Yandex
26 Mart 2025 Çarşamba
İstanbul 20°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Süreğen kuraklık tehlikesi

Cengiz Çakır

Cengiz Çakır

Gazete Yazarı

A+ A-

Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla “Tarımda Su Kullanımı, Su Yönetimi ve Su Tasarrufu” konularının ele alındığı bir panel düzenlemiştir. İzlemiş olduğum bu toplantı ile ilgili önemli bilgiler ilerideki yazılarda ele alınacaktır. Bir önceki yazıda Büyük Menderes Havzasındaki yağış yetersizliği nedeniyle Aydın Valiliği tarafından sulanan arazilerin yarısına su verilemeyeceği kararı ele alınmıştı. Benzeri kararlar daha önce de alınmıştır. Korkarım önümüzdeki yıllarda çok daha sıkı kısıtlamalar kaçınılmaz olacaktır.

İKLİMDEKİ DÖNGÜSELLİK

Toplantıda yapılan sunumda ortalama on yıllık aralıklarla yağışlı ve kurak dönemlerin birbirini izlediği görülmüştür. Sıcaklığın düşük olduğu yılların kurak, nisbeten sıcak geçen yıllarda yağışların bol olduğu gösterilmiştir. Kuraklık verim düşüklüğüne yol açar, temel gıda maddeleri ve hemen hemen bütün tarım ürünlerinin üretimi azalır. Besin maddeleri pahalanır, ekonomik krizler ortaya çıkar. Savaşlar kuraklık dönmelerinde çıkar. 2030 yıllarına kadar devam edecek serin ve kurak dönemin sıkıntılı geçeceği bilimsel esaslara dayanan bir öngörüdür. Önümüzdeki peş peşe gelecek kurak yılların sıkıntılarını atlatmak için önlemler almak zorundayız.

SUYUN DÖNGÜSÜ

Doğal ortamda yağışlarla gelen suyun yüzde 40’ı buharlaşmakta, yüzde 19’u yüzeysel akışa geçmekte, yüzde 25’i yüzey altına sızmakta ve geriye kalan yüzde 25 yer altı su tabakasına sızmaktadır. Kentleşme yoluyla yüzeyler beton ve asfalt ile kaplandığında suyun bu doğal döngüsü bozulmaktadır. Yağışlarla gelen suyun yüzde 30’u buharlaşmakta, yüzde 55’i yüzeysel akışa geçmekte, yüzde 10’u yüzey altına, geri kalan yüzde 5’i de yeraltı sularına sızmaktadır (Bkz.1).

Kentsel alanlarda suyun yarıdan fazlası yeraltına sızma imkânı bulamadığı için yüzeysel akışa geçmekte; bir yandan birtakım yerleşim alanları sular altında kalırken yer altı suları gitgide azalmaktadır.

SUYUN KULLANILIŞI

Türkiye’de tatlı suyun yüzde 89’unun tarımda, yüzde 7’sinin evlerde ve yüzde 4’ünün endüstride kullanıldığı saptanmıştır. Her üç alanda da suyu akılcı kullandığımız söylenemez.

a) Endüstride su kullanımı: Tarıma dayalı sanayi işletmeleri, içecek üretenler, tekstil, kağıt sanayii başta olmak üzere bütün sanayi kolları çok miktarda su sarf ederler. Çoğunlukla yer altı sularından yararlanırlar. Bunların sahip olduğu çok güçlü pompalar yer altı sularını sömürür ve tarımda kullanılmakta olan yüzeysel sular ortadan kaybolur. Arıtma tesisleri olduğu halde bunları gereği gibi çalıştırmayan pek çok kuruluş olduğunu biliyoruz.

Üretim sürecinde pek çok kimyasal kullanan tekstil fabrikalarının çeşitli renklerde boyalı suları Büyük Menderes ırmağına oluk oluk boca ettiğini görmüş bir kişiyim. Tarımsal sulamada kullanılacak suya karışan bu kimyasallar topraklarımızı geri dönülemez biçimde kirletmektedir. Arıtma tesisleri ziyaretçileri hoşnut etmek için göstermelik olarak kullanılıyor. Oysa arıttıkları suyu tekrar üretimde kullansalar su sarfiyatları azalacaktır.

b) Evsel kullanım: Evsel kullanımda içme suyunu tuvalete döküyoruz. Banyoda kullanılan suyu biriktirip tuvaleti onunla temizlemek mümkündür. Gri sular park ve bahçe sulamasında kullanılabilir. Kentlerin parkları her gün sulanması gereken çimlerle kaplı. Çınar, kavak, okaliptüs, pavlonya gibi su oburu ve alerji yapan bitkilerle ağaçlandırma yapıyoruz. Bir çöl bitkisi olan palmiyeyi bile su ile boğuyoruz. Anılan toplantıda İzmir’de kayıp-kaçak su oranının yüzde 60’tan yüzde 40 düzeyine indiği müjdesi (!) doğrusu bizi çok sevindirdi. Atık sular arıtma sistemlerinde arıtıldıktan sonra denize boşaltılmaktadır. Oysa sulama sistemine pompalanarak yeniden sulamada kullanılması akılcı bir çözüm olur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2017 yılında çıkarılan ve yürürlükte olan “Yağmursuyu Toplama, Depolama ve Deşarj Sistemleri Hakkında Yönetmelik” vardır. Yaşama geçirilirse su sıkıntısını azaltabilir.

c) Tarımsal sulama: Tarımda vahşi sulama yapılıyor. Bütün uyarı ve desteklere karşın yeraltından sulama, damla sulama ve yağmurlama usulü sulama şeklinde olan basınçlı sulama sistemlerinin toplamdaki payı ancak yüzde 9 düzeyindedir. İşin tuhaf tarafı bazılarının bu sistemleri de vahşice kullandığı görülmektedir. Damla sulama sistemini açıp, su gölleninceye kadar sistemi işleten kişiler vardır. Oysa bu sistemler bitkinin ihtiyacı kadar su vererek, sık sık sulama yapmayı gerektirir. Toprak nemini ölçen aygıtlar kullanıp gerektiğinde otomatik olarak belirli zamanlarda suyu açıp kapatan programlar yapılmalıdır.

1) Uğur Ünal- Dilek Eren Akyüz, “Yağmur Hendeklerinin Kapasite ve Maliyet Hesapları”, Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi 7(2), 19-46, 2017.

Kuraklık
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız