Suriye’de Barzani destekli PKK-(TAMAMI)
Yıl: 2005.
Aylardan Mart.
Çankaya’da Sayın Ahmet N. Sezer var.
İktidarda AKP. Başbakan Sayın Erdoğan. Dışişleri Bakanı da Sayın Abdullah Gül!
ABD Başkanı Bush kendi ülkesi ve emperyalizm adına Irak’a saldırmak için 2003 yılında beklediği tezkereyi TBMM’den CHP ve bir kısım AKP’linin oylarıyla geçirememiş. Oysa ABD gemiler dolusu mühimmat ve askeri-60 bin Amerikan askeri- Türk topraklarını limanlarını kullanacak ve İskenderun yoluyla Irak’a çıkartma yapacak. Başkan ateş püskürüyor, 1 Mart tezkeresinin sonucunu Pentagon ve Beyaz Saray kayda geçiriyor. O günlerde anımsarım: 9 Cumhurbaşkanı Demirel uyarıyordu:
“Ayağınıza kurşun sıktınız. Amerika bunu unutmaz ve acısını çıkartır”
Başkanlık kürsüsünde tezkerenin geçmemesini sağlayan da şimdiki Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç. O günleri yaşayanlar bilirler: Lübnan ve Suriye İsrail’in uzlaşmaz tutumu nedeniyle ABD tarafından düşman kabul ediliyor. Suriye’yi bir ele geçirse Akdenize inecek, az kayıpla Irak’ı şimdiki haline daha kolay sokacak.
Sezer Suriye’ye gitmişti
Araştırmacı Yazar Murat Çulcu önce Mesaj TV’de, sonra birkaç kez Ulusal Kanal’da Elif Akçınar’ın programında ilginç bir öneri ortaya atıyor. Bu öneriyi sık, sık tekrarlıyor: “-ABD denize inmek için yol aramakta. Gerekirse PKK unsurlarını eğer Esad devrilir, Suriye karışırsa, Suriye’nin kuzeyine yığabilir ve denize inebilir.”
Murat Çulcu bunu söylerken de ekliyor: “Bize düşen Esad’ı elde tutarak, PKK’ya yardımcı olmamasını sağlamak. Dışişlerini uyarıyorum..” Ne var ki dışişlerinde hareket yok. Cumhurbaşkanı A.Necdet Sezer’in Atatürkçü Dışişleri Başdanışmanı ve Özel Kalem Müdürü Sermet Atacanlı, bu öneriyi Sayın Cumhurbaşkanı’na iletiyor. Durum ciddidir ve Suriye elden çıkarsa, Türkiye’ye sıra gelebilir.
O Mart’ın ortasında Cumhurbaşkanı Sayın Sezer gösterişsiz bir Suriye ziyareti yapıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı’nı, Başkan Esad karşılıyor. İki başkan önemli konular konuşuyorlar. Esad söz veriyor ki sınırları içinde hiçbir PKK’lıya ve ayrılıkçı Kürde geçit verilmeyecektir. O günden sonra Sezer- Esad, baba-oğul gibi. PKK’nın başı APO dolayısıyla limonileşen Ortadoğu’nun iki Müslüman ülkesinin ilişkileri yumuşuyor. Emperyalizm’in bir yolu daha kapanmış oluyor. Sonraki yıllarda Sayın Başbakan‘la Esad iki kardeş gibidirler. Eşleri de öyle. O kadar ki Esad’a bir davet için Başbakan’ın özel uçağı Suriye’ye uçuruluyor.
Yeni bir sayfa
Tarih: 2012.
Aylardan Temmuz.
Çankaya’da özde ve sözde Müslüman bir Cumhurbaşkanı Sayın Gül oturmakta.
Devletin iktidar tarafında ise, Sayın Erdoğan Başbakan olarak bulunmakta. ABD sessiz ve derinden 2005’de kurulan dostluğu bozmak için hasta yatağındaki Erdoğan’a önce Senatör Biden’i sonra Türk askerinin başına çuval geçiren CİA Başkanını gönderiyor. Erdoğan’ın tavrı değişiyor ve “Esad kardeşinin” Suriye halkı için tehlike olduğunu söylüyor. Olabilir. Ama doz giderek artıyor, ABD kenara çekiliyor ve Türkiye’ye BOP Eşbaşkanlığı gereğince bir görev düşüyor: Suriye muhaliflerini desteklemek Lozan’da çizilen Orta-Doğu ve Misak-Milli sınırları dışında kalan, ancak dost kabul edilen Suriye’de Esad’ı değiştirmek.
Esad satranç tahtasının başına geçiyor ve ülkesinde sırtını Türkiye’ye dayayan güçlere karşı savaşırken başlıyor yeni taşları sürmeye.
Bilmem Sayın Başbakan 2005 Mart ayını ve sonrasını biliyor mu? Sayın Dışişleri Bakanı Davutoğlu o günlerde yok. Yerinde Sayın Gül oturmakta. Gül Powel’la yaptığı sözleşmeye sadık ve durumdan ABD adına üzgün.
Esad masadan kalktığında şöyle ya böyle 2005 planı ortaya gelmiş. Baş aktör Barzani’dir ve artık Türk Ordusunun karşısında Suriye’nin -belki de- hoşgörüsüyle- yerleşmeye başlayan Kuzey Irak’tan devşirme Kürt ayrılıkçı unsurlar vardır. Durum 2005’dekinden vahim midir, değil midir?
TSK kendi savaş uzmanları Hasdal’a bulunan ezik bir güçtür ve PKK tüm unsurlarıyla saha genişleterek karşısında vaziyet almaktadır.
Böyle zamanlarda gözler halkın tepkisini dile getirecek medya ve muhalefete bakmaz da ne yapar?
Ya ikisi de yoksa?
Ya biri yandaş olduğundan, ötekisinin başı ise SOROS’a bağlı olduğundan kılını kıpırdatamaz halde ise?
İnsanın aklına Balkan savaşı gelmiyor mu? Sonra Osmanlı ordusunun hezimeti! Allah TSK’ya kuvvet versin.