28 Eylül 2024 Cumartesi
İstanbul 27°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Şükrü Saracoğlu Fenerbahçe, ırkçılık ve Varlık Vergisi (12)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Evet, sıra artık Cahit Kayra üstadımın kitabına (Savaş, Türkiye, Varlık Vergisi, Tarihçi Kitabevi) geldi. Önce kendisiyle tanışalım:

Cahit Kayra (d. 1917, İstanbul) Tüccar Ali Lütfi Kayra'nın oğludur. 1935'te Özel Boğaziçi Lisesi'nden, 1938'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'den mezun olmuştur. Maliye Müfettiş Muavini olarak 14 Ocak 1939 tarihinde Maliye Teftiş Kurulu'na girmiş, Maliye Müfettişi olduktan sonra 1948 yılında staj için bir yıl süreyle Londra'ya gönderilmiştir. 15 Kasım 1950 tarihinde Gelirler Genel Müdürlüğü Müşavirliğine atanmıştır. Daha sonra; Ticaret Vekâleti Tetkik Kurulu Üyeliği ile Dış Ticaret Dairesi Reisliği (1959-1960), Hazine Genel Müdürlüğü ve MİİT Genel Sekreterliği Dış Temsilcilikler Delegeliği (Heyet Başkanı) (1960-1964), Hazine Genel Müdürlüğü ve MİİT Genel Sekreterliği OECD Daimi Temsilciliği ve Heyet Başkanlığı (1964-1967), Maliye Tetkik Kurulu Başkanlığı (1967-1972) yapmıştır. 1972 yılında emekli olarak, T. İş Bankası Yönetim Kurulu Üyeliğine getirilmiş ve politikaya atılmıştır. 1973 yılında Ankara Milletvekili seçilmiş, 1974 yılında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olmuştur. 1978 yılında tekrar Türkiye İş Bankası A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi, 1980 yılında da İş Bankası'nın yan kuruluşu olan Yatırım ve Finansman A.Ş.'nin Yönetim Kurulu Üyesi olmuştur. 1990 yılında bu görevinden ayrılmış, çeşitli gazete ve dergilerde serbest yazarlık yapmıştır. Evli, iki çocuk babası olup, İngilizce, Fransızca bilmekte ve "Fahri Maliye Müfettişi" unvanına sahip bulunmaktadır. (Vikipedi)

***

Ancak Vikipedi'nin atladığı çok önemli bir ayrıntı var. Kendileri Varlık Vergisi döneminde uygulayıcıların en genciydi. Şu anda hayatta kalan tek kişi.

Cahit Kayra 2011 yılında Savaş, Türkiye, Varlık Vergisi'ni yayınlayıncaya kadar Varlık Vergisi hakkında oluşan görüşler, düşünceler ve yazılar, olaya dönemin İstanbul Defterdarı Faik Ökte'nin kaleme aldığı ve 1951 yılında yayınlanan Varlık Vergisi Faciası'nın penceresinden bakıyorlardı.

Cahit Kayra, bu durum karşısında bir cumhuriyetçi sorumluluğu duymasının gerekçesini şöyle açıklıyor:

"Savaş yılları sırasında genç bir Maliye müfettişiydim. 1941 yılında birinci askerlik hizmetimden terhis olunmuştum. Varlık Vergisi çalışmalarına en genç, en küçük yaşta, en kıdemsiz müfettiş olarak katıldım.

Bugün o çalışmaya katılan müfettişlerden hiçbiri sağ değil. Ben yaşamımın sonuna geldim. Beni bırakıp gitmeye hazırlanan yorgun bir fiziksel yapım var. Sosyal görev ve fonksiyonlarımı çoktan tamamladım. Ama bizim çocukluğumuzda ve gençliğimizde, haklı umutlarla bağlandığımız Kemalist ideallerin hoyrat ellerde hırpalandığını görmekten hüzün ve ezâ duyuyorum. Varlık Vergisi konusunun, o dönemi yaşamamış, o dönemi bilmeyen, anlamayan, belki de kasıtlı olarak anlamaz görünen insanlar tarafından, yanlış ve haksız yere eleştirilmesini hoş görmek gibi bir hakkım olmadığını düşünüyorum.

Bu kitabı bu nedenle yazdım.

Ve yazarken bazı paragrafları, yeri geldikçe özellikle yineledim. Yine aynı maksatla bazı konuları grafiklerle anlatmayı uygun buldum. İstedim ki bu konular, hafızanın prensiplerine göre, olabildiğince bellekte kalsın." (s.25)

***

Cahit Kayra'nın kitaba yazdığı önsöz de şöyle bitiyor:

"Zamanımızda Türk medyasında Cumhuriyet tarihi üzerinde düşünce üretenler iki gruba ayrılmış bulunuyor. Birinci gruptakiler Türkiye'yi, Cumhuriyet'i, Kurtuluş Savaşı'nı, Atatürk'ü ve Atatürk'ün düşünce ve tasavvurlarını anlatan ve haklı olarak yücelten yazarlardır. İkinci grupta yer alan yazarlar ise Kurtuluş Savaşı'ndan başlayarak Cumhuriyet tarihinin kaçınılmaz sıradan aksaklıklarını sergileme konusunda örgütlü bir kampanya açma ve Cumhuriyet'i, onu kuranlarla birlikte küçültme, kötüleme çabasında görünmektedirler.

Büyük bir milletin yüzyıllar süren ve zaman zaman büyük acılar içeren tarihinde değişik karakterde olaylar olur. En gerçekçi yargıyı, yaşanılan günün son değerlendirmesinde bulabiliriz. Osmanlı, 1920'de tükenmişti. Türkiye Cumhuriyeti ise 2010 yılında dünyada sözü dinlenen bir devlettir. Bunlar açık, gerçek yargılardır. Yukarıda sözünü ettiğimiz ikinci kategoride yer alanlar bu gerçeği inkâr edebilirler mi? İnkâr ederlerse bunun anlamı nedir?

Tarihle yüzleşmek uygar bir toplum için kaçınılmaz bir onur sorunudur, bir zorunluluktur. Akıllı devletler bu zorunluluğu, sorumluluğunu taşıdıkları toplumun son tahlildeki çıkarları ile dengelemeyi bilirler. Buna karşı çıkanlar için toplumun yargıları değişik olur. Kimileri saflıkla, iyi niyetle ve bilimsel nedenlerle yorumlanır; kimileri için maksatlı hareketlerin arkasında kişisel çıkarları olduğu düşünülür. Özellikle sosyal yaşam konusundaki doktrinlerini kolaylıkla değiştirip bir kamptan ötekine kolaylıkla atlayanlar konusunda bu düşünce biçimi geçerlidir.

Bu bağlamda 1980 sonrası, iddialı Maocu solcuların kendiliklerinden ortadan silindiği ve eski ateşli solculardan bir bölümünün yeni sağ akımın ve dinci kategorinin en hırslı yandaşı haline dönüştüğü bir ortamda, eski bir olay birden ve özenli bir şekilde gündeme getirildi. Düşünce yapılarında, savaş yıllarında Türk toplumunun çektiği acılara yer vermeyen, bu acıları önemsemeyen bazı yeni aydınlar, çeşitli araçları kullanarak Varlık Vergisi üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'nin politikalarına, siyaset ahlakına ve geçmişin erdemli insanlarına ağır suçlar yükleyen bir yayın kampanyası açtılar. Bunların hiçbiri savaş yıllarını yaşamış insanlar değillerdir. Bilgileri, yansızlığı ve bilimselliği kuşkulu kitaplardan ya da kulaktan duyma kişisel bilgi ve görüşlerden oluşmuştur. Ama kampanyaları başarılıdır. Türk kamuoyu yıllardır bu kampanyanın yarattığı travma içinde geçmişini kötülemeyi doğal karşılıyor. Acınacak olan, ürkütücü olan bu bilinçsizlik, bu sevimsizliktir.

Bu Cumhuriyet'i içerdeki ve dışarıdaki düşmanlarla ve aymazlarla, boğazlarına kadar kan içinde boğuşan insanlar kurdu. Bugünkü kuşakların o insanlara saygı borçları var. Unutulmamalı!

Bu kitap bir bakıma, bu olaya tarihin, yukarıda anlattığımız mantığı açısından açıklık getirmek için yazılmıştır." (Age. s.13-15) (Devam edecek).