaktadır.
Bu aşamada Türkiye'nin en büyük gereksinimi, bu ayrışmanın ve aşırı toplumsal gerginliğin ivedi olarak giderilmesidir. Bunun reçetesi, toplumsal huzuru, barışı, toplumsal uzlaşmayı ve farklı görüş ve düşüncelere karşı hoşgörüyü yeniden oluşturacak politikalara dönülmesidir.
Oylamadan HAYIR çıkması hiç kuşkusuz, toplumu rahatlatacak, halkın yarısında duyulan büyük endişe ve kuşkuların, ayrışmanın ve kutuplaşmanın hızla azalmasını sağlayacaktır. Uzlaşma kültürünün yeniden Türkiye'nin gündemine gelmesine olanak verecektir. İnanıyorum ki böyle bir sonuç, EVET oyu verenleri de büyük ölçüde rahatlatacaktır. Onlarında akrabası, arkadaşı ve komşularıyla yeniden ön yargısız ve sürtüşmesiz ilişkilerine katkı sağlayacaktır.
Türkiye'de halk huzur istiyor. Bunun için toplumda asgari müştereklerde uzlaşmaya, karşılıklı anlayışa gereksinim vardır. Toplumsal huzurun sağlandığı siyasi ortamda ancak, Türkiye'nin ivedi çözüm bekleyen sorunları giderilebilir. Türkiye artan ekonomik krizle ve sonu alınamayan terörle karşı karşıyadır. Tüm komşu ülkelerle bozulan ve Batı Avrupa ülkeleriyle gergin bir konuma gelen ilişkilerinin yeniden düzelmesi de, ancak böyle bir siyasi ortamda olasıdır.
İşte bu nedenle Türkiye`de toplumsal huzur ve barış için; ertelenemez hale gelmiş olan sorunların çözümü için, demokrasi ve hukuk devletine sahip çıkmamız için, dış politikamızın yeniden "Yurrta Barış Dünya`da Barış" çizgisine gelmesi için, Türkiye'nin ve Türk halkının uygar Dünyada yeniden saygın yerini alabilmesi için hep birlikte, komşularımız ve arkadaşlarımızla HAYIR OYUMUZU kullanmalıyız. Bu oyumuzun Türkiye için kalıcı hayırlara yol açacağına inanıyorum!
Önay Alpago'nun çok doğru tespitiyle, 16 Nisanda seçmenler tarihe ya pişman ya da kahraman olarak geçeceklerdir.