23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sözcükleri yasaklamak

Kemal Ateş

Kemal Ateş

Gazete Yazarı

A+ A-

Bir dilin tüm sözvarlığının derlendiği kitaplardır sözlükler. Dar bir alanda da kullanılsalar, bütün sözcükler sözlüklerde yer bulur. Sözcüklerin iyi anlamlı olanları da vardır, kötü anlamlı olanları da. Kabadır bazıları, argodur, küfürdür. Ağzınıza almaya utandıklarınız çoktur, ama sözlük yazarı hepsini sözlüğüne alır, iyi kötü demeden, ayırmadan, ayrıseçi göstermeden... İşin doğrusu budur. Sözlükçülükte ayıp yoktur, doğru anlamlandırmaktır esas olan. Sözlüklerde yer bulmuş hiçbir sözcük bizim terbiyemizi bozmaz. Kimseye elimizde sözlükle sövmeyiz, sözlüklerden esinlenerek birine hakaret etmeyiz. Sözlük yazarının bir görevi de sözcüklerin nüfus kaydını çıkarmaktır. Sözlük yazarı hiçbir sözcüğe ya da sözcüklerin hiçbir anlamına gözünü kulağını kapayamaz. Ayrıca sözlükler, sözcüklerin yalnız nerede kullanılacağını değil, nerede kullanılmayacağını da öğretir.
Sözlük yazarından bizim beklediğimiz şunu ya da bunu aşağılayan sözcükleri görmezden gelmek değil, bu sözcükleri doğru anlamlandırmaktır. Örneğin, “flört” sözcüğünü ahlaksızlık gibi açıklayan sözlükler gördük, yapılmaması gereken budur.
Gazetelerden okuduğumuza göre mahkeme kararıyla “müsait, yollu” gibi sözcükler sözlüklerden çıkarılacakmış. Bu sözcüklerin argo saydığımız anlamlarını istemiyor mahkeme. İyi de halk böyle kullanıyorsa, halkın dilinde varsa bunlar, sözlük yazarının suçu ne? Gerekçesinde şöyle diyor yargıçlarımız: “Dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer vermemesi ve de toplumsal cinsiyetçilik bağlamında kadını zorunlu rollere iten, onu aşağılayan ve ikincil gösteren ifadeleri içeren her türlü kelime yapısını kullanmaması gerektiği açıktır.”
Kadınlarımız böyle mi, bu anlayışla mı, sözlüklerden sözcük kazıyarak mı kurtarılacak?
Sayın yargıçlarımız sözlüğün ne olduğunu bilmedikleri gibi, dil dediğimiz dizgeyi de pek anlamamışlar. Sözlük yazarları bu sözcükleri birini aşağılayacak biçimde kullanmıyorlar, ancak “yollu” sözcüğünün bu toplumda hoş olmayan bir anlamı olduğunu öğretiyorlar bize. Böylece bu sözcüğü rasgele kullanmamamız için bize yardımcı da oluyorlar. Dilde tek bir sözcüğü bile şu ya da bu nedenle harcamak, sözlükten çıkarmak yanlıştır. Sözcükler, deyimler, atasözleri, bir toplumun kültürel yapısını gösteren aynalardır. Siz o aynayı kırıp atsanız bile, aynanın gösterdiği toplum dili ve yaşayışıyla hep karşımızda durur. Beğendiğimiz sözcükler gibi, beğenmediğimiz sözcükler de toplumu doğru anlamamıza yardımcı olur. Şimdi sayın yargıçlara sormak isterim. Adamın biri bir kadına, “yollu” dese... Kadın bunu hakaret sayarak siz yargıçların karşısına çıksa... “Yollu” sözcüğünün hakaret olup olmadığını sözlükler yardımıyla anlayabilirsiniz ancak. Sayın yargıçlarım, bindiğiniz dalı kesmiş olmuyor musunuz böylece? Sözlükler en çok da küfür ve aşağılama amacıyla kullanılan sözcükleri, “aşağılık argo” ya da “kayış dili” de denilen kabadayı argosuna giren sözcükleri almalı ki, sizin işiniz kolaylaşsın.
Sözlük yazarları, sözlükler, çoğu davalarda en güvenilir tanıklardır, mahkemelerin tanıklarını yalana, yanlışa itmeye hakkı olmamalı.