Suriye ile işbirliğinin tam zamanı
TSK’nın desteğindeki ÖSO’nun harekatı yani Fırat Kalkanı Harekatı, El Bab’a doğru gelişiyor. Şimdilik Münbiç PYD tarafından işgal edilmekle birlikte Türkiye El Bab’a girdiği taktirde terör koridorunun güneyden tamamlanma imkanını da engellemiş oluyor. Söz konusu bölgenin emniyetli olabilmesi için hudutlarımızdan itibaren asgari yüz kilometre genişliğinde ve elli kilometre derinliğinde bir güvenli bölgeye ihtiyacımız var. Genişlik olarak sorunumuz yok ancak daha derine inmek ve elli kilometrelik bir derinliğe ulaşmamız gerekiyor. Bunun için El Bab’ın alınması ve Münbiç’in PYD/YPG’den temizlenmesi ve bu bölgede yeterli bir TSK gücünün bulunması gerekiyor. Ancak bu şekilde Suriye sınırımızda bir terör koridoruna mani olabiliriz. Bu büyüklükteki bir güvenli bölge yeteri kadar bir güçle korunursa kantonların birleşmesi ve kesintisiz bir koridor oluşturulması önlenebilir. Böyle bir bölgenin TSK’nın kontrolünde olması, muhtemel gelişmeler açısından Türkiye’nin olmazsa olmazıdır ve Türkiye’nin olası gelişmeler karşısındaki emniyet sübabıdır.
Fırat Kalkanı Harekatı devam ederken Rusya desteğindeki Suriye güçleri de Halep’te savaşmakta ve önümüzdeki günlerde Halep’in Suriye tarafından ele geçirilmesi kaçınılmaz bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Suriye’nin Halep ele geçirildikten sonra Rakka istikametinde harekata devam etmesi hem ABD’nin PYD ile birlikte yaptığı planı bozacak hem de PYD’nin Münbiç’i boşaltmasına ve Fırat’ın doğusundaki yapılanmasına, tesis etmeye çalıştığı terör koridorunu tamamlamasına imkan vermeyecektir.
Bunun için yapılması gereken başlangıçtan itibaren hatalı olan Suriye politikamızın yeniden belirlenmesi ve Suriye’nin bütünlüğü tabii ki Türkiye’nin bekası için Suriye ile işbirliğinin sağlanmasıdır. Şartlar bu iş birliğini zorunlu kılmakta ve teşvik etmektedir. İşbirliği için bundan daha uygun bir zaman olabileceğini sanmıyorum. Bu işbirliği aynı zamanda Rusya ve İran ile de işbirliğine yol açacak ve bölge ülkelerinin Rusya’nın desteğinde kendi kaderlerine sahip çıkması gerçekleştirilecektir.
Türkiye bu işbirliği yaptığında ABD’nin koridor planı da, PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde bir devletçik tesis etme planı da akamete uğrayacaktır. Şu anda yapmamız gereken Suriye’nin bütünlüğünün sağlanması, parçalanmasının önlenmesidir. Bunun için de IŞİD’in bölgeden temizlenmesi ve ABD’nin IŞİD’i kendi amaçlarına uygun kullanmasının önüne geçilmesidir. IŞİD ile savaşırken ve PYD’ye engel olmaya çalışırken Suriye’yi karşımıza almamız ancak ABD’nin ve PYD’nin ekmeğine yağ sürer. Önceliğimiz Suriye’nin bütünlüğüdür. Önceliğimiz Suriye’nin IŞİD’den temizlenmesidir. Önceliğimiz ABD ve PYD’nin terör koridoru planına engel olmaktır. Bunun için ihtilafları bir tarafa bırakıp işbirliği yapma zamanı gelmiştir. Daha fazla gecikilmesi Türkiye zarar verecek ve Türkiye’nin bekasını tehdit edecektir.
Şunu aklımızdan çıkarmamız gerekiyor. ABD vb. küresel güçler hesaplarını 50-100 senelik yaparlar ve yöneticilerin tercihi bu hesapları etkilemez. Sadece biraz öne biraz geriye çeker veya yöntem değişikliği ihtiva eder. ABD Başkanı’nın değişmesi, yeni bir başkanın göreve başlaması ABD’nin dış politika hedeflerini değiştirmez. Bu bakımdan Türkiye-Suriye politikasını/stratejisini kendi çıkarları doğrultusunda belirlemeli ve ABD Başkanı’nın veya ABD’nin Ortadoğu politikalarında değişiklik yapması beklemek, bundan medet ummak gibi bir yaklaşım içinde olamaz. Türkiye, Suriye, İran ve Irak ile bölgesel ittifak tesis etmeli ve Rusya’nın desteğini almalıdır. Önümüzdeki tek çıkar yol budur. Suriye işbirliğinin, bölgesel işbirliğinin ve Rusya ile işbirliğinin tam zamanıdır.