28 Eylül 2024 Cumartesi
İstanbul 27°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şükrü Saracoğlu, Fenerbahçe ırkçılık ve Varlık Vergisi (10)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Bu yazı dizini haber verdiğimin ertesi günü Meliha Arda adlı bir genç okurdan bir ileti aldım. Meliha Arda, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'sünde yüksek lisans öğrencisi. Varlık Vergisi konusunda bir ödev yapmış. Metni bana gönderdi.

Dizinin Varlık Vergisi'yle ilgili bölümüne Meliha Arda'nın ödevinin giriş bölümünü aynen alarak başlayacağım. Benim söylemek istediklerimi, hanım kızımızın kaleminden okumanızı istiyorum:

***

"Varlık Vergisi kanunu 11 Kasım 1942 yılında yürürlüğe girmiştir. Dönemin şartları göz önünde tutulduğunda zorunluluktan dolayı alınmış bir tedbir olduğu görülecektir. Varlık Vergisi birçok tartışmaya neden olmuş ve bu konu magazinleştirilmiş ve dedikodu malzemesi olarak kullanılmıştır. Aslında Varlık Vergisi uygulandıktan sonra konu kapanmış ve 1951 yılına kadar hakkında bir şeyler yazılıp çizilmemişken 1951 yılında Faik Ökte, "Varlık Vergisi Faciası" adlı bir kitap çıkarmıştır. Peki, Faik Ökte kimdir? Faik Ökte İstanbul eski Defterdarı ve Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı'dır, ayrıca Varlık Vergisi'nin uygulayıcılarındandır. Faik Bey kitabında Varlık Vergisi uygulamalarını ve o dönemin iktidarını eleştirmektedir. Geçmişte ve bugün Varlık Vergisi aleyhinde yazılan bütün yazıların kaynağı bu kitapta yer alan bilgilerdir. Birçok yazar Faik Bey'in kitabında yer alan bilgileri sorgulamadan kabul etmiş ve bu uygulamayı acımasızca eleştirmişlerdir. Ancak yazarlarımız ya da bu konu hakkında yorumlarda bulunacak olan kişiler şu hususa dikkat etmelidir: Tarihsel konularda sadece bir kaynağa dayanarak olumlu veya olumsuz yargılara varmak yanlıştır. Nihayetinde Faik Ökte Bey kitabı yazdığında iktidarda Demokrat Parti var idi ve Faik Bey bu kitabında eski hükümeti (CHP) sert bir dille eleştirmektedir. Faik Bey'in bu kitabı 1951 yılında yayınladığından Demokrat Parti iktidarına yaranmak amacıyla yayınlanmış olabileceği de akla getirilmelidir. Dolayısıyla bir eseri kaynak olarak kullanırken o eserin yazıldığı döneme, dönemin siyasi, sosyal, kültürel özelliklerine de dikkat edilmeli ayrıca yazarın durumu da göz önüne alınmalıdır, aksi takdirde yapılan çalışma bizi yanlış, hatalı sonuçlara götürebilir."

***

"1951 yılında yayınlanmasıyla birlikte Demokrat Parti iktidarı bu kitapta yer alan bilgileri kullanarak CHP hükümetini karalama politikası gütmüştür. Ancak bir müddet sonra bu konu tekrar unutulmuş ve tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır. Ta ki 2000 yılına kadar. Ne tesadüftür ki Varlık Vergisi meselesinin gündeme gelişi yine bir kitap vesilesiyle olmuştur. Bu kez kitabı çıkartan ANAP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Karakoyunlu'dur. Yılmaz Karakoyunlu'nun çıkardığı "Salkım Hanımın Taneleri" adlı eser kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı ve bu konudaki tartışmalar gündemi yoğun bir şekilde işgal etti. Eserin filme uyarlanarak gösterime sunulması tartışmaların boyutunu daha da alevlendirdi. Bu tartışmalar ne yazık ki Varlık Vergisi kanununu çok farklı noktalara taşıdı. Şöyle ki: Varlık Vergisi "Hoyrat bir ulusalcılık", "Gayri Müslimleri yok etmeyi amaçlayan bir vergi", "Türk ırkçılığının bir göstergesi", "Hitler'in Yahudi düşmanlığının Türkiye'ye ithali" gibi savların ortaya çıkmasına yol açtı. Dolayısıyla bu konu bir azınlık meselesine indirgenerek politik bir mesele haline getirildi.

"Varlık Vergisi sırf Musevi, Rum, Ermeni gibi Müslüman olmayanları ezmek, onların elinde birikmiş olan servetleri Türk köklü tüccara, işadamına ve fabrika sahibi, otel sahibi, büyük dükkân- han sahibi olmak isteyen Anadolu eşrafına yönlendirmek, Türk burjuvazisini yaratmak için yapılan bir Cumhuriyet devleti zulmü müydü? Özellikle filmde işlenen bu!" (Necati Doğru, Cumhuriyet, 10.12.2002)

Görüldüğü üzere film ile birlikte kamuoyunun zihninde yaratılmak istenen algı bu olmuştur. Bu karalama niteliğindeki propagandalara inanmamak gerekir, nitekim şu bir gerçektir ki "Varlık Vergisi Kanunu" meselesi "Ermeni Tehciri" meselesinde olduğu gibi aleyhimizde kullanılmak istenen bir konudur ki filmde Ermeni Meselesi'ne dair göndermeler yapılmaktadır. (Romanın kahramanı, inançlı Yahudi kızı Nora, Balıklı Rum Hastahanesi'nde ölüyor. Fakat filmde bu Yahudi kıza Ermeni kilisesinde cenaze töreni düzenleniyor. Sizce bir Yahudi'ye Ermeni kilisesinde cenaze töreni düzenlenmesi basit bir senaryo hatası mıdır?)

***

"Bütün bu karalamalara rağmen Varlık Vergisi Kanununu dönemin şartlarını gözönüne alarak ve ön yargıları bir kenara bırakarak değerlendirdiğimizde daha objektif sonuçlara varmamız mümkündür. Bu çalışmamda öncelikle konu bütünlüğünün sağlanması için dönemin şartlarını, verginin uygulanma gerekçelerini anlatacağım, ardında da çalışmamın ana konusu olan "Basında Varlık Vergisi" başlığı adı altında basının Varlık Vergisi hakkındaki görüşlerini aktaracağım. Fakat şunu belirtmeliyim ki çalışmamı Akşam, Yeni Sabah ve Vakit gazetesi olmak üzere üç gazete ile sınırladım ve bu gazetelerde yaklaşık altı aylık bir tarama yaptım. (Eylül, ekim kasım, aralık 1942 - ocak, eylül 1943)"

***

Meliha Arda'nın ödevinden, gerekirse, gene aktarmalar yapacağım. Yılmaz Karakoyunlu'nun romanını duymuştum ama okumamıştım. Filmini de görmedim. Değindiği için Meliha Arda'ya teşekkür ederim. Yazarın Balıklı Rum Hastahanesi'nde öldürdüğü Musevi Nora'ya bir Ermeni kilisesinde cenaze töreni yaptırması ya da filmde yapılmasına izin verilmesi edebiyat etiğine kesinlikle uymaz. Utanç verici "politik" bir davranış. Çok ayıp!

"Varlık Vergisi Faciası" adlı bir kitabın yazarı İstanbul Defterdarı Faik Öke'ye gelince: Yaptığı ayıptan da öte bir şey. Varlık Vergisi "facia" idiyse neden uyguladın, neden istifa edip bir kenara çekilmedin?

Yaptığı, ne olur ne olmaz diye, bir arınma girişimi. Demokrat Parti'ye yaranma çabası. Ama başkalarının cebinden harcayarak kendini temize çıkarmak istemesine ne demeli?

Bereket versin, artık, Cahit Kayra üstadımızın "Savaş, Türkiye, Varlık Vergisi" (Tarihçi Kitabevi, Genişletilmiş 3.Baskı, Nisan 2011) adlı inceleme kitabı var. (Devam edecek).