24 Aralık 2024 Salı
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sporda risk yönetimi

Cem Zeren

Cem Zeren

Gazete Yazarı

A+ A-

16 yaşındaki Milli judocumuz Emre Yazgan, Erzurum’da çığ altında kalarak hayatını kaybetti. Kocaeli TOHM (Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi) Judo takımının Erzurum’da yaptığı yüksek irtifa kampında 3 sporcumuz da yaralandı.

Ne Kocaeli Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün web sitesinde ne de Kocaeli TOHM’un sosyal medya hesaplarında sporcumuzun ardında bir başsağlığı yazısı göremedim. Zaten, bu ölüm “başımız sağ olsun” denilip geçilecek bir ölüm değil. Önce ders çıkarılacak, sonra hesap sorulacak bir ölüm.

Federasyonlarımızın, Olimpiyat Hazırlık Merkezlerimizin ve kulüplerimizin; yaptıkları her kampta, yolculukta ve karşılaşmada risk yönetim ilkelerine uymaları gerekir. Risk yönetiminin ilk adımı riskleri belirlemektir. Farkında olmadığınız riski yönetemezsiniz.

Örneğin, sporcularımızı Erzurum’da kampa götürenler çığ düşmesi riskinin ne kadar farkında idi? İkinci adım, farkında olunulan riskin nasıl yönetileceğidir. Bazı riskler hiç kabul edilemez, bazı riskler koruma yöntemleri ile azaltılır, bazı riskler üstlenilir, bazı riskler de transfer edilir.

Hangi riski nasıl yöneteceğimiz, risk yönetim değerlendirmeleri ile belirlenir. İnsan hayatına dair riskler için “bu riski alırız” diyemezsiniz. Yüksek İrtifa Kamp Merkezi’ni yönetenler çığ düşmesi riskinin farkında mıydı; bu riski önlemek için hangi önlemler alındı?

Günlük meteoroloji bilgilerine göre, gerekli önlemler alınıyor muydu? Sporcular, baretli miydi? Yanlarında, çabuk bulunmaları için uyarı cihazları var mıydı? Her şeyden önemlisi; bu kamp doğru yerde ve doğru tarihte mi yapılıyordu?

Umarım yaralanan sporcularımızda kalıcı bir sakatlık yoktur. Ama, ya olsaydı? Sürekli sakat kalan bir sporcunun ömür boyu gereksinimlerini karşılayacak bir tazminat ödenecek mi? Ölen canımızın gelecekte ailesine katkısı için ailesine ne kadar tazminat ödendi.

Emre kolay yetişmiyor. Milli bir sporcu olabilmek için kendisinin ve ailesinin maddi ve manevi giderleri var. Hiçbir maddi tazminat giden canı geri getiremez. Ama, ailesine de bunun hesabı verilmeli. Bu maddi ve manevi hesabı kim karşılayacak? Bu risk transfer edildi mi; yani sigortalandı mı?

İzmir’de sel sırasında elektrik çarpması sonrası vefat eden genç sanatçılarımızın hayatına neden olanlar için dava açılmıştı. Emre’nin ölümünde kusuru olanlar, sorumluluklarını sadece maddi olarak ödeyemezler. Yetkilerinin sorumluluklarını yerine getiremeyenler, bulundukları yerde kalamazlar.

Birkaç senedir; Palandöken’deki tesislerin reklamı yapılıyor. Yurtdışından bile birçok kulüp bu yüksek irtifa kamp merkezlerini tercih ediyor. Bu ölüm düşündürdü, bu kamp merkezleri ne kadar güvenli? Spor Bakanlığı’nın ve Turizm Bakanlığı’nın ölümün gerçekleştiği kamplardaki denetimleri neydi? Bu kazayı öngörebildiler mi? Böyle bir kazaya ilişkin hangi önlemleri aldılar?

Erzurum’daki Yüksek İrtifa Kamp Kompleksi; Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nin yönetiminde. En güvenli tesisin Belediye’ye ait olan tesis olması gerekir. Bu tesis çığa ne kadar hazır?

DÜNYADA ÇIĞDA ÖLÜM AZALDI

Son yıllarda çığa bağlı ölümler dünyada azaldı. Ülkemizde de canlarımızı alan 4 büyük çığ var. 1992 Görmeç Çığı’nda 71’i asker 97, 1993 Bayburt Üzengili Çığı’nda 59, 2020 Van Çığı’nda 41 ve 2009 Zigana Çığı’nda 11 canımızı kaybettik.

Dünyadaki büyük çığları incelediğimizde, ne yazık ki can kaybı yaşanan 60 çığdan 4’ü ülkemizde gerçekleşmiş. Meteorolojimizle övünürken; hala çığ nedeniyle hayatlar vermemiz belediyelerimizin ve özel işletmelerin gerekli risk yönetim stratejilerine uymamasıdır.

Emre Yazgan’ın adı yaşatılmalı. Emre; çığa verdiğimiz son canımız, ama kesinlikle son sporcumuz olmalıdır. Birçok dağcılık sporcusunun çığ altında kaldığını okumuştum. Dört judo sporcumuzun çığ altında kalmasının olağan bir açıklaması olamaz.

Çığ riskinden sporcularını koruyamayan kulüp ve federasyonlar; terör, deprem, trafik kazası gibi yönetimi daha zor risklerden nasıl sporcularını koruyacak?

TÜRKİYE’DE DE SON MAÇLAR 23.00’DE BAŞLASIN

Avrupa Kupaları’nda futbol takımlarımız grup aşamasında oynadıkları son karşılaşmalarını deplasmanda oynuyorlar; hem de kura çekimi nedeniyle değil. Başakşehir son maçını Belçika’da değil, Türkiye’de oynasa; Cercle Brugge’den son dakikalarda o golü yer miydi?

Avrupa Ligi’nde Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş da son maçları için deplasmana gidecekler. Atılan bir golün bile 36 takımın sıralamasında önemli değişiklikler yaptığı bir statüde, Türk takımlarının son karşılaşmalarının deplasmanda oynatılması; temsilcilerimiz için önemli bir dezavantaj.

Lig etabındaki son karşılaşmaları aynı saatte başlatmak isteyen UEFA, Türkiye’de yerel saatte 23.00’de karşılaşmaları başlatmak istemiyor; ya da Türkiye’deki yetkililer karşılaşmaların 01.00’de bitmesini istemiyor. Kim bu inadı gösteriyorsa; vazgeçmeli, önümüzdeki sezon aynı dezavantajı temsilcilerimize yaşatmamalıyız.

İSRAİL TAKIMLARI TÜRKİYE’YE GELSİN

İsrail takımları ile eşleşmemiz; Aliağa Petkim’in FIBA Şampiyonlar Ligi’nde grubunu ikinci olarak bitirmesinin avantajını Petkim’e kullandırmıyor. Macar Falco, İsrail temsilcisi Maccabi Rabat ile üç maçın ikisini, sahasında oynarken; Falco gibi grubunu ikinci bitiren Aliağa, Maccabi Holon karşısında hiçbir maçını sahasında oynayamayacak.

Ya artık İsrail takımları ile diğer ülke temsilcileri gibi sahamızda oynamamız gereken karşılaşmaları sahamızda oynayalım ya da İsrail takımları ile eşleşmeyelim. Bunun adı adil olmayan oyundur. Tüm Fair-Play lafları boştur.

spor İsrail Avrupa Erzurum Palandöken