Suriye konusunda iki tavır
Dünyadaki gelişmeleri konuşuyor, tartışıyoruz. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik geçen yılki müdahalesinin ardından başlayan dönem üzerinde duruyoruz. Savaşın uzaması, Ukrayna’nın NATO’ya özel bir formülle dahil edilmesi, bu ülkeye yapılan savaş yığınağı, Çin’e yönelik tehditlerde artış, Tayvan’a ABD özel askeri yardımı gibi olgulara dayanarak ilk bakışta ABD’nin kazançlı göründüğü bir tablonun üzerinde duruluyor. Ama bir de madalyonun başka bir yüzü var. Özellikle Washington yönetimlerinin 50 yıldır çantada keklik gördüğü Batı Asya’daki ülkeler, cephesini ABD’ye dönmeye başladı. Bu olgu, dünyadaki ABD hegemonyasının, en fazla yatırım yaptığı yerden başlayarak yıkılmakta olduğunun en açık göstergesi.
BM GENEL KURULU’NDAKİ OYLAMA
29 Haziran’da BM Genel Kurulu’nda bir karar taslağı için yapılan oylama, Batı Asya’daki dengelerdeki köklü değişimi göstermesi bakımından çarpıcıydı. BM Genel Kurulu’nda düzenlenen oylamada, Suriye’de kayıp kişilerin araştırılması için bağımsız bir kuruluşun kurulmasına ilişkin karar 11 ‘hayır’ ve 62 ‘çekimser’ oyuna karşı 83 ‘evet’ oyuyla kabul edildi.
Suriye BM temsilcisi, oylama öncesinde bu kararın Suriye’nin içişlerine müdahaleyi ve başta ABD olmak üzere bazı Batılı ülkelerin devam eden düşmanca yaklaşımını açıkça yansıttığını belirtti ve söz konusu kuruluşun Suriye’ye yönelik yeni bir baskı kampanyasında kılıf olarak kullanılacağını vurguladı. BM Genel Kurulu’nda birçok ülke kararı, “ülkelerin egemenlik haklarını yok saymak amacıyla insan hakları konusunun siyasallaştırılması ve Batılı ülkelerin çifte standardı” olarak niteledi.
SUUDİ ARABİSTAN’IN MESAJI
Karara, Suriye’nin yanı sıra Rusya, Çin, İran, Küba, Nikaragua, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Eritre, Beyaz Rusya, Bolivya ve Zimbabwe hayır oyu verdi. Ama daha önemlisi oylamada çekimser tutum alan 62 ülke arasında Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Ürdün, Fas, Umman ve Yemen’in de bulunmasıydı. Ayrıca Hindistan ve Endonezya’nın yanı sıra birçok Afrika ülkesi de çekimser oy kullandı.
Fransa’nın eski Katar Büyükelçisi Bertrand Besancenot, Suudi Arabistan’ın oylamada çekimser kalmasını şöyle yorumluyor:
“Suriye ile ilişkilerini normalleştirmesinden neredeyse iki ay sonra, BM’de çekimser kalan Suudi Arabistan, bir kez daha Washington ile aynı çizgide olmayan ve bölgede göz ardı edilemeyecek bir güç rolünü üstlenme arzusunu ortaya koyuyor. Suriye ile onun Rus ve İranlı müttefiklerine, Suriye rejimine karşı özellikle ABD tarafından desteklenen diplomatik tanımazlık kampanyasının artık bir parçası olmadığının ve Suriye’nin Arap dünyasına geri dönmesini samimiyetle istediğinin sinyalini veriyor” (ESL Network, 28 Temmuz 2023).
TÜRKİYE’NİN KONUMU
Son 50 yıldır, birçok uluslararası meselede ağırlıklı ABD ile birlikte davranan Suudi Arabistan gibi ülkeler, Batılı ülkelerin sponsorluğunda hazırlanan bu karar doğrultusunda oy vermezken, oylamada, Türkiye ise Batılı birçok ülke ile birlikte “evet” oyu verenler arasında yer aldı. Türkiye’nin bir yandan Suriye ile normalleşme kararını uygularken, diğer yandan oylamadaki bu tutumu açık bir çelişki oluşturuyor. Kaldı ki, son 12 yıllık gelişmeler, BM mekanizmalarıyla Suriye’deki sorunların çözülemeyeceğini, tersine kangren haline hale getirildiğini açık olarak ortaya koyuyor. Suriye’nin egemenliğini tanımayan bu karara verilen destek, Türkiye’nin Astana süreciyle girdiği yoldan sapması anlamına geliyor. Unutulmaması gereken gerçek şu: Bugün ABD’nin başını çektiği Batılı güçlerin yanında Suriye’nin egemenliğini tanımamak, aslında kendi egemenliğinden vazgeçmek anlamına gelir.