Suriye politikasında dönüm noktası
Cumhur İttifakı ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, partisinin grup toplantısında Suriye ile ilgili açıklamaları Şam ile ilişkilerde yeni bir dönemi mi işaret ediyor? Bahçeli, Şam ile derhal işbirliğine gidilmesi ve ABD desteğindeki PKK/YPG işgalinin ortak askeri operasyonla sonlandırılması gerektiğini vurguladı. Aynı gün akşam saatlerinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısından sonra yayımlanan bildiride yer alan şu vurgu dikkat çekti:
“Irak ve Suriye’de gasp ettiği toprakları terör yuvası hâline getiren PKK/KCK-PYD/YPG’nin ve ona sağlanan desteğin bölgemizdeki tüm unsurlarıyla birlikte bertaraf edileceği, millî güvenliğimiz ve komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına herhangi bir oldubittiye fırsat verilmeyeceği vurgulanmıştır.”
Bahçeli’nin açıklaması ve MGK’nın bildirisi, herhangi bir zamanda genel bir tutum ilanının ötesinde anlam taşıyor. Çünkü MGK bildirisinde de vurgulandığı üzere ABD’nin Suriye’de bir oldubitti hazırlığı söz konusu.
Washington, PKK/YPG’nin işgal ettiği bölgelerde 11 Haziran’da seçimler düzenletiyor. Plan şu: PKK’nın işgali altındaki bölgelerde düzenlenecek seçimleri Batılı ülkeler tanıyacak ve böylece PKK/YPG’nin sözde özerk yönetimine uluslararası alanda bir meşruiyet kazandırılacak. Kasım ayındaki Başkanlık seçimlerine doğru giden ABD’de “derin koridorlar”daki hesap, kim seçilirse seçilsin Suriye’yi bölme operasyonunu devam ettirmeyi zorunlu kılan bir politika mirası bırakmak.
TÜRKİYE NE YAPACAK?
Şunu vurgulayalım: ABD’yi Suriye’de devre dışı bırakan Astana sürecindeki yerinde sayma, Washington’a atağa geçme imkanı verdi. Açıkça belirtelim: 2022 yılı sonunda başlatılan Suriye ile normalleşme süreci ilerletilseydi, şimdi bu durumla karşılaşmayacaktık.
Kısaca hatırlayalım: 28 Aralık 2022’de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve MİT Başkanı Hakan Fidan’ın Suriyeli muhataplarıyla Moskova’daki görüşmeleriyle atılan ilk adımdan sonra görüşmelere İran dahil oldu. Türkiye, Suriye, Rusya ve İran’ın dışişleri bakan yardımcıları, 3-4 Nisan’da Moskova’da görüştü. 25 Nisan 2023’te 4 ülkenin savunma bakanları ve istihbarat başkanları arasında görüşmeler yapıldı. Son görüşme ise 10 Mayıs 2023’te dışişleri bakanları düzeyinde oldu.
Toplantıda, Türkiye-Suriye ilişkilerinin ilerletilmesi için yol haritası hazırlanmasına karar verildi; dışişleri bakan yardımcıları, savunma bakanlığı ve istihbaratın katılımıyla dörtlü komite kurulması kararlaştırıldı. Peki sonra? Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla bundan sonra herhangi bir ilerleme olmadı.
Bazılarının hemen, “biz istedik ama Suriye yanaşmadı” bahanesine sığınacağını biliyoruz. Ama bunun gerçeği yansıtmadığını vurgulayalım. Çünkü, eğer dert bağcı dövmek değil üzüm yemekse, Ankara’nın Şam’daki şüpheleri gidermek diye bir zorunluluğu var. Bunun için de 2016 sonundan itibaren değişen Suriye politikasında, önceki dönemden kalan kalıntıların tamamen ortadan kaldırılmasına ihtiyaç var.
YAPILMASI GEREKEN
Neyi kastediyoruz? Eğer MGK bildirisinde vurgulandığı üzere “milli güvenliğimiz ve komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına herhangi bir oldubittiye fırsat verilmeyecek” ise, Bahçeli’nin isabetle vurguladığı gibi Şam ile işbirliği köprüsü kurulmalıdır. Şam’ın ülkenin tamamında egemenliğini sağlayacağı şartları oluşturmak için İdlib ve Münbiç’teki durum başta olmak üzere ortak bir anlayış birliği kurulması sağlanmak zorundadır. Biriket evler projesinden, güvenli bölge hayalinden vazgeçilmelidir.
“Önce anayasayı kabul etsinler, seçimler yapılsın, Esad seçilirse onunla otururuz” gibi açıklamalarla ifade edilen politikanın ABD’ye fırsat verdiği, Türkiye için tehdidi büyüttüğü ortadadır. O nedenle Şam ile derhal ön şartsız masaya oturulmalıdır.