Strateji kurmak-2: Program-strateji ve taktik/siyaset kavramları
Strateji kurmak üzerine yazılarımıza devam ediyoruz. Aslında bugünkü yazıyla başlamalıydık. Çünkü kavramları doğru tanımlamak her bilimsel faaliyetin başıdır. Yazıyla ilgili bazı iletiler alınca, kavramları açıklamayı gerekli bulduk.
STRATEJİ
Dün Rota’da strateji kurmak için önce bir programımız olması gerektiğini anlattık. Çünkü stratejiyi programdaki amacımıza göre kuracağız. Bu bağlantı, stratejinin tanımında var.
Strateji, bir amaca ulaşmak için izlenecek yol ve yöntemlerin bütünüdür. Amacı, program belirliyor. Strateji ise, o amaca ulaşmak için izleyeceğimiz yol ve yordamların, uygulayacağımız araçların bütünü oluyor.
Program yoksa, strateji kurulamaz, başka programların strateji ve taktiklerine bağlanılır. Nitekim Türkiye için Üretim Devrimi ve Vatan Bütünlüğü programı olmayanlara bakıyoruz, ABD’nin Atlantik strateji ve taktiklerinin hizmetine giriyorlar. Yine programları var ama Türkiye’nin değil, ABD’nin programı. Güdümlü programın stratejisi ve taktikleri ile Türkiye’nin millî programının strateji ve taktikleri karşı karşıyadır.
TAKTİK YA DA SİYASET (POLİTİKA)
Stratejinin gerektirdiği tek tek yöntem ve araçlara, taktik ya da siyaset diyoruz. Strateji bir yol ise, taktik o yoldaki virajları dönmek, hendekleri atlamak, yokuşları çıkmak, inişleri inmek, gereğinde mola verip dinlenmek, karşılaştığımız uğruların hakkından gelmek için taarruz etmek ya da savunmak veya geri çekilmektir. Yoldaki arkadaşlarımızı ve karşımıza çıkan düşmanları saptamak, stratejinin işidir. Ancak o dostlara ve düşmanlara karşı uygulayacağımız yöntemler, taktik düzlemindedir.
Siyaset ve taktik aynı anlamdadır. Ancak bunları hilebazlıkla karıştıranlar var. Oysa stratejiye uygun taktikler ya da siyasetler geliştirmek, siyasetin en soylu, en ahlâklı işidir.
Politika, kimilerinin bilgisizce söyledikleri gibi Yunancada “Çok yüzlülük” anlamına gelmez. Politika, Polis yani kent kavramından geliyor. Kent, Yunanistan’daki ilk devletlerin kurulduğu insan topluluğudur. Roma’daki karşılığı Civil’dir, kentli ya da medeni anlamında. Zaten Arapçadaki medine de kent anlamındadır.
Politika (siyaset), devlet yönetmek ve devlet iktidarını kazanmak için yürütülen faaliyettir. Aristo, insan siyasal hayvandır demişti. Bu tanım, insanın devlet ve tarih öncesindeki bir buçuk milyon yılını kapsamasa da, siyasetin insana özgülüğüne işaret ediyor. Hayvanlarda siyaset yok!
Arapçadaki siyaset ise, seyis sözcüğünden yani atı sürme, atı yönetme sözcüğünden gelmektedir. Bedevî Arapların At kültüründen kaynaklanan bir kavram, artık paylaştığımız kavram olmuş. Batı dilleriyle de Politikayı paylaşıyoruz.
TÜRKÇEDE SİYASET
Eski Türkçemizde devletin karşılığını Orhun Yazıtları’nda, Yusuf Has Hacip bilginimizin Kutadgu Bilig adlı devlet teorisi kitabında ve Kaşgarlı Mahmut Atamızın Divan-ı Lügat-it Türk adlı olağanüstü eserinde buluyoruz.
Eski Türkçemizde Devlet kavramını karşılayan Ogur ve İl (El) kavramları var, fakat bugünkü siyaset sözcüğünü tam karşılayan bir sözcük bulamıyoruz.
MS 8. Yüzyıldaki Orhun Yazıtları’nda İlig tutmak, devlet yönetmek anlamında. Orhun Yazıtları’nda siyaset sözcüğünün içeriğini karşılayan başka kavramlar da var. Koop itmek=birleştirmek sözcüğü aynı zamanda devlet kurma eylemini karşılıyor. Yine baz kılmak sözcüğü, bağımlı kılma içeriğiyle devlet kurma eyleminin özünü ifade ediyor. Yine itmek-yaratmak eylemi de düzene sokmak anlamına geliyor ki, devlet faaliyeti kapsamında.
MS 11. Yüzyıldaki Kutadgu Bilig’te devlet karşılığında il kavramı sık sık geçiyor. Örneğin “Bu il tutguka köp er at sü kerek.” Bugünkü Türkçeyle: Bu devleti yönetmek için çok er, at ve ordu gerek. Bu tek cümle Devlet Teorisinin esasını koymakta. Yusuf Has Hacip, Machiavelli’den beş yüzyıl önce devlet teorisinin esaslarını koymuştur. Tabii Yusuf Has Hacip’ten hemen önce Firdevsî’nin Şahname’si var.
Gelelim Divan-ı Lügat-it Türk’e: Ogur sözcüğü, hem devlet hem de zenginlik anlamında. Devlet ile zenginliğin aynı sözcükte buluşması, dünya dillerinin birçoğunda görülüyor. Çünkü Devlet olması için bir üretim fazlası, yani zenginlik olması gerekir. Marx’ın dediği gibi, nerede altın varsa, orada devlet de vardır.
Eski Türkçedeki Ogur sözcüğünün, bizim Güney Türkçemizdeki ya da LİR Türkçesindeki karşılığı Oğuz. Bugünkü Türkçemizin güzel sözcüklerinden Uğur, Eski Türkçenin Ogur sözcüğünün biraz farklı anlamla yaşadığını gösteriyor. Ogur ya da Oğuz, Oglar anlamındadır, başka deyişle boylar. Bu sözcüğün kökleri, Milattan Öncesinin yüzlerce yıl ardına kadar uzanır. Ogur ve Oğuz, Türklerin devletleşme sürecinde maceralardan geçerek devlet anlamını kazanmıştır. Ogur, Oğuz’dan öncedir.
Eski Türkçedeki Bodun sözcüğü de boy sözcüğünün çoğulu, yani boylar. Bizim Eski Türkçemizdeki Bod sözcüğü, İngilizcedeki Body sözcüğü ile aynı kökten. Neyse başka konulara dalmayalım şimdi.
ARAPÇADAN GELEN SİYASET
Eski Türkçede siyasetin çeşitli işlevlerini karşılayan tutmak, koop itmek, baz kılmak, itmek-yaratmak gibi kavramlar olmakla birlikte hepsini kapsayan siyaset karşılığı bir kavram bulamadık. Bulan varsa, aydınlatmasını rica ederiz.
8-9. Yüzyılın Çağdaş Uygarlığı olan İslam Uygarlığına girerken, Arapçadaki siyaset kavramını da almış ve Türkçe yapmışız. Dünyada devlet ve ordu kuruculuğunun kökü olan Atlı Çoban Kültürünün ilk yaratıcısı olan Öntürk kavimlerinde siyaset kavramının bütün içeriğini karşılayan bir kavram olmaması, tarihin ve talihin cilvesi mi demeli.
9-10. Yüzyıldan başlayarak İslam Uygarlığına önderlik eden Türklerin siyaset sözcüğünü kolayca benimsemesinin nedenlerinden birisi de, tarihsel birikimleri olsa gerek. Yeri gelmişken, “Biz Araplardan hiçbir şey öğrenmedik” diyen bilgisiz kibirlilerin kulağına küpe olsun.
ÖNCELİKLİ SORU
Kavramları tanımladıktan sonra, güvenlik alanında strateji kurmak için öncelikli sorunun yanıtına gelmiş bulunuyoruz. Evet soru şudur: Güvenliğimize karşı tehdit nereden geliyor? Bu soruyu Programımıza tehdit nereden geliyor diye de formülleştirebiliriz. Bu sorunun yanıtını dün vermiştik. Güvenlik boyutundaki yanıtını ise yarın ele alacağız. Hemen belirtelim: Programa tehdit ile güvenliğe tehdidin yanıtları aynıdır. Ancak sorunun program düzlemindeki yanıtı daha genel, güvenlik düzlemindeki yanıtı ise daha özel ve daha somuttur.
Yarın buluşmak üzere esen kalınız, mümkün olduğu kadar evde kalınız!
KİTAPLAR
YARIN: TEHDİDİN KAYNAĞI