Sözün bittiği yer
GALATASARAY Şampiyonlar Ligi 2’nci Eleme Turu ilk maçında, çok da iyi bir takım olmayan PSV’den 5 gol birden yiyerek turu Hollanda’da bıraktı. Yediğimiz gollere baktığımızda, 4 tanesinin kişisel hatalardan ötürü olduğunu görüyoruz. Muslera’ya bakıyoruz, o bildiğimiz Muslera gitmiş, sanki ilk defa oynuyormuş gibi dışarı çıkan topu bile eliyle içeri çeldi. Bu farklı mağlubiyetin en büyük sorumlularından biriydi.
PSV belki Avrupa için üst düzey bir takım değil ama Hollanda ekolünü çok iyi uygulayan bir ekip. En iyi 3-4 oyuncusu eksik olmasına rağmen kadrosunun genel olarak ne kadar uyumlu olduğunu gördük.
HERKES GÖREVİNİ HAKKIYLA YAPMALI
Biliyorsunuz, geçen seneden beri dönem dönem Fatih Terim’i eleştiriyorum. Artık Fatih Terim’in yanlışlarını tekrar tekrar eleştirmek yersiz olur gibime geliyor. Ya Fatih Terim başkanlığa geçsin ve Burak Elmas teknik direktör olsun ya da herkes görevini Galatasaray’ın büyüklüğüne göre yapsın. Ben, Terim’in geçmişteki başarılarını hiçbir zaman inkar etmiyorum ama sporda dün yoktur, bugün ve yarın vardır. Bugüne baktığımız zaman da Fatih Terim’in dünya futboluna ayak uydurabilecek bir hoca olma hüviyetini kaybettiğini görüyoruz…
Galatasaray’ın yeni yönetimine başarı dileklerimi ilettim önceki yazılarımda. Bununla birlikte, seçilmeden önce “Transferleri 10 günde yaparım” diyen bir başkansanız, dediğinizi yapmalı, transferleri PSV maçına yetiştirmelisiniz. Çünkü bir seneden fazladır bu kongreye hazırlanan bir ekiple hareket ediyorsunuz. Galatasaray için eleştiri yapmak en zor olandır. Ama gerçekleri yazmak durumundayız, Galatasaray’ın formasını giymiş, Galatasaray’ı devamlı takip eden ve yazan biri olarak ben bu takımı nasıl methedeyim?
TEK VAZGEÇİLMEZ GALATASARAY
Ben ve birçok spor yazarı, geçmiş yönetim için “Kulübü karanlığa itiyor” diye aleyhlerinde bir sürü yazı yazdık, yeni yönetime genç bir başkan gelsin istedik. Daha heyecanlı ve atak olur düşüncesi içerisinde, bir genel kurul ve divan kurulu üyesi olarak genç bir başkan seçilmesi fikrine destek verdim. Ama benim için vazgeçilmez bir tek unsur var, o da Galatasaray. Kişilerin hepsinden vazgeçebilirim, kendim de dahil. Ancak Galatasaray’ı kim bu hale sokuyorsa onun da karşısına dikilirim.
Her gelen yönetim için geçerli bir şey söyleyeceğim: Yönetimler başarıyı beraberinde getirmek zorundalar. Çünkü Galatasaray büyük bir kulüptür, beklemeye tahammülü yoktur. Ya da sadece kişisel egoları için geliyorlarsa, Galatasaray bu işler için uygun bir yer değildir.
Ben, Galatasaray’ın bu futbolunu gördükten sonra bırakın Avrupa maçlarını, Süper Lig’de başarılı olabileceğinden dahi emin değilim. Altyapıdan bir tane sporcu çıkmıyor, üstelik altyapıyla da kimse ilgilenmiyor. Bunu da yakından biliyorum. Herkes orada laylaylom yapıyor.
İÇ ÇEKİŞMELER DEVAM ETTİĞİ SÜRECE…
Bu seçimde daha net görüldü ki Galatasaray Liselilerle, alaylı dediğimiz kişilerin yarışı devam ediyor ki bu da Galatasaray’ı çıkmaza götürüyor. Yine şunu gördüm ki, bazı Fatih Terimciler, sırf Burak Elmas’ın grubunda Terim’in avukatı var diye büyük bir taraflılık yarattılar. Bu da Elmas yönetiminin seçimi kazanmasının önünü açtı. Bu şekilde iç çekişmeler devam ettiği sürece, Galatasaray’ın futbol başta olmak üzere hiçbir branşta başarılı olma şansı yoktur.
Galatasaray’ın futbol kadrosunda tecrübeli oyuncularla gençleri aynı potada eritmesi gerekiyor. Sadece gençlerle bu iş olmaz. Terim’in son döneminde bugüne dek yapılan transferlerin (ki bu transferlerde tek yetkili ve sorumlu Terim’dir) hemen hemen hiçbirisi tutmadı. Mustafa Muhammed, ikinci Salah dendi, ama iyi başlamasına rağmen düşüşe geçti, son PSV maçında da hiçbir şey üretemedi. Falcao alındı, dünya çapında bir yıldızdı, ancak adam neredeyse sahaya bastonla çıkacak. Öte yandan Muslera’nın halini görüyoruz… Tüm bunlar endişe verici. Zaten PSV maçında 11’de oynayan diğerlerini saymıyorum, çünkü onlar bana göre Galatasaray’da oynayacak kapasitede değiller.